Öğrenci ve yasal temsilcisi ile kefilin yüklenme senedinde harcama kalemleri arasında açıkça yer verilmeyen giderlerden sorumlu tutulmasının olanaklı olmadığı, yüklenme senedinde gösterilmeyen artış, personel ve amortisman giderlerinin hesaplamaya dahil edilmemesi gerektiği-
Kiraya verilen musakkaf yerlere ilişkin uyuşmazlıklara 6570 sayılı Kanun hükümleri uygulanacağı, musakkaf olmayan taşınmaz malların ise Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olduğu; her iki Yasanın ilgili maddelerinin hukuki sonuç ve hükümleri ile koruma amaçları tamamen birbirinden farklı olduğu-
Davalıların haksız eyleminden dolayı ekim yapamayan davacı üreticilerin uğradığı zarar hesaplanırken, üretim gideri olarak yapılan harcamaların satış parası ile birlikte ürün satıldığı zaman geri alınacağının ve haksız eylem nedeniyle ekim yapamayan üreticilerin üretim gideri olarak yapmadıkları bir harcamayı da isteyemeyeceklerinin göz önünde bulundurulması gerekeceği-
Talep edilen bedelin, davacıya bir yıl boyunca verilen eğitim ve yapılan masrafların karşılığı olduğu, cezai şart niteliğinde olmayıp, kendine özgü bir alacak talebi olduğu verilen eğitim gideri karşılığı olduğundan karşılıksız sayılamayacağı-
Davalı kiracının çatıda biriken karların cadde ya da kaldırıma düşerek, yayalara, sürücülere ve taşıtlara zarar verebileceğinin belediyece ikaz edilmesine rağmen bu ikazları dikkate almadan ihmalle temizlememesi; bunun yanında park yasağı olduğu belirlenen cadde üzerinde bu yasağa uymayarak aracını park eden davacının da, zararın oluşumundaki katkısı nazara alındığında, davalının birinci, davacının ise ikinci derecede kusurlu olduğunun kabulünün hakkaniyete uygun olduğu-
Borçlar Kanunu m. 405’in (şimdi; TBK. mad. 521) emredici bir hüküm olmadığı, sözleşme ile aksi kararlaştırılabileceği – Tellalın esas sözleşmenin ifası ile uğraşmak zorunda olmadığı-
Taşınır mallar ve alacakların zilyetliğinin devri konusunda bir geçerlilik şekli öngörülmediğinden, dava konusu otomobil ve parada olduğu gibi hukuken taşınır eşya niteliğinde sayılan değerlerin bağışlanması ya da bağış amacıyla bedelsiz olarak devredilmesi işlemi hukuken geçerli olacağından, muvazaa taleplerinin dikkate alınmayacağı, ancak koşulları gerçekleşirse tenkis talebinde bulunabileceği-
Hakimin, BK. 49/2 maddesi (şimdi; TBK. mad. 58) gereği manevi tazminatın miktarını tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alarak tesbit edeceği, manevi tazminatın miktarında hakkaniyetin gözetileceği, ödettirilecek para miktarının tazminat ve ceza olmadığı, manevi tazminatın, zarara uğrayanda bir huzur duygusu vermesi gerektiği, duyulan elem ve ızdırabın dindirilmesini amaç edindiği - Miktarın belirlenmesinin olaya göre değişen hal ve şartlara göre şekilleneceği, hakimin bu konudaki takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri kararında objektif ölçülere göre isabetli olarak göstermesi gerektiği- (Not: Yeni TBK. mad. 58'e göre; hakimin manevi tazminat miktarını belirlerken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alması gerektiğinin belirtilmesinde bir zorunluluk yoktur. Bunların maddede tekrar edilmesi, herkesin kanun önünde eşit olduğu ilkesine de aykırı görülmüştür.)
Sadece temerrüt tarihi ile takip tarihi arasındaki temerrüt faizinin hesaplanıp akdi faizi gözetmeyen bilirkişi raporlarına göre karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hükme esas alınan raporun üç kişilik uzman bilirkişi heyetince düzenlendiği, denetime elverişli, somut uyuşmazlığın çözümünde özel ve teknik bilgiyi içerir nitelikte bulunduğu, bu sebepten direnme kararının onanması gerektiği-