Davacının açmış olduğu itirazın kaldırılmasına ilişkin dava dosyasında, itirazın kaldırılması davasının reddine karar verildiği ve henüz kararın kesinleşmediği görüldüğünden, mahkemece davacı tarafından açılan itirazın kaldırılmasına yönelik ve red ile sonuçlanan dava dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi, talebin reddine ilişkin kararın kesinleşmesi halinde davacı icra mahkemesinden tahliye talebinde bulunmayacağından tahliye davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemenin kabulünde olduğu gibi yasal otuz günlük ödeme süresi içerisinde takibe konu kira borcunun, davalı tarafından kısmen icra takibinden önce ve kısmen icra takibi başlatıldıktan sonra ödendiği, bu durumda mahkemece takibin başlatılmasına sebep olan davalı borçlu hakkında asıl borç dışında kalan alacağın ferileri yönünden itirazı kaldırılması talebinin kabulü ile takibin devamına karar verilmesi gerekirken, asıl borcun ödendiği gerekçesiyle itirazın kaldırılması talebinin de reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kiracı olan davalının kiralananı boşalttıktan sonra, anahtarı teslim etmesinin Türk Borçlar Kanunun 334.maddesi gereği borçlarından olduğu, anahtar teslimi hukuki bir olgu olup, yasal delillerle ispatlanması gerekip tanık beyanları ile ispatlanamayacağı- Bu durumda davalı tarafından vekalet yetkisi olmayan üçüncü kişinin düzenlediği 03.09.2014 günlü yazılı belge anahtar teslimini ispatlar nitelikte yazılı delil olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle mahkemece anahtarların kiralayana usulüne uygun şekilde teslim edildiğini ispat edemeyen davalı borçlunun takibe konu kira bedellerinden sorumlu olduğu gözönüne alınarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddinin doğru olmadığı-
İflas erteleme talebinde bulunan borçlu şirketin, tedbir tarihinden önce başlatılmış takiplerin bulunduğu yerde durdurulmasına karar verildiği görüldüğünden, mahkemece, takibe konu kira alacağının tahsili ve kiralananın tahliyesi için mahkeme kararı ile duran icra takibinin devamını sağlayacak şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalılar, takibe konu edilen Şubat 2015 ay kira parasını 02.04.2015 tarihinde takipten sonra, Mart 2015 ay kira parasını ise 29.04.2015 tarihinde ve yasal otuz günlük ödeme süresi içerisinde ay isimleri de belirterek davacı alacaklının iş bankasındaki hesabına ödemiş olduklarından, bu durumda takibe konu asıl borç, yasal ödeme suresi içerisinde ödenmiş olduğundan, davalıların temerrüde düştüğünden söz edilemeyeceği- Davalıların, alacağın ferilerini ödememiş olmasının temerrüde esas alınamayacağından, mahkemece tahliye davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliye davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli hak doğduğu, o nedenle mahkemenin Yargıtayca verilen bozma kararına uyması sonunda kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermesi gerektiği, buna göre Yargıtay'ın bozma kararına uymuş olan mahkeme bu uyma kararı ile bağlı olduğu, bozma gereğince işlem yapmak durumunda olduğu, o halde mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, bozmaya uyma kararı verildiğine göre, ilk bozma kararı içeriğine göre yargılama yapıp, bozma ilamına uygun 10/11/2015 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak bir karar verilmesi gerekirken icra masraflarının ve icra inkar tazminatının da hesaplamaya dahil edildiği 04/01/2016 havale tarihli bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece ödemelerin yapıldığı banka hesap hareketleri getirtilerek alınan 02/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının takip tarihinden sonra ödeme emri tebliğ tarihinden önce çeşitli miktarlarda ödemeler yaptığı görülmekte olup 24/06/2013 tarihli 4.408,00 TL bedelli ödemenin “ Yapılandırma taksiti ” açıklaması ile yapıldığı anlaşıldığı, taraflar arasında birden fazla kira ilişkisinin bulunduğu gözönünde bulundurularak 24/06/2013 tarihli 4.408,00 TL bedelli ödemenin dava konusu kira borcuna istinaden ödenip ödenmediği hususu üzerinde durulup sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı gerekçe ile itirazın kısmen kaldırılmasına ve tahliye talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı alacaklının, 15/04/2014 başlangıç tarihli ve dört yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak, 05/10/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2015 yılı Mart ayından Eylül ayına kadarki kira bedeli 4.862,00 TL kira alacağının işlemiş faiziyle tahsilini talep ettiği, ödeme emri borçlu kiracıya 20/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.nun 269/1. maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 26/10/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağı, bu durumda mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Sözleşmenin 19. maddesinde yer alan bir kira ödenmediğinde gelecek kiraların muaccel olduğuna dair hüküm de taraflar için bağlayıcı olup Mahkemece davalı tarafından inkar edilmeyen yazılı kira sözleşmesi uyarınca inceleme yapılıp varsa davalının ödemeleri dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde itirazın kısmen kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Takip dayanağı kira sözleşmesinde, kira bedelinin kendiliğinden yenilenmesi halinde TEFE endeksi oranında artış yapılacağının kararlaştırıldığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aylık kira miktarına kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden itibaren artış uygulanmak suretiyle takip konusu dönem aylık kira miktarları ve kira alacağı hesaplandığı, davacı alacaklı 2009 yılı Ağustos ayı ila 2014 yılı Temmuz ayları arasına ait kira farkı alacağını talep ettiğine göre 01/08/2008 ila 31.07.2009 tarihi itibariyle son ödenen kira miktarına sözleşme ile kararlaştırılan artış şartı uygulanmak suretiyle takip konusu dönem kira farkı alacağının hesaplanması gerekeceği, mahkemece anılan husus üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-