Dosya kapsamı, toplanana deliller, yerel bilirkişi, tanık anlatımları ve taraflar arasındaki Ahırlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/55 Esas, 2003/3 Karar sayılı dosyasında ki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, sınırları yazılı ve taraflar arasındaki nizalı yaylada davacı U... Köyü ile davalı Y... Belediyesinin müşterek yararlanma haklarının bulunduğu, tarafların kadimden beri müşterek olarak buranın otundan, suyundan ve havasından yararlandıkları; davacı köyün bu müşterek yararlanma hakkına davalı belediye karşı çıktığından 18.02.2009 tarihli bilirkişi rapor ve ekindeki krokide sarı renkli çizgi ile sınırlandırılan yaylada, davacı köyün müşterek yararlanma hakkına, davalı belediyenin el attığının kabulü ile bu elatmanın önlenmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde, her uyuşmazlığın, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenmesi gerekeceği başka bir anlatımla her davanın, açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacağı- Taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan asliye ticaret mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen denizcilik ihtisas mahkemesinde davaya bakılmasının olanaklı olmadığı-
Taraflar arasındaki “Menfi tespit,istirdat vs.” davasında, işin esasının incelenmesinden önce, direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu'nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak ele alınan temyize konu kararın, yeni bir hukuki olguya dayalı, yeni bir hüküm niteliğinde olduğu açık olduğundan, yeni hükmün temyizen incelenmesinin görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye ait olması gerekeceği-
Direnme kararının, mahkemece davacının geri alma beyanı değerlendirilmek ve bu konuda bir karar verilmek üzere salt bu değişik nedenle, bozulmasının gerekeceği-
Yargıtay üyesi olan davalı aleyhine, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 573 üncü maddesine dayanılarak açılan davada ilk derece mahkemesi olarak Yargıtay Özel Dairesinin değil, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun görevli olduğu ve davanın ilk derece mahkemesi olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği-
Bankaların, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılmak üzere temin edilen kredilere ait bazı işlemlerden harç alınmayacağını belirttiğine göre; bankaların, kendi öz kaynaklarından veya diğer kredi kurumlarından temin ettikleri kredileri, genel kredi sözleşmesiyle gerçek veya tüzel kişilere teminatlı veya teminatsız olarak kullandırmaları halinde 492 sayılı Kanunun değişik 123/son maddesindeki istisnadan faydalanmalarının olanaklı olmadığı-
Usul kurallarının, davanın her iki tarafının da haklarını korumak, kararın adaletli olmasını sağlamak ve davanın tarafları arasındaki uyuşmazlığı çözerken her iki tarafı da aynı oranda korumak için getirildiği-
Önalım davası devam ederken dava konusu payın ikinci kez satılması ve davacının yeni malike karşı yeni bir önalım davası açması halinde HUMK'nun 186. maddesi kapsamında seçimlik hak kullanıldığının kabul edilmesinin gerekeceği-
188 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararında Kocaeli Adli Yargı sınırları içinde Ticaret Mahkemesi’nin görev alanı belirlenirken çizilen sınır, Kocaeli Ağır Ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak çok açık şekilde belirtilmiş, Gebze Adliyesinde de “Ağır Ceza Mahkemesi” bulunduğundan, aynı kararın II.bendinde belirtilen o yer “Asliye Hukuk Mahkemesi”nin davaya bakmakla yetkili olduğu, belirlendiğinden davaya bakma yetkisinin Gebze Asliye Hukuk (Ticaret mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi’nde olduğu, Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkisiz olduğu-