İflas erteleme talebinde bulunan borçlu şirketin, tedbir tarihinden önce başlatılmış takiplerin bulunduğu yerde durdurulmasına karar verildiği görüldüğünden, mahkemece, takibe konu kira alacağının tahsili ve kiralananın tahliyesi için mahkeme kararı ile duran icra takibinin devamını sağlayacak şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalılar, takibe konu edilen Şubat 2015 ay kira parasını 02.04.2015 tarihinde takipten sonra, Mart 2015 ay kira parasını ise 29.04.2015 tarihinde ve yasal otuz günlük ödeme süresi içerisinde ay isimleri de belirterek davacı alacaklının iş bankasındaki hesabına ödemiş olduklarından, bu durumda takibe konu asıl borç, yasal ödeme suresi içerisinde ödenmiş olduğundan, davalıların temerrüde düştüğünden söz edilemeyeceği- Davalıların, alacağın ferilerini ödememiş olmasının temerrüde esas alınamayacağından, mahkemece tahliye davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliye davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemenin kabulünde olduğu gibi yasal otuz günlük ödeme süresi içerisinde takibe konu kira borcunun, davalı tarafından kısmen icra takibinden önce ve kısmen icra takibi başlatıldıktan sonra ödendiği, bu durumda mahkemece takibin başlatılmasına sebep olan davalı borçlu hakkında asıl borç dışında kalan alacağın ferileri yönünden itirazı kaldırılması talebinin kabulü ile takibin devamına karar verilmesi gerekirken, asıl borcun ödendiği gerekçesiyle itirazın kaldırılması talebinin de reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kiracı olan davalının kiralananı boşalttıktan sonra, anahtarı teslim etmesinin Türk Borçlar Kanunun 334.maddesi gereği borçlarından olduğu, anahtar teslimi hukuki bir olgu olup, yasal delillerle ispatlanması gerekip tanık beyanları ile ispatlanamayacağı- Bu durumda davalı tarafından vekalet yetkisi olmayan üçüncü kişinin düzenlediği 03.09.2014 günlü yazılı belge anahtar teslimini ispatlar nitelikte yazılı delil olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle mahkemece anahtarların kiralayana usulüne uygun şekilde teslim edildiğini ispat edemeyen davalı borçlunun takibe konu kira bedellerinden sorumlu olduğu gözönüne alınarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddinin doğru olmadığı-
İ.İ.K.'nun 269/2. maddesi hükmüne göre borçlunun itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi ve kira ilişkisini kabul etmiş sayılacağı, davalı borçlu ödeme emrine yaptığı itirazda takip dayanağı sözlü akdi inkar etmeyip, borca itirazda bulunduğundan kira ilişkisinin ve borç miktarının kesinleştiğinin kabulü ile davalının borcu olmadığı iddiasını İ.İ.K. 269/c maddesine göre ispatlaması gerekeceği, bu durumda mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Taraflar arasında 01.07.2014 başlangıç tarihli, 3 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, kira sözleşmesi ile yıllık kira bedeli 16.500,00 TL olarak kararlaştırılmış ve sözleşmenin hususi şartlar 6. maddesi ile “Kiracı kontrat bitiminde kira bedelini yıllık TEFE-TÜFE ortalaması (+ 3) oranında artışını şimdiden kabul ve taahhüt eder” düzenlemesine yer verildiği, bu durumda sözleşmedeki artış şartının kira sözleşmesinin bitiminden itibaren geçerli olduğu, takibe konu kira alacağının ise kira sözleşmesi bitmeden önceki 2015 yılına ait olduğu ve bu dönemde kira artışının bulunmadığının anlaşılmasına göre takibe konu dönemde kira bedelinin 16.500,00 TL olduğunun kabulü gerekeceği, ayrıca davalı tarafından ibraz edilen ödeme dekontlarından, davalı tarafından davadan önce ve dava sırasında ödeme yapıldığının anlaşıldığından, bu durumda mahkemece davalı tarafça yapılan ödemeler üzerinde de durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kesinleşen takip nedeniyle tahliye davasında davalı borçlu kesinleşen takip miktarını takip tarihinden önce ya da yasal ödeme süresinde ödendiğini kanıtlaması gerektiği-
Davacı alacaklıların, 01/02/2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak, 12/06/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2015 yılı Ocak ayından 2015 yılı Mayıs ayına kadarki ödenmeyen kira alacağı 22.500,00 TL’nin tahsilini talep ettiği ödeme emri borçlu kiracıya 16/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.'nun 269/1.maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 14/07/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağından, bu durumda mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı alacaklının, 15/04/2014 başlangıç tarihli ve dört yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak, 05/10/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2015 yılı Mart ayından Eylül ayına kadarki kira bedeli 4.862,00 TL kira alacağının işlemiş faiziyle tahsilini talep ettiği, ödeme emri borçlu kiracıya 20/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.nun 269/1. maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 26/10/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağı, bu durumda mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Sözleşmenin 19. maddesinde yer alan bir kira ödenmediğinde gelecek kiraların muaccel olduğuna dair hüküm de taraflar için bağlayıcı olup Mahkemece davalı tarafından inkar edilmeyen yazılı kira sözleşmesi uyarınca inceleme yapılıp varsa davalının ödemeleri dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde itirazın kısmen kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-