01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesinde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmadığı, kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini, kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır” düzenlemesi bulunmakta olup, anılan yasa kefaletin geçerli olması için gereken şartları açıkladığından davaya konu ek kira sözleşmesinde ise düzenlemeye uygun bir kefaletin mevcut olmadığı anlaşıldığından mahkemece, kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gözetilerek davanın davalı kefil N. K. yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile borçtan sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Davalı borçlu kira sözleşmesindeki imzasına ve aylık kira miktarına itiraz etmemiş olup, takip konusu kira alacağını ödediğini de yazılı belge ile kanıtlamazsa temerrüdün gerçekleşeceği-
Taraflar arasında 01.06.2012 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık olmadığı, kira sözleşmesinin özel şartlar 3.maddesi ile; “Kiralar her ayın 1-5 arası bizzat kiralayana veya görevli personele elden ya da kiralayanın bildireceği banka hesabına havale edilerek ödenecektir” düzenlemesine yer verildiği, buna göre kira bedellerinin ayın 1’i ila 5’i arasında ödenmesi kararlaştırılmış ise de, son ödeme gününün resmi tatile denk gelmesi halinde ödeme gününün tatili takip eden ilk iş gününe uzayacağının kabulü gerekeceği, takibe konu 2015 yılı Temmuz ayı kira bedelinin ödeme süresinin son günü olan 05.07.2015 gününün Pazar gününe rast gelmesi nedeniyle ödeme süresi takip eden iş gününün tatil saatine kadar uzayacağı, bu durumda davacı 2015 yılı Temmuz ayı kira bedeline ilişkin olarak takibi en erken ayın 7’sinde yapabilileceği, takip tarihi itibariyle muaccel olmayan kira alacağı için başlatılan takibe davalı tarafça yapılan itiraz haklı olmakla, mahkemenin de kabulünde olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında sonradan akdedilen 29.08.2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde önceki döneme ilişkin kira bedellerinin ödendiği, ya da davalı kiracının önceki döneme ilişkin kira borçlarından ibra edildiğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı, bu durumda davalı borçlu takip konusu kira borcunu ödediğini İİK’nun 269/c maddesinde yazılı belgelerle kanıtlamakla yükümlü olduğu, ancak davalı borçlu tarafından takibe konu 2014 yılı Şubat ayı ile 2014 yılı Ağustos ayına kadarki döneme ilişkin kira borcunun ödendiğinin İİK'nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerden biri ile kanıtlanamadığından, bu döneme ilişkin kira alacağı yönünden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
İİK’nun 40. maddesi uyarınca, bir ilamın bozulmasının icra muamelelerini olduğu yerde durduracağı, bu durumda İİK’nun 40. maddesi uyarınca bozulan ilama dayalı olarak işlem tesis edilemeyeceği, bozma kararından sonra verilen hüküm henüz kesinleşmediğinden, borçlunun bozulan ilama dayalı olarak haczin kaldırılması talebinde bulunması ve İcra Müdürlüğü'nün haczin kaldırılmasına ilişkin işlemi usul ve yasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayetin yazılı gerekçe ile reddinin doğru olmadığı-
Kesinleşen icra takibi nedeniyle tahliye istemine ilişkin uyuşmazlıkta davacı alacaklı tarafından başlatılan takip üzerine davalıya ödeme emri gönderildiği ve borcun ödenmesi için 30 günlük süre verildiği, davalının borca itiraz etmediği gibi, verilen bu 30 günlük süreye rağmen takibe konu 1.700,00 TL’yi eksiksiz olarak ödemediği, 30 gün  içinde borcun tümü ödenmediğine göre temerrütün gerçekleştiği, borcun miktarının az ya da çok olmasının temerrüt olgusunun gerçekleşmesini engellemediği, bu durumda mahkemece temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Sözleşmede, aylık kira parasının 3.500 TL olduğu ve her ayın 1 ile 5’i arasında banka hesabına ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının, icra takibindeki aylık kira miktarına, sözleşmedeki imzaya karşı çıkmadığına göre, kira borcunun ödendiğini İİK’nun 269/c. maddesinde yazılı olan belgelerden biri ile ispat etmesi gerekeceği-
Davada dayanılan icra dosyasında bulunan Örnek 13 ödeme emrinde yedi günlük itiraz süresi ve otuz günlük ödeme sürelerinin elle sonradan yazıldığı, davacının dava dilekçesine eklediği ödeme emrinde ise itiraz ve ödeme süresi kısımlarının boş olduğu, bunun da davalının itiraz dilekçesinde ve dava sırasında ileri sürdüğü iddialarını teyit ettiği, İİK.nun 269/1 .maddesinin göndermesi ile 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 315. maddesinde yer alan yasal ödeme süresi olan 30 günlük sürenin borçluya verilmemesi durumunda tahliye istenemeyeceği, bu durumda davalının temerrüdü gerçekleşmemiş olup, tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken kiralananın tahliyesine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemi-
Her ne kadar davalı yargılama aşamasında ödeme belgesi ibraz etmemiş ise de ödeme belgesi borcu sona erdiren özelliği nedeniyle yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğinden davalının temyiz dilekçesine ekli 29/01/2015 tarihli 15.000,00 TL bedelli ödeme belgesi ile ilgili taraf beyanları alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-