Dava konusu taşınmaz bölümlerini davalı uzun yıllardır kullanmakta olup, davacının dava tarihine kadar davalıya bir ihtarname keşide etmediği gibi bir ikazda da bulunmadığı gözetildiğinde, davalının taşınmazı kullanımının muvafakate dayalı olduğu, başka bir ifade ile taraflar arasında sözlü olarak ariyet akdi yapıldığı ve dava açılmakla muvafakatin geri alındığı, yani akdin feshedildiği ve davalının fuzuli şagil konumuna düştüğü kabul edilmelidir. Buna göre, işgal tazminatı ile davalının sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı açıktır. Hal böyle olunca; dava konusu yer bakımından davalının taşınmaza müdahalesinin devam edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması ile ondan sonra bir hüküm tesisi, diğer taraftan, ecrimisil isteğinin de reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Davalının, dava sırasında dava konusu taşınmazda kiracı olduğunu ileri sürmüş ise de buna ilişkin delil ileri sürmediği, davacının da, haksız işgal nedeni ile talepte bulunduğu hususu dikkate alınarak davaya ecrimisil davası olarak bakılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile uyuşmazlığın kira bedelinin ödenmemesine ilişkin olduğunun kabulü ile görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Aynı yere ilişkin olarak önceki dönem ecrimisil bedeline ilişkin sonuçlanmış davalar bulunduğu takdirde; kural olarak önceki dönemin son dönemi için kabul edilen (ve kesinleşen) miktara ÜFE’nin tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktarın, sonraki dönem ecrimisil bedelini oluşturacağı, kural bu olmakla beraber sonraki dönemde taşınmazın bulunduğu yerde imar, sanayileşme, yerleşim vs. özel nedenlerle değişimden dolayı rayiç ve emsal kiralar arttığı takdirde kesinleşen döneme ilişkin değerler nazara alınmadan, toplanacak somut verilere göre yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak yeni dönem (sonraki dönem) ecrimisil bedelinin belirlenerek hüküm altına alınabileceği-
Dava konusu taşınmazı davalının uzun yıllardan beri kullandığı ve davacının buna bir itirazının olmadığı dosya içeriğine göre belirlenmekle, bu durumda taraflar arasındaki ilişkinin TBK.’ nun 399. maddesinde belirlenen ariyet ilişkisi olduğu ve dava açılmakla bunun sona erdiğinin kabulü ile davacının ecrimisil talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Ecrimisilin, kötüniyetli zilyedin ödemekle sorumlu olduğu tazminat olduğu, bir nesneye haksız olarak, kendi çıkarına zilyet olan kimse onu hak sahibine geri vermekle yükümlü olduğu gibi, şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal ettiği gelir karşılığında tazminat ödemek zorunda olduğu ve 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca ecrimisil davalarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu-
Ecrimisilin kötü niyetli şagilin ödemekle yükümlü olduğu tazminat olup, en azının kira geliri, en çoğunun tam gelir (kar) yoksunluğu olduğu, kira esası üzerinden ecrimisil belirlenirken, emsal kira sözleşmeleri celbedilip keşif mahallinde gerekirse bilirkişilerce de re'sen emsaller araştırılıp rayiç belirlenip, bu şekilde somut veriler toplandıktan sonra ecrimisil istenen ilk dönem kira parası belirlenerek, bu kira parasına sonraki dönemlere ÜFE'nin yansıtılması suretiyle bulunacak bedelden az olmamak üzere ecrimisil bedelinin belirlenmesinin gerekeceği-
Davalı dava konusu dükkânı satın aldığı şekilde kullandığını, kötüniyetli olmadığını savunmuş ise de, elatıldığı saptanan bölümlerin mimari projeye göre davacının bağımsız bölümlerinde kaldığı anlaşılmaktadır. Davacının mülkiyet alanında kalan bölümü davalının kullanmasını iyi niyetli olarak kabul etmek ve buna bağlantılı olarak da ecrimisilden sorumlu tutulmayacağını kabul etmek olanaksızdır. Mahkemece belirlenecek ecrimisilin de hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Bir taşınmazla ilgili olarak tapu tahsis belgesi verilebilmesi için, belgeyi verecek merciin taşınmaza müstakilen malik olması gerekeceği-
İstek TMK'nun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve tazminata ilişkin olduğu ve idari işlemden dolayı bir istekte bulunulmadığından, taraflar arasındaki çekişmenin çözüm yerinin genel mahkemeler olduğu, çekişmenin 2577 sayılı Yasanın 2. maddesi hükmü gereğince idari yargı yerinde çözümlenemeyeceği-
Murisin mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı muvazaaya dayanan devir ve temlikler geçersiz olduğundan, davaya konu taşınmazı muvazaalı olarak iktisap eden davalının işgalinin iyi niyetli sayılamayacağı ve kendisinden mal kaçırılan davacıların, murisin ölüm tarihinden başlayarak dava tarihine kadar geçen süre için ecrimisil isteyebilecekleri-