İhtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki koruma olduğu-
İhtiyati tedbirin ancak "uyuşmazlık konusu şey" hakkında verilebileceği, dava konusunu oluşturan sahtelik iddiası ile ilgili ihtiyati tedbir kararının verilmiş olduğu, buna karşılık davalıya ait taşınmazların dava konusu olmadığı, uyuşmazlık konusunu oluşturmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Asliye Hukuk Mahkemesinin yazısında; "taşınmazın davalı ve davanın taşınmazın aynına ilişkin olup halen derdest olduğu ve icra müdürlüğünce satışa engel bir şerhin bulunduğu"nun bildirildiği görülmekte olup mahkemece tapu kaydına düşülen "davalıdır" şerhi, tedbir niteliğinde olmayıp, cebri icra yolu ile yapılacak satışa engel olmayacağından, mahkemenin, aksi yöndeki yazı cevabının sonuca etkisinin bulunmayacağı ve icra müdürlüğünün satış günü verilmesine yer olmadığına ilişkin kararının iptaline karar verilmesi gerektiği-
Ortaklar kurulu kararının sahteliği nedeniyle hükümsüzlüğü istemine ilişkin davada, taraflar arasında daha önceden böyle bir sahtecilik eyleminin olmuş olması dava konusu kararın da sahteliğini hemen kabul etmeye imkan vermese de ortaklar arasındaki ihtilafın had safhada olduğu ve o karardan sonra da bir araya gelerek dava konusu ortaklar kurul kararını almalarının zor olduğu yönünde kuvvetli bir emare oluşturduğu- Dava konusu ortaklar kurul kararı resmi bir makamın katılımıyla geçerlik kazanan resmi bir belge olmadığına göre imzanın davacıya ait olmadığı öne sürüldüğüne göre dava konusu kararın bu konuda bir karar verilinceye kadar herhangi bir işleme esas alınamayacağı- Benzer bir sahtelik iddiası daha önce kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla hükme bağlandığına göre; istinafa konu olayda HMK'nın 389/3. maddesindeki koşulların oluştuğu ve yaklaşık ispat yükümlülüğünün de yerine getirildiği- Davanın esası dava konusu ortaklar kurul kararının sahteliğinin ya da olmadığının tespiti ile nihai çözüme bağlanacağından, mevcut kararın yürütülmesinin önlenmesi yönünde verilen bir tedbir kararının davanın esasını çözen bir karar olduğunun kabul edilemeyeceği, bu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği-
İcra Mahkemesi'nce verilen tedbir kararları İcra ve İflas Kanunu'nda özel olarak düzenlenmiş takip hukukuna özgü bir karar niteliğinde bulunduğundan HMK'nun ihtiyati tedbirle ilgili verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurulacağına ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı-
İcra takibinin geçici olarak durdurulması talebinin reddi ya da kabulüne ilişkin icra mahkemesi kararlarının kesin nitelikte olduğu-
İhtiyati haciz isteminin reddine dair karar verilmesi üzerine, HMK 'da belirtilen yasal düzenlemeye uygun olarak gerekçeli karar yazılması gerektiği-
Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği- Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebileceği-
Takibe konu ilamın kıdem ve ihbar tazminatı alacağı ve fer'ilerine ilişkin olup, iflasın ertelenmesi davası devam ederken tedbir kararı verildiği, alacağın tahakkuk tarihi ilam karar tarihi (bozma sonrası), tedbir tarihinden geriye doğru 1 yıllık süre içinde kaldığından ve anılan alacağın İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasındaki alacaklardan olduğu ve dolayısıyla tedbir kararının istisnası kapsamında kaldığı anlaşıldığından, takibin devamının mümkün olduğu ve teminat da iade edilemeyeceğinden icra müdürlüğü'nün ret kararı yerinde olduğu-
Dava, taraflar arasında akdedilmiş olan araç satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, Mahkemece, aracın hukuksal olarak ayıplı olduğunun kabulü ile birlikte, hukuksal ayıp unsurunun taraflarca bilinmesinin beklenemeyeceği ve ispatlanamadığından bahisle davanın kısmen kabulü ile aracın hukuken ve fiilen davacıya teslimi ile birlikte araç üzerindeki tedbiri ceza mahkemesi koyduğundan kaldırılmasına ilişkin de bu mahkemenin karar vermesi gerektiğinden bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına, karar verildiği, davacının, dava dilekçesinde aracın ayıpsız olarak kendisine teslimini bunun mümkün olmaması halinde davalıya ödediği satış bedelinin iadesini istediğinin sabit olduğu, Bu durumda, mahkemece, satış bedelinin iadesine ilişkin davacı talebi yönünden inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-