Mahkemenin kabulünde olduğu gibi yasal otuz günlük ödeme süresi içerisinde takibe konu kira borcunun, davalı tarafından kısmen icra takibinden önce ve kısmen icra takibi başlatıldıktan sonra ödendiği, bu durumda mahkemece takibin başlatılmasına sebep olan davalı borçlu hakkında asıl borç dışında kalan alacağın ferileri yönünden itirazı kaldırılması talebinin kabulü ile takibin devamına karar verilmesi gerekirken, asıl borcun ödendiği gerekçesiyle itirazın kaldırılması talebinin de reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kiracı olan davalının kiralananı boşalttıktan sonra, anahtarı teslim etmesinin Türk Borçlar Kanunun 334.maddesi gereği borçlarından olduğu, anahtar teslimi hukuki bir olgu olup, yasal delillerle ispatlanması gerekip tanık beyanları ile ispatlanamayacağı- Bu durumda davalı tarafından vekalet yetkisi olmayan üçüncü kişinin düzenlediği 03.09.2014 günlü yazılı belge anahtar teslimini ispatlar nitelikte yazılı delil olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle mahkemece anahtarların kiralayana usulüne uygun şekilde teslim edildiğini ispat edemeyen davalı borçlunun takibe konu kira bedellerinden sorumlu olduğu gözönüne alınarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddinin doğru olmadığı-
İ.İ.K.'nun 269/2. maddesi hükmüne göre borçlunun itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi ve kira ilişkisini kabul etmiş sayılacağı, davalı borçlu ödeme emrine yaptığı itirazda takip dayanağı sözlü akdi inkar etmeyip, borca itirazda bulunduğundan kira ilişkisinin ve borç miktarının kesinleştiğinin kabulü ile davalının borcu olmadığı iddiasını İ.İ.K. 269/c maddesine göre ispatlaması gerekeceği, bu durumda mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Taraflar arasında 01.07.2014 başlangıç tarihli, 3 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, kira sözleşmesi ile yıllık kira bedeli 16.500,00 TL olarak kararlaştırılmış ve sözleşmenin hususi şartlar 6. maddesi ile “Kiracı kontrat bitiminde kira bedelini yıllık TEFE-TÜFE ortalaması (+ 3) oranında artışını şimdiden kabul ve taahhüt eder” düzenlemesine yer verildiği, bu durumda sözleşmedeki artış şartının kira sözleşmesinin bitiminden itibaren geçerli olduğu, takibe konu kira alacağının ise kira sözleşmesi bitmeden önceki 2015 yılına ait olduğu ve bu dönemde kira artışının bulunmadığının anlaşılmasına göre takibe konu dönemde kira bedelinin 16.500,00 TL olduğunun kabulü gerekeceği, ayrıca davalı tarafından ibraz edilen ödeme dekontlarından, davalı tarafından davadan önce ve dava sırasında ödeme yapıldığının anlaşıldığından, bu durumda mahkemece davalı tarafça yapılan ödemeler üzerinde de durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı alacaklıların, 01/02/2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak, 12/06/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2015 yılı Ocak ayından 2015 yılı Mayıs ayına kadarki ödenmeyen kira alacağı 22.500,00 TL’nin tahsilini talep ettiği ödeme emri borçlu kiracıya 16/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.'nun 269/1.maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 14/07/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağından, bu durumda mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Kesinleşen takip nedeniyle tahliye davasında davalı borçlu kesinleşen takip miktarını takip tarihinden önce ya da yasal ödeme süresinde ödendiğini kanıtlaması gerektiği-
Mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli hak doğduğu, o nedenle mahkemenin Yargıtayca verilen bozma kararına uyması sonunda kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermesi gerektiği, buna göre Yargıtay'ın bozma kararına uymuş olan mahkeme bu uyma kararı ile bağlı olduğu, bozma gereğince işlem yapmak durumunda olduğu, o halde mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, bozmaya uyma kararı verildiğine göre, ilk bozma kararı içeriğine göre yargılama yapıp, bozma ilamına uygun 10/11/2015 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak bir karar verilmesi gerekirken icra masraflarının ve icra inkar tazminatının da hesaplamaya dahil edildiği 04/01/2016 havale tarihli bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Takip dayanağı kira sözleşmesinde, kira bedelinin kendiliğinden yenilenmesi halinde TEFE endeksi oranında artış yapılacağının kararlaştırıldığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aylık kira miktarına kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden itibaren artış uygulanmak suretiyle takip konusu dönem aylık kira miktarları ve kira alacağı hesaplandığı, davacı alacaklı 2009 yılı Ağustos ayı ila 2014 yılı Temmuz ayları arasına ait kira farkı alacağını talep ettiğine göre 01/08/2008 ila 31.07.2009 tarihi itibariyle son ödenen kira miktarına sözleşme ile kararlaştırılan artış şartı uygulanmak suretiyle takip konusu dönem kira farkı alacağının hesaplanması gerekeceği, mahkemece anılan husus üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Sözleşmenin 19. maddesinde yer alan bir kira ödenmediğinde gelecek kiraların muaccel olduğuna dair hüküm de taraflar için bağlayıcı olup Mahkemece davalı tarafından inkar edilmeyen yazılı kira sözleşmesi uyarınca inceleme yapılıp varsa davalının ödemeleri dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde itirazın kısmen kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kesinleşen icra takibi nedeniyle tahliye istemine ilişkin davada; takip konusu 2015 yılı Haziran ayı kira bedelinin ödeme emrinin tebliğinden sonra 30 günlük yasal ödeme süresi içerisinde “konut kirası” açıklaması ile 26.06.2015 tarihinde bankaya ödendiğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, davacı alacaklı vekili de 11.08.2015 tarihli dava dilekçesinde, süresi içerisinde yapılan ödemenin 525,00 TL olup, tahsil harcının taraflarınca icra dosyasına yatırıldığını, borçlunun hali hazırda dosya borcunun 300,00 TL’nin üzerinde olduğunu, takibe konu alacağın ferileri yönünden borçlunun temerrüde düştüğünü beyan ederek, bu ödemeyi kabul ettiği, yasal sürede asıl borç olan kira bedeli ödendiğinden ve ferilerin ödenmemesi temerrüde neden olamayacağından kiracının temerrüdünün gerçekleşmediği, bu durumda tahliye isteminin bu nedenle reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-