Yerel mahkeme kararı, “alacaklının takip talepnamesindeki talebi doğrultusunda, icra takibinin sadece asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle devamını sağlayacak” nitelikte olup, bu nedenle onanması gerekeceği-
Davalılarca davacı kuruma verilen yüklenme ve kefalet senetlerinin düzenlendiği tarihteki yasa ve yönetmelik hükümlerince söz konusu senetler anılan yasa ve yönetmelik hükümlerinin bilinerek düzenlendiği ve bunlara aynen uyulacağının açıkça kabul edildiği ve ilgililerince imzalandığı; bu durum karşısında davalıların atış, personel ve amortisman giderlerinden de sorumlu tutulmaları gerektiğinden bu giderleri içermeyen bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Öğrenci ve yasal temsilcisi ile kefilin yüklenme senedinde harcama kalemleri arasında personel ve amortisman giderlerine açıkça yer verilmediğinden bu giderlerden sorumlu tutulmalarına olanak bulunmadığı-
Geçimini, çalıştığı sürece elde edeceği ücret geliri ile sağlayan ve boşta kaldığı zamanlarda ekonomik anlamda zorda kalacağı hayatın olağan akışına uygun bulunan davacının, davalı işveren bu yönün aksini ispat etmedikçe, “ibraname” başlıklı belgeyi imzaladığında müzayaka halinde olabileceği, bu durumda Borçlar Kanununun 21. maddesine göre gabin iddiasının incelenmesi ve ivazlar arasında açık bir oransızlık bulunup bulunmadığının araştırılacağı; ivazlar arasında açık bir oransızlık bulunduğu, çok düşük olan karşı edim için çok yüksek bir edim veya bunun aksine, çok yüksek olan bir karşı edim için düşük bir edim taahhüt olunduğu taktirde gabinden söz edilebileceği-
İlke olarak, sebepsiz zenginleşmeden doğan geri verme borcunda gasp eden sürekli temerrüt halinde bulunduğundan, iktisap anından iade talep edilen ana kadar temerrüt faizi yürütülmesi gerekir ise de; somut olayın açıklanan özelliğine göre, davalının parasal haklarının mahkeme ilamına bağlı olarak ödendiği, başta davalının gasp eden durumunda olmadığı, dolayısıyla ödeme anında sebepsiz bir zenginleşmenin de söz konusu olmadığı göz önüne alındığında, iadenin talep edildiği tarihten, eş söyleyişle dava tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilemeyeceği-
Davacıların en geç dava tarihinde fiili ve faili öğrenmiş olduğu, dava tarihinden itibaren ıslah tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği-
Taraflar arasında görülen kiracılığın tespiti ve muarazanın meni davasında, hasılat kirasına ilişkin sözleşmenin feshedilebilmesi için, BK.nun 287. maddesi uyarınca altı ay önceden, ihbarın yapılması gerekeceği-
Yasal temsilcisi ile kefilin, yüklenme senedinde harcama kalemleri arasında açıkça yer verilen giderlerden sorumlu oldukları; yüklenme senedinde gösterilmeyen giderlerden sorumlu tutulmalarına olanak bulunmayacağı-
Davalı-karşı davacı, 17.250.000.000 liradan fazla ve iddia ettiği miktarda ödeme yaptığını ibraz ettiği delillerle kanıtlayamamış ise de, cevap layihası ve karşı dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı anlaşıldığından davalı-karşı davacıya karşı tarafa yaptığı ödemenin miktarı konusunda yemin teklif etme hakkının hatırlatılması gerektiği-
BK. 53. maddesine (şimdi; TBK. mad. 74) göre her ne kadar ceza mahkemesinin beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de tesbit edilen maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı, hal böyle olunca mahkemece davacı şirket yetkilileri hakkında açılan ceza davasının sonucunun beklenerek hasıl olacak duruma göre hüküm kurulması gerekeceği-