İcra takibinin geçici olarak durdurulması talebinin reddi ya da kabulüne ilişkin icra mahkemesi kararlarının kesin nitelikte olduğu-
İhtiyati haciz isteminin reddine dair karar verilmesi üzerine, HMK 'da belirtilen yasal düzenlemeye uygun olarak gerekçeli karar yazılması gerektiği-
Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği- Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebileceği-
Takibe konu ilamın kıdem ve ihbar tazminatı alacağı ve fer'ilerine ilişkin olup, iflasın ertelenmesi davası devam ederken tedbir kararı verildiği, alacağın tahakkuk tarihi ilam karar tarihi (bozma sonrası), tedbir tarihinden geriye doğru 1 yıllık süre içinde kaldığından ve anılan alacağın İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasındaki alacaklardan olduğu ve dolayısıyla tedbir kararının istisnası kapsamında kaldığı anlaşıldığından, takibin devamının mümkün olduğu ve teminat da iade edilemeyeceğinden icra müdürlüğü'nün ret kararı yerinde olduğu-
Dava, taraflar arasında akdedilmiş olan araç satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, Mahkemece, aracın hukuksal olarak ayıplı olduğunun kabulü ile birlikte, hukuksal ayıp unsurunun taraflarca bilinmesinin beklenemeyeceği ve ispatlanamadığından bahisle davanın kısmen kabulü ile aracın hukuken ve fiilen davacıya teslimi ile birlikte araç üzerindeki tedbiri ceza mahkemesi koyduğundan kaldırılmasına ilişkin de bu mahkemenin karar vermesi gerektiğinden bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına, karar verildiği, davacının, dava dilekçesinde aracın ayıpsız olarak kendisine teslimini bunun mümkün olmaması halinde davalıya ödediği satış bedelinin iadesini istediğinin sabit olduğu, Bu durumda, mahkemece, satış bedelinin iadesine ilişkin davacı talebi yönünden inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati tedbir kararının kapsamının açıklama ile daraltılamayacağı, genişletilemeyeceği veya yorumlanamayacağı; asliye hukuk mahkemesi'nin ihtiyati tedbir kararında açıkça icrai satışa engel olduğu belirtilmemiş olduğundan, alacaklının şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, tedbir kararını veren mahkemece verilen yazı cevabında, tedbir kararının icrai satışa engel olduğu belirtilerek kapsamının tayin edildiği gerekçesi ile "satış talebinin reddi"ne ilişkin memur işleminin iptali istemiyle yapılan şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 
İhtiyati haciz kararı, icra takip işlemi olmayıp, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce ya da sonra uygulanan ve HMK.'nun 389. ve izleyen maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri bir işlem olduğundan bir takip muamelesi sayılamayacağı ve ihtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, icra takibinin durdurulması ihtiyati haczin infazına mani teşkil etmeyeceği- İİK. mad. 264/2 gereğince, ihtiyati haciz kararına dayalı olarak icra takibi yapan alacaklının, borçlunun ödeme emrine itirazını gidermek için itirazın tebliğinden itibaren yedi günlük hak düşürücü sürede itirazın kaldırılmasını veya iptalini sağlamak üzere dava açmak zorunda olduğu; alacaklı, borçlunun ödeme emrine itiraz ettiğini başka şekilde öğrenmiş olsa bile, borçlunun itirazı kendisine tebliğ edilmedikçe, (7) günlük sürenin işlemeye başlamayacağı- İhtiyati haciz kararı ile birlikte, son günün R. B.ına denk gelmesi sebebi ile (İİK. mad. 261/1 uyarınca 10 gün içinde) ihtiyati haczin infazının istendiği ve borçlunun menkul ve gayrımenkullerine haciz konulduğu, İİK. mad. 264/1 uayrınca, süresinde icra takibine başlandığı, borçlunun süresinde yapmış olduğu borca itirazın ise alacaklı vekiline tebliğ edilmediği anlaşıldığından, İİK. mad. 264/2'de öngörülen sürenin başlamadığı ve ihtiyati hacizlerin ayakta kaldığı-
Tasarrufun iptaline konu malın elden çıkarılması nedeni ile bedelinin nakden tazminine ilişkin dava sırasında verilen ihtiyati haczin infazı ile ilgili şikayette, İİK. mad. 261/son uyarınca, infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesinin görevli ve yetkili olduğu-
Sıra cetvelinin tebliğinden itibaren başlayan 7 günlük süre içinde şikayet yoluna başvurulması gerektiği, şikayet yoluna başvurulmaması nedeniyle şikayet olunan yönünden sıra cetvelinin kesinleştiği, şikayet olunanın, asıl şikayet üzerine, karşı şikayette bulunabileceğinin kabul edilemeyeceği- Takip hukukuna özgü şikayet kanun yolunda, dava prosedüründe tatbiki mümkün asli müdahale isteminde bulunmasının da kabul edilemeyeceği- Mahkemece, bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerinde haczi bulunan alacaklılar dikkate alınarak sıra cetveli düzenleneceği, ihtiyati tedbirlerin dikkate alınamayacağı-
23.10.2011 tarihli Van depremi nedeniyle ağır hasarlanarak yıkılan binada bağımsız bölümleri bulunan davacıların, binanın imalinde kusurları olan davalılar aleyhine açtıkları tazminat istemine ilişkin davanın, karar başlığında "Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan Tazminat" şeklinde nitelendirilmesinin, maddi hata (HMK. mad. 304) niteliğinde olduğu- Yüklenici ve dava dışı Konut Yapı Kooperatifinin yöneticileri olmaları nedenine davada davaı olarak yer alan kişilerin sorumluluğuna gidilebilmesi için, anılan kooperatifin yöneticileri ve imal edilen binanın yüklenicileri olmaları gerektiği, mahkemece, ilgili Ticaret Sicil Memurluğundan anılan kooperatif kayıtları getirtilerek, davalıların kooperatif yöneticisi olup olmadıkları tespit edilerek, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde ve usulen kazanılmış haklar ihlal edilmeksizin bir karar verilmesi gerektiği- Davada hükmedilecek tazminat hesabının, gizli ayıbın ortaya çıktığı tarihteki mahalli rayiçlere göre yapılması gerekirken, 2012 yılı Bayındırlık Birim Fiyatlarına göre yapılan tazminat hesabı nazara alınarak hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, tazminat hesabı içerisinde tapusu davacılar üzerine olan yıkılan bina arsası bedelinin bulunup bulunmadığı da anlaşılamadığından, bu konularda ek bilirkişi raporu alınması gerektiği- Tazminata ilişkin bu davada uyuşmazlık konusu olmayan davalı taşınmazları üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-