İ.İ.K.'nun 269/2. maddesi hükmüne göre borçlunun itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi ve kira ilişkisini kabul etmiş sayılacağı, davalı borçlu ödeme emrine yaptığı itirazda takip dayanağı sözlü akdi inkar etmeyip, borca itirazda bulunduğundan kira ilişkisinin ve borç miktarının kesinleştiğinin kabulü ile davalının borcu olmadığı iddiasını İ.İ.K. 269/c maddesine göre ispatlaması gerekeceği, bu durumda mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacı alacaklının, 15/04/2014 başlangıç tarihli ve dört yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak, 05/10/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2015 yılı Mart ayından Eylül ayına kadarki kira bedeli 4.862,00 TL kira alacağının işlemiş faiziyle tahsilini talep ettiği, ödeme emri borçlu kiracıya 20/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.nun 269/1. maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 26/10/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağı, bu durumda mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece ödemelerin yapıldığı banka hesap hareketleri getirtilerek alınan 02/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının takip tarihinden sonra ödeme emri tebliğ tarihinden önce çeşitli miktarlarda ödemeler yaptığı görülmekte olup 24/06/2013 tarihli 4.408,00 TL bedelli ödemenin “ Yapılandırma taksiti ” açıklaması ile yapıldığı anlaşıldığı, taraflar arasında birden fazla kira ilişkisinin bulunduğu gözönünde bulundurularak 24/06/2013 tarihli 4.408,00 TL bedelli ödemenin dava konusu kira borcuna istinaden ödenip ödenmediği hususu üzerinde durulup sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı gerekçe ile itirazın kısmen kaldırılmasına ve tahliye talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkin olduğu; davada dayanılan ve hükme esas alınan 27.02.2015 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 27.02.2015 tarihli olmakla, 6098 Sayılı TBK.nun yürürlüğe girmesinden sonra imzalanmış olduğu, bu nedenle kefaletin şartlarının 6098 Sayılı Yasa hükümlerine göre belirlenmesi gerekeceği, TBK.nun kefalet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583. maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü içerdiği, taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin el yazısı ile yazılmış bir ibare bulunmadığı, bu durumda TBK.nun 583.maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan, mahkemece davalı kefil B. hakkındaki davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kefil hakkındaki 'itirazın kaldırılması davasının konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına' karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflarca imzası inkar edilmeyen 26.02.105 tarihli tutanak ile, kiralanan binaya ait anahtarların iş bu tutanak ile ev sahibine teslim edildiğinin bildirildiği, bu durumda kiralananın 26.02.2015 tarihine kadar davalının kullanımında olduğunun ve kiracılık ilişkisinin bu tarihe kadar devam ettiğinin kabulü gerekeceği, dolayısıyla davalının kiracı bu tarihe kadar olan kira ödemelerinden sorumlu olduğu, bu durumda mahkemece anahtar teslim tarihi olan 26.02.2015 tarihine kadar olan kira alacağının davalı kiracıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, kesinleşen icra takibi sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkin olduğu, davacının yaptığı icra takibinin takip talepnamesinde takip yollarının bulunduğu sütunda haciz isteminin yanında tahliye isteminin bulunmaması takibi geçersiz hale getirmeyeceği, takip talebinin 7. sütununda kira alacağının yanında tahliye istemi de bulunduğu, mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalının, takibe dayanak sözlü kira akdinin varlığına ve istenilen kira bedeli tutarına, açıkça itiraz etmediğinden taraflar arasındaki kira ilişkisi, ve takibe konu borcun varlığı İİK’nun 269/2. maddesi gereğince kesinleşmiş olduğu, davacı yargılama sırasında kira ilişkisinin varlığına karşı çıkmış ise de, davalı icra takibindeki itirazlarını İİK’nun 63. maddesi gereğince değiştiremeyeceğinden, artık bu savunmalara değer verilemeyeceği, ayrıca davalı mükerrer takipten söz ederek icra takip dosyasının varlığından söz etmiş ise de, bu dosyanın mahalli mahkemesince yapılan incelemenin sonucunda, taraflar arasında düzenlenen 01.05.2005 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesine dayalı olarak,.... sağ taraftaki iş yerine ait kira borçları sebebiyle başlatılan haciz ve tahliye istekli takibe dayalı olduğunun anlaşıldığı- Bu durumda, sözlü ve yazılı kira sözleşmesine dayalı iki farklı kiralanan için başlatılan takiplerin mükerrer takip oldukları kabul edilemeyeceğinden uyuşmazlık yargılamayı gerektirmediği, mahkemece işin esasının incelenerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davanın, davacının marina içerisinde bulunan çamaşırhanenin şarap evi olarak kullanılması ihtiyacının doğmasına dayandığı, dinlenilen davacı tanığının müşterilerin çoğunluğunun yabancı olduğunu, şarap talebinin karşılanması için marina içerisinde şarap evine ihtiyaç olduğunu, bu nitelikte başka yerin de olmadığını, ihtiyaçlının ihtiyacının samimi olduğunu bildirdiği, kiralananın yapılacak işe uygun olduğu da keşfen belirlendiğinden, ihtiyacın samimi, gerçek ve zorunlu olduğunun kabulü icab edeceği, mahkemece, ihtiyaç nedeniyle tahliye istemine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Takip tarihi itibariyle muaccel hale gelen kira bedellerinin takip tarihinden sonra ödenmiş olmasının icra takibinin haklılığını ortadan kaldırmayacağı-
Mahkemece takip tarihinde muaccel hale gelen 2015 yılı Temmuz ayı kira bedeli üzerinden itirazın kaldırılmasına ve kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekeceği-