Somut olayda, HUMK.nun 63. Maddesine uygun şekilde davadan feragat yetkisi verilmiş olan davacı vekili, davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden, bu beyan çerçevesinde işlem yapılması zorunlu olup böyle bir durumda, direnme kararı Hukuk Genel Kurulu'nca temyizen incelenemez 11.04.1940 gün ve 1939/15 esas, 1940/70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelenmesine usulen engel oluşturan bu durumun yerel mahkemece değerlendirilip karara bağlanması için, direnme kararının bozulmasının gerekeceği-
Özel dairece şikayetçi vekilinin temyizi üzerine bozulan karara karşı karar düzeltme yolunun açık olduğu-
Bu durumda, temyize konu karar, gerçekte Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/3.maddesi anlamında direnme kararı niteliğinde olmayıp, Özel Daire bozmasına konu önceki karardan farklı gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan mahkemenin bu yeni hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye ait olacağı-
Yerel mahkemece direnme kararı verildikten sonra, yargılama sırasında 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun bazı hükümleri, 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6000 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve ayrıca 22.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6191 Sayılı Kanun ile değiştirildiğinden sonradan çıkan ve 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6000 Sayılı Kanun ve 22.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6191 Sayılı Kanun çerçevesinde inceleme yapılarak sonuca gidilmesinin gerekeceği-
Mahkemece yapılacak işin; Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme isteme olanağı tanımak; bu yola başvurulması halinde istemin incelenmesi için dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna göndermek; başvurulmaması halinde de takip eden işlemleri de buna göre gerçekleştirmek olduğu-
Yerel mahkemece anılan davacılar tarafından verilmiş vekaletname veya yetki belgesi aslı veya onaylı örneğinin celbi ile dosyanın açıklanan eksiğin tamamlanmasının gerekeceği-
Yerel Mahkemenin(I) ve (II) bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün her iki bölümü de direnme niteliği taşımayıp, yeni hüküm niteliğinde olmakla bu hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daire’ye gönderilmesinin gerekeceği-
Hükümetin başı olarak başbakanlık görevini yürüten davacının kişilik haklarının doğrudan hedef alınmadığı, davacının adının konuşma öncesinde basında genişçe yer almış bulunan mal varlığı ile ilgili iddialar nedeni ile geçtiği, davalının gazeteci yazar sıfatı ile yaptığı konuşma sırasında bu iddialarla ilgili düşünce açıklamasında bulunarak eleştirilerini dile getirdiği, konuşmanın tümü itibariyle davacının kişiliğine yönelik saldırı bulunmadığı-
İki dava açısından dayanılan maddi olgularda farklılık bulunmakta olup, iki dava arasında sebep birliği mevcut olmadığından; ilk davanın eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğinden söz edilemeyeceği-
Her bir dava arkadaşı hükme karşı ayrı ayrı kanun yollarına başvurabileceği gibi, birlikte de başvurabilecekleri, gerek temyiz incelemesindeki kesinlik sınırı, gerekse karar düzeltme incelemesi yapılabilmesi için gereken miktarlarda her bir davacının talebinin ayrı ayrı dikkate alınması gerekeceği-