İhtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, mahkemece itirazın iptali davasında icra dairesinin yetkisizliğine karar verilmiş olmasının ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirmeyeceği, o halde mahkemece, takibe dayanak ihtiyati haciz kararının ayakta olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kambiyo senedi niteliğinde olan çek düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade edip, bedelsizlik iddiası keşideci davacı ve lehtar davalı arasındaki temel ilişkide şahsi defii olup, davanın tarafları dışındaki iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden ödeme aracı olan çeklerin tedavül kabiliyetini ortadan kaldıracak ve davanın tarafları dışında üçüncü kişileri bağlayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı da verilemeyeceğinden davaya konu çekler hakkında üçüncü kişileri de bağlayacak şekilde çeklerin ödenmesini engeller ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir konulamayacağı- Temel ilişkinin tarafları yönünden; çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun ifası amacıyla verildiğinin kabul edildiği, davacının, bu çekler karşılığındaki edimlerini eksiksiz ifa ettiğini ve çeklerin bedelsiz kaldığını ispat etmesi gerektiği, eldeki davada da dosyanın mevcut kapsamı itibariyle yargılamanın henüz başı olup, ispat hususu yargılamayı gerektirdiğinden, bu konuda henüz yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ihtiyati tedbir talebinin yasal koşulları oluşmadığından yerel mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Açılan dava sırasında sadece davacı şirketlere ait bir kısım araçların trafik kayıtları üzerine üçüncü kişilere devir ve temliklerinin önlenmesi bakımından konulan tedbirin, davacıların, kumların telef olması sebebiyle uğradıklarını iddia ettikleri zarar ile mevcut ihtiyati tedbir kararı arasında kanunun aradığı manada uygun illiyet bağının bulunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafça "Bonodaki rakamlara sonradan ilave yapılarak, bonoda tahrifat yapılmış olması nedeniyle somut olayda HMK'nun 209 ve 389. maddeleri uyarınca karar verilmesi gerektiği" ileri sürülmüş ise de; bononun sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı- Somut olay ve dosya kapsamına göre, HMK.209 maddesi gereğince tedbir kararı verilmesini gerektirecek herhangi bir grafolojik bilirkişi raporu bulunmadığı gibi, henüz bu aşamada kanaat verebilecek düzeyde ceza soruşturması ya da bir ceza davasının da bulunmadığı, mevcut delil durumu gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararının yerinde olduğu-
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında mahkemece özel hüküm olması nedeniyle İİK’nun m.72/3 hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, HMK’nun 389’uncu maddesine dayalı olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
HMK. m. 389/1'e göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği- HMK. m. 390/3'e göre, tedbir talep edenin, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorunda olduğu, buradaki ispatın ölçüsünün, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirleneceği- Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalinin de gözetilmesi gerektiği, bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alındığı- Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakimin, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemesi gerektiği, bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesinin ve ihtiyati tedbirin amacının hakim tarafından gözetilmesinin gerekli ve zorunlu olduğu- İİK 72.m. uyarınca açılan menfi tespit davalarında da ihtiyati tedbir koşulları değerlendirilirken HMK 389 vd. m. hükümlerinin dikkate alınması gerektiği-
Davacının talebinin, davanın konusunu teşkil eden ve İİK 72. maddenin 2. fıkrasında yer alan icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı değil, dava konusu bono üzerine ödeme yasağı konulmasına ilişkin olduğu, bu durumda İİK 72/2 uyarınca ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığının irdelenmesi aşamasından sonra HMK. m. 389 ve devamı maddelerindeki genel düzenlemenin de değerlendirilmesinin isabetli olacağı- Sözleşme konusu bono üzerine ödeme yasağı konulması istemine ilişkin davada, mevcut ispat vasıtaları ile kabul halinde, işin esasına yönelik sonuç doğuracak şekilde hüküm tesis edilmiş olacaktır ki bunun doğru olmayacağı, ihtiyati tedbirin geçici bir hukuki koruma olduğu, bu talepte de davacının, yasa koyucunun belirlediği anlamda yaklaşık ispat koşulunu yerine getirmesi gerekeceği-
Salgın (pandemi) hastalık sebebiyle, kira sözleşme koşullarının (kira bedelinin) uyarlanmasına ilişkin açılan davada, şartların gerçekleşmesi durumunda "ihtiyati tedbir kararı" verilmesinin uygun olduğu- Kira bedelinin uyarlanması davasında, "davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği" gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı (Ankara BAM 15. HD ile Bursa BAM 4. HD.'nin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin Yargıtay 3. HD. içtihadı)-
İhtiyati haczin İİK'nun 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlendiği- HMK 389 uyarınca, ihtiyati tedbir kararının uyuşmazlık konusu hakkında verilmesi gerektiği- TBK 19 ile İİK 277 vd. gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada ihtiyati tedbire ilişkin istemin reddi gerektiği-
Davacı-borçlu başlatılmış ve devam eden icra takibi için menfi tespit davası açmadan değişik iş dosyası ile HMK m. 389 vd.'a dayanarak ihtiyati tedbir talebinde bulunamayacağı, bu nedenle mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine dair vermiş olduğu kararda isabetsizlik bulunmadığı-