Davalı icra takibine itirazında, alacaklıya 8 aylık kira borcu bulunduğunu, ancak aylık kira bedelinin davacının talep ettiği gibi 4.500,00 TL olmayıp, ekte sunulan kira sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere 1.700,00 TL olduğunu bildirerek kira miktarına ve borcun bir kısmına itiraz etmiş, ancak 8 aylık kira borcu olduğunu kabul etmiş olduğundan, davalının itiraz dilekçesinde kabul ettiği kira miktarları için davacının itirazın kaldırılmasını istemekte hukuki yararı bulunmayacağı, bu durumda mahkemece icra takibinde itiraza uğrayan kısım yönünden değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği, icra takibinde talep edilen aylar kira bedellerinin tamamına itiraz edilmiş gibi yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemi-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkin davada takibe konu edilmeyen dönem de dahil edilerek alacak miktarı hesap edilmesinin hatalı olduğu-
Her ne kadar davacı alacaklı tahliye talepli icra takibi başlatmış ise de davaya dayanak yapılan icra dosyasında, icra müdürlüğünce düzenlenen örnek 13 nolu ödeme emrinde borcun ödenmesine ilişkin 30 günlük sürenin yazılmadığı yedi günlük sürenin yazıldığı görülmüşse de, İİK.'nun 269/1. maddesi göndermesiyle olayımızda uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 315. maddesinde yer alan otuz günlük ödeme süresinin ödeme emrinde açıkça yazılması zorunlu olup, yasaya uygun olarak düzenlenmeyen ödeme emrinin hukuki sonuç doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilemeyeceğinden, tahliye isteminin reddine karar vermek gerekirken, tahliye kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkin davada, takibe konu kira parasının tamamı 13.06.2014 tarihinde mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararında bildirilen banka hesabına ödendiği, takibe konu kiraların ödendiği gerekçesi ile itirazın kaldırılması davasının reddine karar verilmiş olması, asıl alacak yönünden doğru ise de, alacağın ferileri yönünden verilen ret kararının yerinde olmadığı, 13.06.2014 tarihli ödeme, takipten sonra davadan önce yapılmakla icra takibinin ferileri yönünden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği, mahkemece, takip tarihinden sonra yapılan ödeme nazara alınarak icra takibinin ferileri yönünden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tümden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tereke temsilcisi sıfatı ile kira alacağı talep edildiğine göre davacı alacaklının ancak terekeye temsilci olarak atandığı 19/06/2014 tarihinden itibaren kira alacağının tahsilini talep edebileceği, kaldı ki ,02/07/2014 tarihli “Makbuz ve ibranamedir” başlıklı belgeden kiraya verenin Ö. L.’nun davalı borçluları 2009 yılı Ağustos ila 31/06/2014 arası dönem için ibra ettiği de anlaşıldığı, buna göre mahkemece 2014 yılı Temmuz ila 2015 yılı Nisan ayları arasına ait kira borcunun bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, davalı borçlular açıkça aylık kira miktarına da karşı çıktıklarına ve kira sözleşmesinde muayyen bir artış hükmü ya da aylık kira bedelinin tespitine dair Mahkeme ilamı da bulunmadığına göre, kira sözleşmesi 15. maddesi uyarınca aylık kira bedelinin 2.000,00 TL olduğunun kabulü gerektiği, mahkemece tüm bu hususlar üzerinde durularak konusunda uzman bilirkişiden rapor almak suretiyle bakiye kira alacağı hesaplanması gerekirken, eksik inceleme ile 'itirazın kaldırılması ve tahliyeye' karar verilmesinin doğru olmadığı- ;Takip dayanağı kira sözleşmesi 01/08/2009 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli olduğuna ve davacı tereke temsilcisi alacaklının talep edebileceği 2014 yılı Temmuz ayı ila 2015 yılı Nisan ayı arası dönem için davalı kefilin kefalet süresi sona erdiğine göre davalı kefil yönünden davanın tümden reddi gerektiği-
Davacı alacaklının, davalı borçlunun 2014 yılı Eylül, 2015 yılı Ekim,K.,Aralık ayları bakiye kira alacağı 1.950 TL' sını ödemediğinden bahisle, davalı hakkında 30.12.2015 tarihinde icra takibi başlattığı, 13 nolu ihtarlı ve 30 gün ödeme süreli ödeme emri davalıya 21.01.2016 tarihinde tebliğ edildiği, 30 günlük " ödeme süresinin son günü olan 20.02.2012 tarihi, resmi tatile denk geldiğinden, ödeme günü 22.02.2016 günü sonuna kadar uzadığı, davacı İ.İ.K.nun 269/1.maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 315/2 maddesinde öngörülen otuz günlük süreyi beklemeden 22.02.2016 tarihinde, tahliye istemiyle bu iş davayı açtığı, ödeme süresi dolmadan ve temerrüt gerçekleşmeden tahliye istenemeyeceğinden, mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı alacaklının, sözlü kira sözleşmesine dayanarak, 07.05.2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile aylık 2.823,00 TL’den 2015 yılı Nisan ve Mayıs ayları kira alacağı 5.646,00 TL’nin işlemiş faiziyle tahsilini talep ettiği, ödeme emri borçlu kiracıya 08.07.2015 tarihinde tebliğ ettiği, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.nun 269/1. maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 28.07.2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağı, ayrıca davacı takip talebine tapu kaydını eklemiş olup, dava konusu “dükkan” niteliğindeki taşınmazın paylı mülkiyete konu olduğu anlaşıldığı, pay ve paydaş çoğunluğu yargılama sırasında sağlanabilir ise de ihtarnamedeki eksikliğin sonradan tamamlanamayacağı, bu durumda mahkemece tahliye isteminin yukarıda açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi hatalı olduğu-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemi-
Davalı kiracının ancak tahliye tarihine kadar olan kira parası ile sorumlu tutulabileceği, tahliye tarihinden sonraki alacak tazminat hukukunu ilgilendirdiğinden ve alacağın tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, dar yetkili icra mahkemesinde tahliye sonrasına ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekeceği-