Her ne kadar 15/12/2014 tarihli dilekçe davacı alacaklı vekilinin feragat beyanını kapsıyor ise de beyan içeriğinden hakkın özünden ve davanın esasından feragat edilmediği, davanın süresinden önce açılmasından dolayı feragat edildiği, tahliye davasından ileriye dönük feragat edilmediği bu durumda 6100 sayılı HMK.nun 309. maddesi anlamında bir feragatten bahsedilemeyeceği-
Davacı alacaklının takip talebi ile 2009 ve 2015 kira dönemleri arasında ödenmeyen veya eksik ödenen kira alacağının tahsilini istediği, mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda talep konusu edilmeyen 2006 yılından 2015 yılına kadarki toplam hak edilen kira bedeli üzerinden alacak miktarı hesap edilmiş olup, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, ayrıca davalı tarafından ibraz edilen ödeme dekontlarından, davalı tarafından davadan önce ödeme yapıldığı anlaşıldığından mahkemece davalı tarafça yapılan ödemeler üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Ödeme emri tebliğ edilmediğinden henüz itiraz hakkı doğmamış olup anılan maddedeki itiraz ve ödeme süreleri işlemeyeceği, borçlunun haricen icra takibini öğrenip, icra dairesine itiraz etmesi yasanın emredici hükümleri karşısında sonuca etkili değildir, bu durumda mahkemece, bu nedenle istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkin davada; mahkemece kira ödemelerinin yapıldığı kiraya verene ait hesap ekstresinin 2015 yılını da ihtiva eder şekilde getirtilip incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı alacaklının, davalı borçluların 11.09.2015 tarihinde tahliye ihtarını içerir 3.000,00 TL kira alacağını ödemediklerinden bahisle, davalılar hakkında 11.09.2015 tarihinde icra takibi başlattığı, 13 nolu ihtarlı ve 30 gün ödeme süreli ödeme emri davalılara 19.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacı İİK.nun 269/1. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 315/2. maddesinde öngörülen otuz günlük süreyi beklemeden 29.09.2015 tarihinde tahliye istemiyle bu davayı açtığı, ödeme süresi dolmadan ve temerrüt gerçekleşmeden tahliye istenemeyeceğinden, mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davalının gerek itiraz dilekçesinde gerekse yargılama aşamasında davacının ekonomik sıkıntı içinde olması nedeni ile 20/08/2013 tarihinde iki aylık kira bedeli olan 70.000,00 TL bedelin avans niteliğinde yatırıldığını savunduğu, Mahkemece dosyaya kazandırılan hesap hareketinden 20/08/2013 tarihinde 70.000,00 TL tutarında açıklama içermeyen bir ödeme görüldüğü, bu durumda Mahkemece 20/08/2013 tarihli ödemeye ilişkin davacı beyanı alınarak , takip konusu dönem alacağından mahsup edilip edilemeyeceği üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı borçlunun S.S. süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz ettiği, dosyadaki ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.'nun 269/1 yollamasıyla TBK'nun 315. maddesi uyarınca verilen, yasal 30 günlük süre beklenmeden 20/10/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklemeden tahliye isteminde bulunulamayacağı, bu durumda mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Davacının açmış olduğu itirazın kaldırılmasına ilişkin dava dosyasında, itirazın kaldırılması davasının reddine karar verildiği ve henüz kararın kesinleşmediği görüldüğünden, mahkemece davacı tarafından açılan itirazın kaldırılmasına yönelik ve red ile sonuçlanan dava dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi, talebin reddine ilişkin kararın kesinleşmesi halinde davacı icra mahkemesinden tahliye talebinde bulunmayacağından tahliye davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Kiracı olan davalının kiralananı boşalttıktan sonra, anahtarı teslim etmesinin Türk Borçlar Kanunun 334.maddesi gereği borçlarından olduğu, anahtar teslimi hukuki bir olgu olup, yasal delillerle ispatlanması gerekip tanık beyanları ile ispatlanamayacağı- Bu durumda davalı tarafından vekalet yetkisi olmayan üçüncü kişinin düzenlediği 03.09.2014 günlü yazılı belge anahtar teslimini ispatlar nitelikte yazılı delil olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle mahkemece anahtarların kiralayana usulüne uygun şekilde teslim edildiğini ispat edemeyen davalı borçlunun takibe konu kira bedellerinden sorumlu olduğu gözönüne alınarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddinin doğru olmadığı-
Mahkemenin kabulünde olduğu gibi yasal otuz günlük ödeme süresi içerisinde takibe konu kira borcunun, davalı tarafından kısmen icra takibinden önce ve kısmen icra takibi başlatıldıktan sonra ödendiği, bu durumda mahkemece takibin başlatılmasına sebep olan davalı borçlu hakkında asıl borç dışında kalan alacağın ferileri yönünden itirazı kaldırılması talebinin kabulü ile takibin devamına karar verilmesi gerekirken, asıl borcun ödendiği gerekçesiyle itirazın kaldırılması talebinin de reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-