Davalı borçlunun S.S. süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz ettiği, dosyadaki ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.'nun 269/1 yollamasıyla TBK'nun 315. maddesi uyarınca verilen, yasal 30 günlük süre beklenmeden 20/10/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklemeden tahliye isteminde bulunulamayacağı, bu durumda mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Davacının açmış olduğu itirazın kaldırılmasına ilişkin dava dosyasında, itirazın kaldırılması davasının reddine karar verildiği ve henüz kararın kesinleşmediği görüldüğünden, mahkemece davacı tarafından açılan itirazın kaldırılmasına yönelik ve red ile sonuçlanan dava dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi, talebin reddine ilişkin kararın kesinleşmesi halinde davacı icra mahkemesinden tahliye talebinde bulunmayacağından tahliye davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Kiracı olan davalının kiralananı boşalttıktan sonra, anahtarı teslim etmesinin Türk Borçlar Kanunun 334.maddesi gereği borçlarından olduğu, anahtar teslimi hukuki bir olgu olup, yasal delillerle ispatlanması gerekip tanık beyanları ile ispatlanamayacağı- Bu durumda davalı tarafından vekalet yetkisi olmayan üçüncü kişinin düzenlediği 03.09.2014 günlü yazılı belge anahtar teslimini ispatlar nitelikte yazılı delil olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle mahkemece anahtarların kiralayana usulüne uygun şekilde teslim edildiğini ispat edemeyen davalı borçlunun takibe konu kira bedellerinden sorumlu olduğu gözönüne alınarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddinin doğru olmadığı-
Mahkemenin kabulünde olduğu gibi yasal otuz günlük ödeme süresi içerisinde takibe konu kira borcunun, davalı tarafından kısmen icra takibinden önce ve kısmen icra takibi başlatıldıktan sonra ödendiği, bu durumda mahkemece takibin başlatılmasına sebep olan davalı borçlu hakkında asıl borç dışında kalan alacağın ferileri yönünden itirazı kaldırılması talebinin kabulü ile takibin devamına karar verilmesi gerekirken, asıl borcun ödendiği gerekçesiyle itirazın kaldırılması talebinin de reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalılar, takibe konu edilen Şubat 2015 ay kira parasını 02.04.2015 tarihinde takipten sonra, Mart 2015 ay kira parasını ise 29.04.2015 tarihinde ve yasal otuz günlük ödeme süresi içerisinde ay isimleri de belirterek davacı alacaklının iş bankasındaki hesabına ödemiş olduklarından, bu durumda takibe konu asıl borç, yasal ödeme suresi içerisinde ödenmiş olduğundan, davalıların temerrüde düştüğünden söz edilemeyeceği- Davalıların, alacağın ferilerini ödememiş olmasının temerrüde esas alınamayacağından, mahkemece tahliye davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliye davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
İflas erteleme talebinde bulunan borçlu şirketin, tedbir tarihinden önce başlatılmış takiplerin bulunduğu yerde durdurulmasına karar verildiği görüldüğünden, mahkemece, takibe konu kira alacağının tahsili ve kiralananın tahliyesi için mahkeme kararı ile duran icra takibinin devamını sağlayacak şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli hak doğduğu, o nedenle mahkemenin Yargıtayca verilen bozma kararına uyması sonunda kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermesi gerektiği, buna göre Yargıtay'ın bozma kararına uymuş olan mahkeme bu uyma kararı ile bağlı olduğu, bozma gereğince işlem yapmak durumunda olduğu, o halde mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, bozmaya uyma kararı verildiğine göre, ilk bozma kararı içeriğine göre yargılama yapıp, bozma ilamına uygun 10/11/2015 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak bir karar verilmesi gerekirken icra masraflarının ve icra inkar tazminatının da hesaplamaya dahil edildiği 04/01/2016 havale tarihli bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kesinleşen icra takibi nedeniyle tahliye istemine ilişkin davada; takip konusu 2015 yılı Haziran ayı kira bedelinin ödeme emrinin tebliğinden sonra 30 günlük yasal ödeme süresi içerisinde “konut kirası” açıklaması ile 26.06.2015 tarihinde bankaya ödendiğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, davacı alacaklı vekili de 11.08.2015 tarihli dava dilekçesinde, süresi içerisinde yapılan ödemenin 525,00 TL olup, tahsil harcının taraflarınca icra dosyasına yatırıldığını, borçlunun hali hazırda dosya borcunun 300,00 TL’nin üzerinde olduğunu, takibe konu alacağın ferileri yönünden borçlunun temerrüde düştüğünü beyan ederek, bu ödemeyi kabul ettiği, yasal sürede asıl borç olan kira bedeli ödendiğinden ve ferilerin ödenmemesi temerrüde neden olamayacağından kiracının temerrüdünün gerçekleşmediği, bu durumda tahliye isteminin bu nedenle reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı alacaklının, 10/04/2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak, 07/04/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2011 yılı Ekim ayından 2015 yılı Mart ayına kadarki ödenmeyen kira alacağı 15.350,00 TL’nin işlemiş faiziyle tahsilini talep ettiği, ödeme emri borçlu kiracıya 08/04/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.'nun 269/1.maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 08/05/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağı, bu durumda mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi hatalı olduğu-
Davacı alacaklıların, 01/02/2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak, 12/06/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2015 yılı Ocak ayından 2015 yılı Mayıs ayına kadarki ödenmeyen kira alacağı 22.500,00 TL’nin tahsilini talep ettiği ödeme emri borçlu kiracıya 16/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.'nun 269/1.maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 14/07/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağından, bu durumda mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-