Müddeabihin ıslah yoluyla arttırılması ayrı bir dava ( ek dava )niteliğinde kabul edilmekle, ıslah sırasında, bu miktar için faiz talep edilmemiş ise, davacının faiz talep etmeme yönündeki bu açık tavrına karşın, dava açılırken talep edilen faizin bu isteğe de sirayet edeceği gerekçesiyle, ıslah olunan miktara faiz yürütülmesinin olanaksız olduğu-
Mahkemece davalı vekiline muhtıranın ve ek kararın tebliğ tarihlerinin açık bir şekilde ilgili merciden sorulup, araştırılarak belgelendirilmesi suretiyle bu konudaki eksiklik giderildikten sonra Yargıtay’a gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekeceği-
Eldeki davada Özel Daire bozma ilamının 2 numaralı bendinde gösterilen bozma gerekçesinin, aynı ilamın 1 numaralı bendinde açıklanan bozma nedeni karşısında tamamen yol gösterme, eleştiri niteliğinde ve kabule göre bozma olup, anılan bozma gerekçesine karşı yerel mahkemece direnilemeyeceği ve buna bağlı olarak anılan bozma gerekçesinin bu aşamada H.G.K.’nca incelenip sonuçlandırılması olanağının bulunmadığı-
Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, başvurma harcı ile peşin nispi karar ve ilam harcı ödenmedikçe, eldeki davaya devam etme olanağı bulunmadığı-
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki davaya da uygulanması ve açıklanan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni durum dikkate alınarak Özel Dairesince inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerektiği-
İki rapor birbirinden farklı olup, oluşturulan hüküm fıkraları da farklı olduğundan; karar bu haliyle yukarda açıklanan ilkelere uygun olmayıp, ortada usulünce oluşturulmuş bir direnme kararı bulunmadığı gibi, hükmüne uyulan H.G.K. kararına uygun karar verildiğinden de söz edilemeyeceği-
Davalı S.G.K. vekili tarafından süre tutum dilekçesi ibraz edildiğine ilişkin bir bilgi ya da belge de dosya arasında yer almadığı halde karar tebliğe çıkarılarak adı geçen vekile tebliğ edilmişse de karara karşı temyiz süresi tefhim ile başlamakla temyiz tarihi itibariyle yasal ( 8 )günlük süre geçirilmiş olduğundan, sonradan yapılan tebliğin bu süreyi etkilemesi olanağı blunmadığı-
Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekeceği-
Hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri gereğince davaya, davalı hakim aleyhine devam edilmesi imkanı kalmamış olduğundan, bu düzenlemeye göre yasal hasım devlet olup; hakimin ise ancak zorunlu ihbar olunan sıfatıyla davada yer almasının olanaklı olduğu-
Davacı tarafça, dava harcı da yatırılmak suretiyle 18.05.2009 tarihinde davanın açıldığının kabulü gerekli olup Özel Daire kararında dava tarihi olarak kabul edilen 03.06.2009 tarihi ise, dava dilekçesinin kendisine gönderildiği İzmir İcra Mahkemelerince kayda alındığı ve tevzi edildiği tarih olup, dava tarihi olarak kabul edilemeyeceği-