Ortak alanların kullanılmaması nedeniyle uğranılan zararların karşılanmasına ilişkin davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp HMK. mad. 389'daki şartların oluşmaması nedeniyle tedbir talebinin reddinin isabetli olduğu-
Davacı vekili, kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takibe davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek, davalıların itirazlarının kaldırılarak, iflasına karar verilmesini talep etmiş ve davalının alacaklı olduğu icra dosyasında tehir-i icra teminatı olarak yatırılan 55.000,00 TL banka teminat mektubu bulunduğunu, takibe konu ilamın onandığını, davalının, banka teminat mektubunu icra müdürlüğünden çekerse alacağının tahsili imkanı kalmayacağını iddia ederek, davalı şirketin anılan icra dosyasındaki alacağına teminatsız veya mahkemece takdir edilecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir konmasına karar verilmesini istenilmiş olup mahkemece, HMK'nın 389 vd. uyarınca yasal koşullar oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tedbir talep edilen taşınır ve taşınmazların dava konusu olmadığı gibi dava sonucunda elde edilmesi muhtemel bir hakka tedbir yolu ile ulaşılmasının da mümkün olmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddinin isabetli olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasında, ihtilafa konu arsa payı üzerine konulan tedbirin kaldırılması halinde muhtemel bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşabileceği ve tedbir kararının da teminatla verildiğinden tedbirin kaldırılması yönündeki itirazın reddinin isabetli olduğu-
Bir yıllığına seçilen davacı yönetim kurulunun görev süresinin sona erdiği, görevi sona erse bile yönetim kurulunun, kooperatifin organsız kalmaması için süresi sona eren organların seçimini gerçekleştirmek üzere genel kurulu toplantıya çağırabileceği, bu bağlamda genel kurulun toplantıya çağırılabilmesi için gerekli olan kooperatif defter ve kayıtlarının tedbiren davacı tarafa verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazların reddinin isabetli olduğu-
Takip konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin açılan davada, davacı hakkında başlatılan icra takibine konu senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapordan senetteki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilememiş olması sebebiyle davalı alacaklının sorumlu olduğu gerekçesiyle yeterli araştırma yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Denetime elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği- 
Dava, davalılar arasındaki alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla yapılan muvazaalı taşınmaz satış işlemlerin iptali istemine dair olup, para alacaklarının güvence altına alınması için öngörülen İİK.nın 257. vd. maddelerine dayalı ihtiyati haczin burada uygulanma yerinin bulunmadığı-
İhtiyati tedbir talebinin kararın infazına yönelik olduğu, uyuşmazlık konusu hakka ilişkin olmadığı, bu sebeple HMK'nın aradığı yasal şartların oluşmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddi yönünde verilen kararın isabetli olduğu-
Aynı üzerinde uyuşmazlık bulunmayan bağımsız bölümler üzerine davacının varlığını iddia ettiği alacağın teminat altına alınmasına yönelik olarak Hukuk Muhakemeleri Usulu hükümlerince tedbir kararı verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin itirazının kabulü gerektiği- 
Mahkemece, davacı tarafın ihtiyati tedbirin teminatsız olarak verilmesi talebinin, davanın evlilik birliği içinde alınan taşınmazlara yapılan katkı talebine ilişkin olup, davacının kesin delile dayanmadığı ve davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle teminat gösterme zorunluluğu bulunduğundan reddine, davalı tarafın tedbir kararının tamamen kaldırılması talebinin ise taşınmazların elden çıkarılması halinde davacı tarafın hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği ihtimali bulunduğundan reddine karar verilmişse de, dava konusu taşınmazların tapu kaydı üzerine uygulanacak olan tedbir sebebiyle davalının mağdur olmayacağı ve taşınmazlardan yine yararlanacağı; Alman Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasındaki sözleşmede düzenlenen karşılıklılık esası ve tedbire konu taşınmazların dava konusu olması karşısında tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacı birlikte düşünüldüğünde, davacının teminatsız olarak tedbir talebinin kabulü ile HMK'nun 389. ve devamı maddeleri ile 391/3. maddesi gereğince taşınmazların tapu kaydına başkasına devrinin önlenmesi yönünden davalı oldukları bildirilerek geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararının uygulanması gerekeceği-