Davalının, ibranameye dayanarak savunmada bulunmuş ise de; davacı işten 18.1.2002 tarihinde ayrılmasına rağmen, 22.1.2002 tarihli dilekçeyle kıdem, ihbar ve bakiye izin ücreti alacağının yatırılmasını işverenden istediği, böylelikle anılan alacaklarını alabilmek için ibranameyi imzalamak zorunda bırakıldığı, öte yandan işveren bankanın fazla mesai yapılacağına ilişkin 18.11.1998, 25.11.1998, 31.12.1998 tarihli genelgeleri yayınladığı, valilikten mesai saatleri dışında fazla mesai yapılacağı için, gerekli önlemlerin alınması amacıyla izin istediği, bu durumda, ibranameyle, dava konusu edilen alacakların davacı tarafından tamamen alındığının belirlendiği, bu nedenle davanın reddi gerektiğine ilişkin bozma ilamındaki gerekçenin yerinde olmayacağı-
İşçinin salt ara dinleme sırasında işyerinde bulunması önemli olmayıp, bu süre içinde ara dinlenme yokmuş gibi çalışıyor olmasının da gerekeceği, işçinin ara dinlenme sırasında kendi isteği ile veya başka bir yere gitme imkanının o sırada fiziken mümkün olmaması nedeniyle işyerinde bulunması halinde söz konusu alacağa hak kazanmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle öncelikle işçinin vardiyalı çalışıp çalışmadığı, ara dinlenmesini işyerinde işin niteliği gereği fiilen çalışarak geçirip geçirmediğinin belirlenmesi gerekeceği-
Somut olayda, Ankara Havagazı ve Otobüs İşletmesi Genel Müdürlüğü ile Buğsaş Başkent Ulaşım ve Doğalgaz Hizmetleri Proje Taahhüt Sanayi ve Ticaret AŞ. arasında Hizmet Alım Sözleşmesi yapıldığı, anılan sözleşme ile EGO Genel Müdürlüğü bünyesindeki araçlarda 1500 şoför personel çalıştırıldığı, davacı da bu işçilerden olduğundan, uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunun yedinci maddesinde sözü edilen geçici iş ilişkisi bağlamında çözümü gerekeceği-
Davacının radyolink istasyonlarında ikili ekipler halinde uyku ve zorunlu ihtiyaçlar için gerekli olan süre nazara alındığında, günde 14 saat çalışıldığının kabulü ile Yüksek Dairenin bozma kararında belirtilen ilkeler gözetilerek, fazla mesai ücreti yönünden alacak hesabının yapılması gerekmesine karşın, temyiz edenin sıfatı ile bu hususun, “kanun yoluna başvurma, kanun yoluna başvuranların durumunu ağırlaştıramaz” şeklinde özetlenen kuralın ve “aleyhe bozma yasağının” kapsamında bulunması karşısında, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekeceği-
Ödenmeyen maaşların yasal faizleriyle birlikte ödenmesinin istenilmiş olması karşısında, asıl alacağın bankadan tahsili sırasında işlemiş faiz yönünden ayrıca ihtirazi kayıt bildirilmesine gerek bulunmayacağı-
Davalı işverenin kârın dağıtım tarihinde işyerinde çalışmadığı gerekçesi ile davacıya temettü ikramiyesi ödenmemesine karar verilmesinin eşitlik ilkesine uygun düşmeyeceği-
Binanın dış cephesinin boyanması şeklinde beliren somut çalışma ilişkisinde, belirli bir süre çalışmanın değil, bir sonucun meydana getirilerek, bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimin amaçlanmış olması, hizmet akdinin yukarıda tanımlanan ayırt edici ve belirleyici özelliklerinin somut iş görme ilişkisinde bulunmaması karşısında, meydana gelen ölümlü zararlandırıcı olayın iş kazası olarak değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olacağı-
Dosya içinde bulunan ve davacının imzasını taşıyan “ibraname” başlıklı belgede, hafta tatili, genel tatil yevmiyeleri, primler, yıllık ücretli izin ücreti, ikramiye ile sosyal yardımlar istihkakı ve fazla mesai ücretlerinin ödendiğinin belirtilmiş olmasına ve ayrıca davacının anılan ibranamenin imzalanması sırasında iradesinin fesada uğratıldığı iddiasının ispatlanmamış bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-