Bir yıllığına seçilen davacı yönetim kurulunun görev süresinin sona erdiği, görevi sona erse bile yönetim kurulunun, kooperatifin organsız kalmaması için süresi sona eren organların seçimini gerçekleştirmek üzere genel kurulu toplantıya çağırabileceği, bu bağlamda genel kurulun toplantıya çağırılabilmesi için gerekli olan kooperatif defter ve kayıtlarının tedbiren davacı tarafa verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazların reddinin isabetli olduğu-
Dava, davalılar arasındaki alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla yapılan muvazaalı taşınmaz satış işlemlerin iptali istemine dair olup, para alacaklarının güvence altına alınması için öngörülen İİK.nın 257. vd. maddelerine dayalı ihtiyati haczin burada uygulanma yerinin bulunmadığı-
Takip konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin açılan davada, davacı hakkında başlatılan icra takibine konu senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapordan senetteki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilememiş olması sebebiyle davalı alacaklının sorumlu olduğu gerekçesiyle yeterli araştırma yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Denetime elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati tedbir talebinin kararın infazına yönelik olduğu, uyuşmazlık konusu hakka ilişkin olmadığı, bu sebeple HMK'nın aradığı yasal şartların oluşmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddi yönünde verilen kararın isabetli olduğu-
Aynı üzerinde uyuşmazlık bulunmayan bağımsız bölümler üzerine davacının varlığını iddia ettiği alacağın teminat altına alınmasına yönelik olarak Hukuk Muhakemeleri Usulu hükümlerince tedbir kararı verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin itirazının kabulü gerektiği-
Mahkemece, davacı tarafın ihtiyati tedbirin teminatsız olarak verilmesi talebinin, davanın evlilik birliği içinde alınan taşınmazlara yapılan katkı talebine ilişkin olup, davacının kesin delile dayanmadığı ve davacının yabancı uyruklu olması nedeniyle teminat gösterme zorunluluğu bulunduğundan reddine, davalı tarafın tedbir kararının tamamen kaldırılması talebinin ise taşınmazların elden çıkarılması halinde davacı tarafın hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği ihtimali bulunduğundan reddine karar verilmişse de, dava konusu taşınmazların tapu kaydı üzerine uygulanacak olan tedbir sebebiyle davalının mağdur olmayacağı ve taşınmazlardan yine yararlanacağı; Alman Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasındaki sözleşmede düzenlenen karşılıklılık esası ve tedbire konu taşınmazların dava konusu olması karşısında tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacı birlikte düşünüldüğünde, davacının teminatsız olarak tedbir talebinin kabulü ile HMK'nun 389. ve devamı maddeleri ile 391/3. maddesi gereğince taşınmazların tapu kaydına başkasına devrinin önlenmesi yönünden davalı oldukları bildirilerek geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararının uygulanması gerekeceği-
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediği-
İİK.nın 281/2 maddesi uyarınca iptale tabi tasarruflar hakkında ihtiyati haciz kararı verilebileceğinden, dava dilekçesinde her ne kadar ihtiyati tedbir talep edilmiş ise de hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan talebin, ihtiyati haciz talebi olarak nitelendirilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki alacak davasında, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ihtiyati tedbirin kaldırılması yönünde verilen kararın isabetsiz olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati tedbirin İİK'nin 281.maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz mahiyetinde olduğu-