Somut olayda, Ankara Havagazı ve Otobüs İşletmesi Genel Müdürlüğü ile Buğsaş Başkent Ulaşım ve Doğalgaz Hizmetleri Proje Taahhüt Sanayi ve Ticaret AŞ. arasında Hizmet Alım Sözleşmesi yapıldığı, anılan sözleşme ile EGO Genel Müdürlüğü bünyesindeki araçlarda 1500 şoför personel çalıştırıldığı, davacı da bu işçilerden olduğundan, uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunun yedinci maddesinde sözü edilen geçici iş ilişkisi bağlamında çözümü gerekeceği-
İşçinin salt ara dinleme sırasında işyerinde bulunması önemli olmayıp, bu süre içinde ara dinlenme yokmuş gibi çalışıyor olmasının da gerekeceği, işçinin ara dinlenme sırasında kendi isteği ile veya başka bir yere gitme imkanının o sırada fiziken mümkün olmaması nedeniyle işyerinde bulunması halinde söz konusu alacağa hak kazanmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle öncelikle işçinin vardiyalı çalışıp çalışmadığı, ara dinlenmesini işyerinde işin niteliği gereği fiilen çalışarak geçirip geçirmediğinin belirlenmesi gerekeceği-
Ödenmeyen maaşların yasal faizleriyle birlikte ödenmesinin istenilmiş olması karşısında, asıl alacağın bankadan tahsili sırasında işlemiş faiz yönünden ayrıca ihtirazi kayıt bildirilmesine gerek bulunmayacağı-
Davacının radyolink istasyonlarında ikili ekipler halinde uyku ve zorunlu ihtiyaçlar için gerekli olan süre nazara alındığında, günde 14 saat çalışıldığının kabulü ile Yüksek Dairenin bozma kararında belirtilen ilkeler gözetilerek, fazla mesai ücreti yönünden alacak hesabının yapılması gerekmesine karşın, temyiz edenin sıfatı ile bu hususun, “kanun yoluna başvurma, kanun yoluna başvuranların durumunu ağırlaştıramaz” şeklinde özetlenen kuralın ve “aleyhe bozma yasağının” kapsamında bulunması karşısında, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekeceği-
Davalı işverenin kârın dağıtım tarihinde işyerinde çalışmadığı gerekçesi ile davacıya temettü ikramiyesi ödenmemesine karar verilmesinin eşitlik ilkesine uygun düşmeyeceği-
Binanın dış cephesinin boyanması şeklinde beliren somut çalışma ilişkisinde, belirli bir süre çalışmanın değil, bir sonucun meydana getirilerek, bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimin amaçlanmış olması, hizmet akdinin yukarıda tanımlanan ayırt edici ve belirleyici özelliklerinin somut iş görme ilişkisinde bulunmaması karşısında, meydana gelen ölümlü zararlandırıcı olayın iş kazası olarak değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olacağı-
Bozma kararı sonrasında meydana gelen gelişmeler dikkate alınarak ya da bozma öncesinde mevcut olmayan bilgi ve belgelere dayalı olarak verilen red kararı direnme niteliğinde bulunmayıp, yeni hüküm oluşturduğundan, bu hükme ilişkin temyiz itirazlarının Özel Dairesince incelenmesi gerekeceği-