Davalı, davacının çalıştığı işyerinde fesih tarihinde 26 işçi çalıştığını, bu sebeple davacının 4857 sayılı Yasanın 18-21. maddelerindeki iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını savunmakta olduğundan işyerinde, 4857 sayılı Yasanın 18. maddesinde belirtilen yeterli işçi sayısının mevcut olup olmadığı kesin delillerle saptanmalı ve bu hususunun araştırılmasının gerekeceği-
İş akdinin feshedildiği 15.8.2001 tarihinden sonra, 24.8.2001 günü, sekiz haftalık ihbar öneli içerisinde Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığından yaşlılık aylığı bağlanması için tahsis talebinde bulunduğuna göre davacının iş akdinin emeklilik nedeniyle sona erdirildiği anlaşıldığından, ihbar tazminatı isteme hakkına sahip olmadığı-
İhbar öneli içerisinde yaşlılık aylığı bağlanması için talepte bulunan işçinin; önel sonuna kadar yürüyecek olan iş akdinin, emeklilik nedeniyle sona erdirildiğinin kabulü zorunlu olup böyle bir durumda işverenin, ihbar tazminatıyla sorumlu tutulmasının olanaklı olmadığı-
İbra Sözleşmesi, İş Kanunu ve Borçlar Kanununda düzenlenmediği halde özellikle iş hukuku uygulamasında önemli bir yere sahip olup İbra sözleşmesi, borcu sona erdiren hallerden biri olduğundan davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyizi aşamasında dava konusu borcu sona erdiren nitelikte bir belge vermişse, bu belgenin üzerinde gerekli inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki hizmet tespit davasında yapılan inceleme de, dinlenen tanıklardan sadece M. Başka isimli tanığın bordro tanığı olduğu, bu tanığın 2001/3.dönem ve sonrasındaki dönemlerde adının geçtiği; 2001/3.dönem önceki çalışma hakkında bordro tanığı ya da kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının beyanına başvurulmaksızın Mahkemece karar verildiğinden, 2001/3. dönem öncesine ilişkin bordro tanıkları ya da komşu işyeri kayıtlarına geçmiş çalışanların Mahkemece resen araştırılıp bu tanıkların beyanlarına başvurularak sonuca ulaşılmasının gerekeceği-
İşyeri hekimi ile işverenin ücreti serbestçe kararlaştırabilecekleri, işyeri hekimin tarifenin altında ücretle çalışmayı kabul etmesinin ancak işyeri hekiminin tıbbi deontoloji kurallarına uymaması sonucu, hakkında meslek içi disiplin kurallarının uygulanmasının gerekçesinin olabileceği-
Bir olayın iş kazası sayılabilmesi için, sigortalıyı bedence ve ruhça zarara uğratan olayın maddenin belirlediği “hal ve durumlardan” birinde meydana gelmiş bulunması gerekli ve yeterli olup bu sınırlı durumlar dışında meydana gelen ve sigortalıyı ruh ve bedence zarara uğratan olayların iş kazası olarak kabulüne olanak bulunmadığı-
İş akdinin feshinin geçersizliğine ilişkin olarak açılacak bir davanın seri yargılama usulüne göre kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde en kısa süre yoksun kalması ilkesinden doğmuş, bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesince verilecek kararın kesin olmasının amaçlandığı-