Davacı taraf, davalının konkordato ilan edeceği veya iflas isteyeceği konusunda söylentilerin olduğunu, davada alacağın güvence altına alınmaması halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde imkansız hale gelebileceğini, halen delillerin toplanması ve bilirkişi raporu alınması aşamasına gelinmediğini, acil olarak geçici koruma tedbirine ihtiyaç bulunduğunu belirterek, tapu kayıtları üzerine müflis Limited Şirketi lehine süresiz olarak geçici kanuni ipotek hakkının tesciline karar verilmesini talep etmiş olup davacı tarafın geçici tescil talebinin niteliği itibariyle geçici hukuki korumalardan ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu ve davada henüz delillerin yeterince toplanmadığı, yaklaşık ispatın temin edilemediği anlaşıldığından ve mahkemece her zaman toplanan delillerin değerlendirilip HMK'nın 389 ve devamı maddelerindeki şartlar göz önüne alınarak geçici şerh talebi hususunda bir karar verilebileceğinden talebin bu aşamada reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
"Malvarlığının terki suretiyle konkordato talebine ilişkin davada görevlendirilen konkordato komiserinin görevden alınmasına" dair talebin reddine ilişkin icra mahkemesinin ara kararı, ihtiyati tedbir kararı niteliğinde olmadığından, bu ara karar aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacağı-
İflasın ertelenmesinden en fazla bir yıl öncesine ilişkin ve erteleme süresinde doğan işçi alacaklarının 209. madde kapsamında kabul edilmesi gerektiği- Takibe konu işçilik alacağının tahakkuk tarihi alacak davasındaki karar tarihi olduğundan ve iflasın ertelenmesi davası devam ederken verilen tedbir kararının tarihine göre, alacağın tahakkuk tarihinin tedbir karar tarihinden önceki bir yıllık süreden önce olduğu anlaşıldığından, alacaklının istisnadan yararlanma hakkına sahip bulunmadığı-
Tehiri icra teminatı olarak yatırılan borcun ne şekilde işleme tabi tutulacağının İİK.'nn 36. maddesinde düzenlenmiş olduğu- Karşı alacaklar için açılan davada, ilamlı icraya konu alacağın deposu için verilen teminat mektubu üzerine ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir konulması ilamın icrasına ilişkin kanuni düzenlemeye aykırı olacağı-
Senedin sahteliği iddiası ile açılan menfi tespit davasında keşidecinin İstanbul ve İzmir'de bulunan taşınmazları ile ilgili kayyumluk(koruma) kararı verilmesi nedeniyle bu taşınmazların 3. kişilere devrinin engellenmesine yönelik tedbir istemine ilişkin uyuşmazlıkta, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili gaibliği nedeniyle taşınmazları ile ilgili olarak kayyumluk kararı alınan keşidecinin İzmir Çiğilideki taşınmazlarına ilk derece mahkemesinin istinafa konu tedbir kararından sonra ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu ve mahkemece istinaf sebebi teşkil eden konularda tedbir kararı aldıklarını istinaf talebinin konusuz kaldığını beyan etmiştir, İlk derece mahkemesinin kararını istinaf eden ihtiyati tedbir talep eden davacının beyanı nazara alındığında istinaf talebi konusuz kalmış olduğu-
İhtiyati haciz kararına itiraz süresinde olmadığından itirazın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği-
İmza inkarında yaklaşık ispata itibar edilerek ihtiyati tedbir kararı verildiğine göre, imzanın borçlu-davacıya ait çıkabileceği gözardı edilmemelidir, bu nedenle, menfi tespit davasının dava alacaklı lehine sonuçlandığı takdirde, tedbir nedeniyle alacağını geç almış alacaklı lehine yüzde yirmi tazminata hükmedileceği ve tazminatın öncelikle gösterilen teminattan karşılanacağı gözetilerek yüzde yirmi teminat alınması gerektiği-
Davacı taraf davalı üretimlerinin kendisine ait patent kapsamındaki ürünler olduğunu ileri sürdüğüne ve davalı tarafından dava konusu ürünler üretildiğine göre davalı tarafa husumet düştüğü, bu durumda mahkemece, davalı üretimlerinin davacı taraf adına tescilli patent hakkını ihlal edip etmediği konusunda bilirkişi raporu alınarak ve 551 sayılı KHK'nın önceki tarihli patentlerin etkisi başlıklı 78'inci maddesi hükmü de nazara alınarak bir karar verilmesi gerekeceği-
Temyize ilişkin diğer bölümlerin ise özellikle boşanma hükmünün temyiz edilmeyip kesinleşmesi ile birlikte ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalkmış olduğu- İlk hükümde kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası davacı-karşı davalı kadın tarafından temyiz edilmemiş, bu miktar yönünden davalı-karşı davacı erkek yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğundan, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda usuli kazanılmış hakka aykırı şekilde davalı-karşı davacı erkek aleyhine, tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
İhtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki koruma olduğu-