Yerel Mahkemece, bozma ilamı ve bozma sonrası duruşma günü davalıya usulünce tebliğ edilmiş gibi işlem tesis edilip, taraf teşkili sağlanmadan duruşma açılarak; davalının yokluğunda ve onun savunma hakkı kısıtlar biçimde yargılamanın yapılıp sonlandırılması ve sonuçta da davalının aleyhine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bozma davacı yararına yapılmış ve bozmaya, uyulmuştur; dolayısıyla bozmaya uyulmakla davacı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğundan mahkemece, davacı yönünden bozmaya uymakla doğan usuli kazanılmış hak nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği-
Bilindiği üzere usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı-
Davacının bir dava dilekçesi ile asliye hukuk mahkemesinde HUMK m. 43 'e göre birden fazla davalıya karşı açtığı dava, davalılardan birisi için ticari dava, diğeri için adli yargıya dahil bir hukuk davası ise, ve ayrıca diğerleri hak­kındaki dava yargı yolu bakımından idari dava niteliğinde olsa dahi, hakkındaki dava ticari dava olan davalı, süresinde iş­bölümü itirazında bulunursa, asliye hukuk mahkemesinin iş­bölümü itirazını kabul ederek davanın tümünün ticaret mah­kemesine gönderilmesine karar vermesi gerekli olup işbölümü iti­razını kabul eden asliye hukuk mahkemesi, eldeki davanın bir davalı için dar anlamda hukuk davası, diğer davalılar hak­kındaki davanın ise, yargı yolu bakımından idari dava olduğunu tespit etse bile, bunlar hakkındaki davalar için ayrıca gö­revsizliğe karar veremeyeceği-
Davalı yanın temyizi üzerine verilen Yargıtay bozma kararı ve yerel mahkemenin bu karara uyması ile davalı yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğundan; bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınmasının gerekeceği-
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozmadan esinlenilerek ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu-
Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği-
Davaya konu uyuşmazlık, çekin tahsil için ibraz edildiği Kütahya İş Bankası Şubesinin işleminden (muamelesinden) kaynaklandığından, davaya konu uyuşmazlıkla ilgili olarak davacı, tüzel kişiliğe haiz sermaye şirketi olan T. İş Bankasının merkezinin bulunduğu yerde dava açabileceği gibi, bankanın şubesinin bulunduğu Kütahya'da da, dava açabileceği-
Sağlıklı bir temyiz incelemesi yapılabilmesi için hükme esas alınan deliller ile dava evrakının eksiksiz olması ve işlem sırasına göre belli bir düzen içinde bulunmasının gerekeceği, bu gereğin yerine getirilmesine yönelik olarak Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 25. maddesinde “dava dosyalarının düzenlenmesine ilişkin” kuralların açıklanmış olduğu-