Boşanma, velayetin kaldırılması veya değiştirilmesi, soy bağının reddi gibi taleplere ilişkin davaların devamı sırasında verilen, geçici tedbirlerin alınmasına veya tedbir isteklerinin reddine dair kararların aile hukukuna özgü önlemlerden olup; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 389. maddesi kapsamındaki bir tedbir niteliğinde olmadığından, ancak esas hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabileceği-
Para alacağının korunması için ihtiyati tedbir yoluna değil, ihtiyati haciz yoluna başvurulabileceği- Davacı vekili her ne kadar isteminde "ihtiyati tedbir" istemişse de, davacının amacı (iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiyle davalı) para alacağını teminat altına almak olduğundan HMK. mad. 33 gereğince, talep hakkında ihtiyati haciz hükümlerinin uygulanması ve bu hükümler çerçevesinde talebin değerlendirilmesi gerektiği- Haksız bir fiile dayalı olarak bir zararın meydana geldiği açık olup, sadece maluliyet oranı ve kusur durumu çekişmeli olduğundan ve haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceğinden, ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup, mahkemece davacının ihtiyati haciz isteminin hangi alacaklara ve taşınmaz veya taşınmazlara ilişkin olduğu somut olarak açıklatıldıktan sonra, davacının tazminat talebi ile orantılı ve davalı şirketin ticari hayatını etkilemeyecek biçimde "tedbirde ölçülülük" ilkesine uygun bir ihtiyati hacize karar verilmesi gerektiği- Yargılamanın her aşamasında toplanan delillerin niteliğine göre yeniden ihtiyati tedbir yada ihtiyati haciz talep edilmesi ve bunun yeniden değerlendirilmesi mümkün olduğu-  HMK. mad. 341/1 gereğince, ihtiyati haciz talebinin reddi yada ihtiyati haciz talebinin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği-
Takip konusu senedin sahte imza ile düzenlendiğine ilişkin Başsavcılığının soruşturma dosyası imza sirküleri gözönünde bulundurularak yaklaşık ispat koşulu sağlandığından ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği- Davacının İİK'nun 72/3.maddesi gereğince icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir talebinde bulunduğu, dolasıyla HMK'nun 26.maddesi gereğince taleple bağlılık kuralı gözönünde bulundurularak ihtiyati tedbir talebinin bu kapsamda değerlendirilerek kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesinin doğru görülmediği-
Davalının vekilliğini yapan davacı avukatın, davalı tarafından "avukatın tutuklandığı gerekçesi" ile azledildiği, bu aşamada davacı avukatın halen tutuklu olması nedeniyle azilin haklı olup olmadığı hususun yargılamayı gerektirdiği, azilin haklı olması halinde dahi azil tarihine kadar sonuçlanan işlerin ücretinin davacı avukat tarafından talep edilebilir ise de, dosya kapsamından azil tarihinde sonuçlanan işlerin var olup olmadığı veya hangileri olduğunun/miktarlarının tespit edilemediği, alacağın varlığına ilişkin yaklaşık ispat koşulun oluşmadığı, bu nedenle ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu, yine ancak  uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, uyuşmazlık konusu olmayan şeyler üzerine tedbir kararı verilmeyeceği,  bu nedenle uyuşmazlık konusu olmayan şeyler üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine ilişkin kararın da usul ve yasaya uygun olduğu-
6100 sayılı HMK.’nın 389/1 maddesine göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği-Açılan davanın tasarrufun iptali davası oluşu, davanın ayni değil şahsi nitelikte bir dava oluşu, davalı adına tapuya kayıtlı taşınmazın aynının dava konusu olmayışı, 6100 sayılı HMK 389/1. maddesi hükmü gereğince uyuşmazlık konusu olmayan malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasının mümkün olmayışı karşısında, İlk Derece Mahkemesince, davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine daha evvel konulmuş olan ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Talep dayanağı belgelerde davalılar V. Ltd. Şti. ve S.'ın imzalarının bulunmadığı gibi bu davalıların dava ve talep dayanağı belgelerde herhangi bir sıfatla yer almadıklarından ihtiyati haciz şartlarının da mevcut durum itibariyle oluşmadığı, davacı vekili davalılar arasında organik bağ olduğunu, davalı  I. Ltd. Şti.'nin alacaklılarını zarara uğratmak kastıyla faaliyetlerini diğer davalı şirket üzerinden muvazaalı olarak yürüttüğü yönündeki iddiası da yargılama sonucunda belirleneceğinden koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik kararındaki ret gerekçeleri ile özellikle HMK'nın 389. maddesi gereğince davalı şirkete ait taşınmazların ve menkullerin uyuşmazlık konusu olmaması ve İİK'nın 257. ve 258/1.maddesi gereğince ihtiyati haczin yasal koşullarının da oluşmadığının anlaşıldığı-
Takip konusu senedin sahte imza ile düzenlendiğine ilişkin dosyada imza raporu Cumhuriyet Başsavcılığına sunulmuş suç duyurusu dilekçesi vb. herhangi bir delil bulunmadığı gibi davalının tam olarak imza inkarının da olmadığı, imza ve yazıda sahtelik dışında açığa imzanın kötüye kullanıldığı, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğuna ilişkin iddiaların HMK'nin 209. maddesi kapsamında olmadığı- Dosyada HMK 390. maddesi kapsamında "kesin ispat" koşulu sağlanıncaya kadar "yaklaşık ispat" koşulunu sağlayan bir delil de bulunmadığı gibi HMK'nin 209.madde kapsamında yazı ve imzada sahtecilik iddiası da bulunmadığından ihtiyati tedbir talebinin bu gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken, HMK'nin 389 ve devamı maddesine göre uyuşmazlık konusu olmayan mal, hak ya da alacaklar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağı şeklindeki gerekçenin yerinde görülmediği-
İhtiyati tedbir kararı ancak, yargılama sona erinceye kadar davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilip, mahkemenin yargılama yaparak hüküm verdikten sonra yani, dosyadan el çektikten sonra karar Yargıtay'dan bozularak gelip dosya yeni bir esasa kaydedilmedikçe, davanın görülmekte olduğundan söz edilemeyeceğinden, hüküm veren mahkemeden ihtiyati tedbir talep edilebilmesi mümkün olmayıp, mahkemenin de ihtiyati tedbir talebi halinde bu gerekçe ile talebin reddine karar vermesi gerekeceği-
Geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulunun gerçekleşmiş olması ve taşınmaz üzerinde banka ipoteklerinin bulunması da göz önünde bulundurulduğunda ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasal şartların bulunduğu, ancak mahkemenin kararında davalının hangi taşınmaz ve araçlarına tedbir uygulanacağı belirtilmeden tüm taşınmaz ve araçlar üzerine ihtiyati haciz niteliğinde tedbir uygulanmasının usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla ve Dairemizce istinaf aşamasında UYAP ortamından çıkarılan kayıtlardan davalı vekilinin dilekçesinde belirttiği davalı şirkete ait olduğu tespit edilen 5 adet araç üzerine tedbir kararı verilmesinin "tedbirde ölçülülük" ilkesine de uygun düşeceği-
HMK'nın 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiş olup, somut olayda davalı tarafa ait aracın açılan maddi ve manevi tazminat davasının konusunu teşkil etmediği, araçla ilgili bir uyuşmazlık bulunmadığı, bu nedenle davacının kazaya karışan araç ile ilgili olarak talep ettiği ihtiyati tedbirin kabul edilmesine ilişkin yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla söz konusu tedbir isteminin reddine ilişkin olarak mahkemece verilen  kararda bir isabetsizlik görülmediği-