Hukuki ilişkiler çerçevesinde taraflar görüşmeler esnasında akdin içeriği ve şartları hakkında birbirlerini aydınlatması dürüstlük kuralına uygun davranması, birbirlerinin kişilik ve mal varlığı değerlerine zarar vermemek için gerekli özeni göstermesi gerekeceği, taraflar bu yükümlülüklerine kusurlu olarak aykırı davranıp görüşmelerin başlaması ile aralarında kurulmuş bulunan güven ilişkisini ihlal ettikleri takdirde bundan doğan zarardan sorumlu olacağı-
Hiç bir neden ve açıklama gösterilmeden, bir kanıt sunulmadan, soyut, içi boş nedenlere dayalı ya da terkinden uzunca bir süre geçtikten sonra kötüniyetle salt kooperatifi zarara uğratmak amacıyla ihya isteminde bulunulması halinde, hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerekeceği, bu noktada sınırın MK.nun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralına göre saptanması gerekeceği–
Kural olarak tapulu bir taşınmazın haricen satış ve devri geçersizdir; ancak harici sözleşme yapılmış ve bu nedenle bir ödeme yapılmış ise tarafların bu sözleşme nedeniyle verdiklerini geri isteyebilecekleri-
Kesinleşmiş ortaklığın giderilmesi kararı olsa dahi diğer paydaşları zarara uğratmak için muvazaalı kurulduğu anlaşılan intifa hakkının kaldırılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı ile borçlu birlikte yaşamışlar ve bu ortak yaşam süresinde bir kısım ev eşyaları da alınmışsa da, anlaşmazlık üzerine borçlu davacıya ait olan adresten ayrıldıktan sonra, borçlu kendisi tarafından alındığı iddia ettiği ev eşyalarının iadesi için davacıya noterden ihtarname çekmesi ve davacının bu talebi reddinden hemen sonrasında, takibe geçildiği, takip sırasında borçlunun hiçbir itiraz ileri sürmediği ve mal beyanında davacıya ait evde bulunan eşyaları göstererek alacaklı ile birlikte giderek eşyaların haczini sağladığından, bu hacizden sonra borçlunun gerçek ikametgah adresi veya işyeri araştırılarak başka hacizler yapma yoluna gidilemediği görüldüğünden takibin danışıklı olduğu- Danışıklı icra takibi yapılması iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığından, davacı 3. kişinin davasının kabulü gerektiği-
Kira alacağı ve tahliye istemli icra takibi kesinleşmiş, borçlu borcunu süresinde ödemeyerek temerrüde düşmüş ise de, yeni kira döneminin başlamasından üç yıla yakın süre sonra, kiralayanın önceki temerrüde dayalı tahliye davası açmasının iyi niyet kuralıyla bağdaşmayacağı–
Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazdı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edileceği-
Mahkemece yapılması gereken işin; “davalı/karşı davacı Bankanın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmiş olduğu gözden kaçırılmayarak, eldeki davaya konu faiz alacağının ilişkin bulunduğu dönem itibariyle, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen bankalar dışındaki diğer bankaların ve aracı kurumların uyguladıkları repo, ters repo, O/N (OverNight) faiz oranlarının ve aynı dönemdeki İstanbul Menkul K.ler Borsası verilerinin araştırılıp saptanması; bu şekilde, davacının mevduat hesabına uygulanmış olan faiz oranlarının aşırı olup olmadığının belirlenmesi” olduğu-
Kesinleşen kira farkının kiralayan tarafından uzun süre sonra talep edilmesinin (icraya konulmasının) kiralayanın kötü niyetli olduğunu göstermeyeceği–
Davalı Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün, davacıdan 5.12.1984 tarihi itibariyle seçtiği 11. basamağa ait primleri aldıktan sonra, "Bağ-Kur sigortalılığının 1.1.1985 tarihinden başlayacağı" gerekçesi ile yıllar sonra, giriş basamağını 10. basamağa indirmesinin, MK. 2'de yazılı iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı–