Davaya konu kira sözleşmesinde ise 6098 sayılı TBK'nın 583. maddesindeki düzenlemeye uygun bir kefaletin mevcut olmadığı anlaşıldığından kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gözetilerek kefil yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Davalı tarafın ödeme savunmasına ilişkin olarak getirtilen banka hesap özeti üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak sureti ile, varsa ödemeler mahsup edildikten sonra kira alacağı hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile takip konusu alacağın tamamı üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hesap özetinin incelenmesinde davalı tarafından ödeme emrinin tebliğinden itibaren hangi ay kirasına ilişkin olduğu belirtilmeden dava tarihi olan 28.10.2014 tarihine kadar yaptığı ödemeler olduğu gibi dava tarihinden sonra da yapılan ödemeler olduğu ve davacının bu süre içerisinde yapılan ödemelerin takip konusu dönemden öncesine ilişkin olduğuna dair bir itirazının da olmadığının anlaşıldığı, her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceği, bu durumda mahkemece ödeme emrinin tebliğinden itibaren yapılan ödemeler değerlendirilerek bu hususta bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu itirazında 2015 yılına ait aylık kira miktarına itiraz ettiğine ve kira sözleşmesinde kira artış oranına ilişkin açık düzenleme yer aldığına göre Mahkemece 2013 dönemine ait aylık 500,00 TL olarak ödendiği taraflarca kabul edilen kira miktarına on iki aylık TEFE-TÜFE ortaklamasına göre ÜFE oranını geçmeyecek şekilde artış uygulanarak 2014 yılına ait ödenmesi gereken aylık kira miktarı bulunup sonucuna göre alacak ve tahliye yönünden karar verilmesi gerekirken, kira başlangıç tarihinden itibaren artış şartı uygulanmak suretiyle aylık kira miktarı hesaplanarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemi-
Kira bedelinin aksi kararlaştırılmadıkça kiraya verene ödenmesi gereken borçlardan olup üçüncü kişiye yapılan ödeme kiracıyı borcundan kurtarmayacağı-
Takip dayanağı kira sözleşmesine göre aylık kira bedelinin 4.000,00 TL olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamakta olup yazılı kira sözleşmesi ile aylık kira bedelinin ödeme zamanının kararlaştırılmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 314. maddesi gereğince kiracı, aksine sözleşme ve yerel adet olmadıkça kira bedelini her ayın sonunda ve en geç kira süresinin bitiminde ödemekle yükümlü olduğu, düzenlemeye göre takip tarihi itibari ile henüz muaccel hale gelmemiş 2014 yılı K. ayına ait kira alacağına yönelik itirazın kaldırılması talebinin reddi gerekirken bu aya ait alacak üzerinden de itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmadığından bozmayı gerektiği-
İtirazda bulunmayan borçlu için kira sözleşmesi ve kira borcunun icra takibi yönünden kesinleştiği, borçlunun sadece İİK.'nun 269/c-1. maddesinde yazılı belgelerle borcu ödediğini ispatlar ise temerrütten ve tahliyeden kurtulacağı, ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlunun temerrütten kurtulabilmesi için takibe konu miktarın tamamını yasal 30 günlük süre içerisinde ödemesi gerektiği, süresinden sonra yapılan ödemelerin temerrüt olgusunu ortadan kaldırmayacağı-
Kira sözleşmesinde birden fazla kiracı olması halinde, tahliye istemi bölünemeyeceğinden ve kiracılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğundan, tahliyeye yönelik takibin ve takip neticesinde tahliye isteminin her iki kiracıya birlikte yöneltilmesi gerektiği, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan takip dayanağı kira sözleşmesini kiracı olarak M. T. ve Muazzez T.'nin imzaladığı, her iki kiracı hakkında da icra takibi yapılmasına ve her iki borçlu da süresinde borca itiraz etmesine rağmen icra mahkemesinde sadece kiracı M. T. aleyhine itirazın kaldırılması ve tahliye davası açıldığı, birden fazla kiracı olması halinde tahliye istemi bölünemeyeceğinden ve diğer kiracı Muazzez T. hakkında da icra takibi yapılmış olması nedeniyle Muazzez T.’nın da davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı alacaklının 18/11/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 31.860,00 TL kira ve 141,41 TL işlemiş faiz alacağının tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin davalı borçluya 20/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz ettiği, dosyadaki ihtarlı ödeme emrinde yasal ödeme süresi 30 gün olarak belirtildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK'nun 269/1 yollamasıyla TBK'nun 315. maddesi uyarınca, yasal 30 günlük ödeme süresi beklenmeden 09/12/2015 tarihinde açıldığından Mahkemece tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Taraflar arasında 15.07.2009 başlangıç tarihli, 3 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık olmadığı, kira sözleşmesinde 2009 yılı kira bedeli 5.000 Euro, 2010 yılı kira bedeli 5.000 Euro ve 2011 yılı kira bedeli 6.000 Euro olarak belirlenmiş olup, bundan kira bedellerinin yıllık olarak ödeneceği anlaşıldığı, ancak sözleşmede kiranın ne zaman ödeneceği belirtilmediğinden kiranın yıl sonuna kadar ödenebileceğinin kabulü gerekeceği, bu durumda takip tarihi itibariyle takibe konu kira parası henüz muaccel olmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kiralananın tahliyesine karar verilmesinin doğru olmadığı-