Ecrimisilin, kötü niyetli şagilin ödemekle yükümlü olduğu tazminat olduğu, her ne kadar, mahkemece davalının kötü niyetli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı K...’ın ihalenin feshi davasını açmak suretiyle artık taşınmazın kendi tasarrufunda bulunamayacağını bilebilecek durumda olduğu, bu halde, davanın açıldığı tarih itibariyle davalı K...’ın iyi niyetli olmadığı kabul edilerek, mahkemece yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Ecrimisil malikin kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir bedeldir. Bu nedenle davacının zımni muvafakatinin bulunduğu süre için davalıların ecrimisilden sorumlu tutulamayacakları açıktır. Buna karşın muvafakatin geri alındığı tarihten dava tarihine kadar işleyecek süre için ecrimisilden sorumlu olacakları da kuşkusuzdur. Hal böyle olunca muvafakatin geri alındığı tarihten dava tarihine kadar geçen süre için belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Davada, ecrimisil miktarını tayin ve tesbite Mahkemece dayanak yapılan bilirkişi raporunun Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre hüküm kurulmasına yeterli olmadığı-
Açılan ecrimisil davasında temyiz aşamasında ibraz edilen nüfus kaydına göre, davanın ölü bir kişiye karşı açıldığı ve bu husus mahkemece bilinmediği için dava tarihinde verilen kararın yok hükmünde olduğu, bu durumda yapılacak işin; yeniden nüfus kaydı getirtilmek ve davalının ölü olduğu anlaşıldığı takdirde ölü kişi aleyhine dava açılamayacağından davanın reddi yoluna gitmekten ibaret olduğu-
İstemin, ecrimisil değil vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca tahsil talebi olarak kabul edilmesinin gerekeceği, bu durumda davanın, niteliği itibariyle paydaşın taşınmazı 3. kişilere kiraya vererek elde ettiği menfaatin (payına hasren devri) istemi olduğu-
Kısmen açılan davada hükmedilecek ecrimisile dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi talep edilmiş olmakla, sonradan ıslah ile artırılan miktar için faizin ıslah tarihinden (07.07.2008) itibaren başlaması gerektiği gözetilmeden, kabul edilen alacağa kısmi dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere faiz yürütülmesinin doğru olmadığı-
Davacının, davalı şirkete 02.06.2008 tarihli bir ihtarname keşide ederek birikmiş ecrimisili talep ettiği, bu tarihten itibaren taşınmazın kullanımı konusunda rızasının kalktığını açıkça ortaya koyduğu, o halde mahkemece yapılacak işin bahsi geçen ihtarnamenin tebliğ tarihini tespit ederek, tebliğ tarihinden ihtarnamede belirtilen 10 günlük süre hesaplanarak dava tarihi olan 24.10.2008 tarihine kadar biriken ecrimisili uzman bilirkişiler vasıtasıyla hesaplatıp, sonucuna göre bir karar vermek olduğu-
Önceki dönem ecrimisil bedeli mahkemece belirlenmiş ise; yeni dönem ecrimisil bedelinin, kesinleşen ecrimisil bedeline ÜFE oranı uygulanmak suretiyle hesaplanması gerekeceği- Faiz talebi olmamasına karşın mahkemece talep aşılarak faize hükmedilmesinin hatalı olduğu-