Kira sözleşmesinde muacceliyet şartı kabul edilerek aynı dönem içerisinde iki ay arka arkaya kira bedelinin ödenmemesi halinde dönem sonuna kadar olan tüm kira bedellerinin muaccel olacağı kabul edilmiş ise de takip tarihi itibariyle bir aylık kira alacağı ödenmemiş olduğundan muacceliyet şartının gerçekleşmediği, sözleşmenin hususi şartlar bölümünün 5. maddesinde, “kiracı kontrat bitiminde kira bedelini Ticaret Odası Endeksine göre artırmayı şimdiden kabul ve taahhüt eder” şeklinde artış şartına yer verilmiş ise de, bu artış şartının endeksin niteliği belirtilmediği için belirli ve muayyen olmadığından geçerli olmadığı, sözleşme metninden aylık kiranın 2.200,00 TL olduğu ve artış şartının geçersiz olduğu anlaşıldığına göre davacı alacaklının kira artış farkına ilişkin alacak isteminin yerinde olmadığı, takip ile talep edilen 2014 yılı Şubat ayı kira bedelinin 07.03.2014 tarihinde ve ödeme emrinin tebliğ edildiği gün ödenmiş olduğunun anlaşılması karşısında itirazın kaldırılması ve tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
İcra hukuk mahkemesince, kesinleşen takip nedeniyle tahliye istemiyle açılan davada, "borçlunun borca ve takibe itiraz ettiği, alacaklı tarafça itirazın kaldırılması istenmeksizin yasal süre içerisinde itiraz edilmediği ileri sürülerek temerrüt nedeniyle tahliye istendiği, borçlunun yasal süre içerisindeki itirazı nedeniyle temerrüt koşullarının oluşmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, bu davada esasa yönelik inceleme yapılmaksızın karar verildiğinden kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceği-
Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiraya veren tarafından kabul edilmemesi, başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde, kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün kiracıya ait olduğu, kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine itibar olunacağı, anahtar teslim edilmediği sürece kiralananın kiracının kullanımında olduğunun kabulü gerekeceği, kiralayanın anahtarı teslim almaktan imtina etmesi halinde kiracının anahtarı notere teslim etmesi ya da mahkemeden tevdii mahalli tayin ettirmesi gerekeceği-
Mahkemece karar gerekçesinde, havale masrafı dikkate alınarak ve eksiksiz havale edilmesi gereken kira bedelinin davalı tarafından eksik ödendiği gerekçesiyle itirazın kaldırılmasına ilişkin talebin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde hüküm fıkrasında itirazın 1.372,53 TL yönünden kaldırılmasına, 39,00 TL asıl alacak yönünden takibin devamına şeklinde hüküm kurulduğu, mahkemece verilen kararın gerekçesi ile hüküm çelişkili olduğu gibi hüküm de kendi içerisinde çelişkili olup hangi istemin kabul edildiği hangi istemin reddedildiği anlaşılamadığından, hüküm Yargıtay denetimine, usul ve yasaya uygun olmadığından hükmün bozulması gerektiği-
Davacı ve diğer mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan takibin mirasçılar ve paydaş yeni malik tarafından birlikte başlatılması ve davanın da birlikte açılması gerekeceği, ancak takibin yalnızca paydaş yeni malik tarafından başlatıldığı, başlatılan takip sonucu gönderilen ihtarlı ödeme emrindeki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün olmamakla birlikte, ihtarın tüm mirasçılar tarafından gönderilmediğinden hukuki sonuç da doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan ihtarlı ödeme emrine dayanarak tahliye kararı verilemeyeceği-
Davalının 30 günlük ödeme süresi içinde ödeme yaptığı temerrüdü gerçekleşmediği anlaşılmakta olup mahkemece davanın kabulü kararının yerinde olmadığı-
Borçlu takibe kısmi itirazda bulunduğuna göre mahkemece kısmen itiraz edilen miktar üzerinden itirazın kaldırılması ve bu miktar üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Karara esas alınan ve icra takibine dayanak yapılan 01.10.2011 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davacının 18.12.2015 tarihinde başlattığı icra takibinde 20.10.2015 tarihli 22.000,00 Euro kira alacağının faiziyle tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin 13.01.2016 tarihinde borçluya tebliğ olunduğu, davalı borçlunun itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği, davalı borçlunun borcunu ödediğini belirterek buna dair ödeme belgelerini temyiz dilekçesine eklediği, ödeme belgesinin borcu sona erdiren belgelerden olduğundan yargılamanın her aşamasında ibraz edilebileceği, bu durumda mahkemece borçlu tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan ödeme belgeleri üzerinde durularak, bu konuda alacaklıya da diyecekleri sorulduktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Davalı borçlunun, açıkça ve ayrıca kira ilişkisine ve borç miktarına karşı çıkmadığı, alacaklı görünen şahsa herhangi bir borcu olmadığını ileri sürerek takibe ve borca itiraz ettiği; borçlunun, kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında İİK.nun 269/2. maddesi gereğince kira ilişkisinin ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulünün gerektiği- Kiracının, kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK.’nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak zorunda olduğu-
İİK.nun 269/1. madde göndermesiyle olayımızda uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 315. maddesinde yer alan otuz günlük ödeme süresinin ödeme emrinde açıkça yazılması zorunlu olup, yasaya uygun olarak düzenlenmeyen ödeme emrinin hukuki sonuç doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilemeyeceği-