Direnme kararının verildiği 17.01.2011 tarihinde, temyiz (kesinlik) sınırı 1.540,00 TL olmakla; 924.83 TL açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin, miktar itibariyle mümkün olmadığı-
25.01.1985 günlü 1984/5 Esas ve 1985/1 sayılı Y.İ.B. Kararı uyarınca harca tabi olmasına rağmen harç alınmadan temyiz defterine kayıt edilen temyiz dilekçesi hakkında HUMK.nun 434/3 maddesi uyarınca işlem yapılması; usulünce muhtıra tebliği üzerine anılan harçların süresi içinde ikmali halinde temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın yeniden Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmesinin gerekeceği-
İlgiliye verilen süre makul olmadığı gibi kesin süre içerisinde keşif giderleri mahkeme veznesine depo edilmediği takdirde sonuçları yöntemine uygun şekilde davacı tarafa hatırlatılmamıştır; dolayısıyla davacıya verilen kesin sürenin yöntemine uygun olmadığı-
Kat karşılığı inşaatta yükleniciden bağımsız bölüm alan kişinin arsa sahibine karşı açtığı tapu iptali ve tescil davasının tüketici mahkemesinde değil asliye hukuk mahkemesinde görülmesinin gerekeceği-
Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilerek değiştirildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 28.6.1960 tarih,21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı'nda da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan eldeki davaya da uygulanmasının zorunlu olduğu-
Davacı EPDK, 492 Sayılı Kanun'un 13/(j) maddesinde belirtilen genel bütçeye dahil kamu idarelerinden olmadığı gibi, 4628 Sayılı Kanun'un 16.madde hükmünün yargı harçlarını kapsamadığı da belirgin olduğuna göre, yargı harçlarından muaf olmadığından, davacı EPDK'nın başvurma harcı ile peşin nispi karar ve ilam harcı ödenmedikçe, eldeki davaya devam etme olanağı bulunmadığı-
İstekli yanın hakim havalesinin ardından temyiz dilekçesini aynı tarihte ya da yasal süre içinde mahkeme kalemine verdiğini ortaya koyan bir belge veya deftere kayıt işlemi bulunmadığı gibi, yasanın açık hükmü gereği kalemden alınması gereken bir alındı kağıdı da ibraz edilmediğinden; davalı vekilinin temyiz başvurusu, yasada öngörülen yasal (8) günlük süre geçtikten sonra yapılmış olup, süre yönünden dilekçenin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Haksız fiil niteliğindeki eylem nedeni ile uğranıldığı ileri sürülen zararın giderilmesi istemi ile açılan davanın, adli yargı yerinde görülerek çözüme bağlanması gerektiği-
Her iki davanın aynı sebepten doğması ve biri hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyecek olması dikkate alındığında da aralarında bağ bulunduğundan, birleştirilerek görülmeleri gerektiği-