Davalı yanın temyizi üzerine verilen Yargıtay bozma kararı ve yerel mahkemenin bu karara uyması ile davalı yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur ve bu ilke, yukarıda da belirtildiği gibi, Kamu düzeni ile ilgili olduğundan Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınmasının gerekeceği-
Karar asliye hukuk mahkemesince verilmiş olduğuna ve ilk karar verilene kadar görev itirazında bulunulmadığına göre artık sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görev itirazında bulunulamayacağı-
Mahkemece ilk karar ve direnme kararında her bir davalıdan 3000 ‘er YTL olmak üzere toplam 15.000 YTL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş olduğundan, ihtiyari dava arkadaşı olan davalıların her biri aleyhine hükmedilen bu miktar, karar düzeltme incelemesi için gereken değerin altında olduğundan, karar düzeltme dilekçesinin reddinin gerekeceği-
Yemin teklif edecek taraf, ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraf olduğundan uyuşmazlık konusu 4 adet makbuzdaki ödemenin kendisine transfer ücretine karşılık yapıldığı iddiasını yazılı delille kanıtlayamayan davalının, cevap dilekçesinde “her türlü yasal delile” dayandığı ve bu ifadenin yemin delilini de içerdiği göz önünde tutularak; davalı yana, davacıya yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılması ve sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının davalı banka lehine tesis edilen ipoteklerden dolayı sorumlu olduğu miktarın tespiti için çeşitli tarihlerde bilirkişi incelemeleri yaptırılıp son rapora göre hüküm kurulmuştur; oysaki, daha önce alınan raporlar ile son rapor arasında çelişki olduğu görüldüğünden mahkemece raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek için, konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilmek sureti ile uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerekeceği-
Direnme kararları da dâhil olmak üzere, yerel mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay Daireleri ya da Hukuk Genel Kurulu’nca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesinin mümkün olup olmadığı belirlenirken; temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o kararın tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmünün esas alınmasının gerekeceği-
HMK'nın 49. maddesi (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 576.maddesi) hükmü karşısında, bu maddede geçen idari para cezasının davalı lehine hükmedilmeyip, hazineye gelir kaydedilmesi gerektiğinden, kararın hüküm fıkrasının 2.bendinde yer alan “….500,00 TL idari para cezasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” şeklindeki ibare usul ve yasaya uygun bulunmamış; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının 2.bendindeki “…..idari para cezasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” ibaresinin çıkartılarak, yerine “….idari para cezasının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine” ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesinin gerekeceği-
Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427/2. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL. olarak değiştirmiş, sonraki yıllarda 5219 ve 5236 sayılı Kanunlarda öngörülen katsayılar çerçevesinde miktarlar giderek artmış olup direnme kararının verildiği 28.07.2009 tarihinde temyiz (kesinlik) sınırının 1.400,00 YTL (TL) olduğu-
Dava ikamesine ehil olan her şahıs davasını bizzat veya atayacağı vekil vasıtasıyla ikame ve takip edebilir (HUMK m. 59), vekâletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekil yargılama ile ilgili hiçbir görev yapamaz (HUMK m.67) dolayısıyla SSK ve Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün, Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilerek tüzel kişiliklerinin sona ermiş olmasına rağmen, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilmiş vekâletnamenin aslının veya örneği dosya içinde bulunmadığından öncelikle direnme kararı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına tebliğ edilmeli, ayrıca SGK adına direnme kararını temyiz eden Av. Y. Ersayın Antmen’den SGK tarafından verilmiş vekâletname de istenerek dosya içine alınmasının gerekeceği-
Taraflar arasındaki değer artış payı davasında Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.02.2006 tarihli kararı ile Aile Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, kararın 14.04.2006 tarihinde kesinleştiği davacı vekilinin görevsizlik kararı kesinleşmeden 10.03.2006 tarihinde tahrik dilekçesi verdiği, dilekçede dosyanın karar kesinleştiğinde görevli Aile Mahkemesine gönderilmesinin talep edildiği Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 193/son maddesinin koşullarının oluşmadığı nazara alınmadan davacının davasının açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği-