İflasın ertelenmesinden en fazla bir yıl öncesine ilişkin ve erteleme süresinde doğan işçi alacaklarının 209. madde kapsamında kabul edilmesi gerektiği- Takibe konu işçilik alacağının tahakkuk tarihi alacak davasındaki karar tarihi olduğundan ve iflasın ertelenmesi davası devam ederken verilen tedbir kararının tarihine göre, alacağın tahakkuk tarihinin tedbir karar tarihinden önceki bir yıllık süreden önce olduğu anlaşıldığından, alacaklının istisnadan yararlanma hakkına sahip bulunmadığı-
Tehiri icra teminatı olarak yatırılan borcun ne şekilde işleme tabi tutulacağının İİK.'nn 36. maddesinde düzenlenmiş olduğu- Karşı alacaklar için açılan davada, ilamlı icraya konu alacağın deposu için verilen teminat mektubu üzerine ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir konulması ilamın icrasına ilişkin kanuni düzenlemeye aykırı olacağı-
Senedin sahteliği iddiası ile açılan menfi tespit davasında keşidecinin İstanbul ve İzmir'de bulunan taşınmazları ile ilgili kayyumluk(koruma) kararı verilmesi nedeniyle bu taşınmazların 3. kişilere devrinin engellenmesine yönelik tedbir istemine ilişkin uyuşmazlıkta, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili gaibliği nedeniyle taşınmazları ile ilgili olarak kayyumluk kararı alınan keşidecinin İzmir Çiğilideki taşınmazlarına ilk derece mahkemesinin istinafa konu tedbir kararından sonra ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu ve mahkemece istinaf sebebi teşkil eden konularda tedbir kararı aldıklarını istinaf talebinin konusuz kaldığını beyan etmiştir, İlk derece mahkemesinin kararını istinaf eden ihtiyati tedbir talep eden davacının beyanı nazara alındığında istinaf talebi konusuz kalmış olduğu-
İmza inkarında yaklaşık ispata itibar edilerek ihtiyati tedbir kararı verildiğine göre, imzanın borçlu-davacıya ait çıkabileceği gözardı edilmemelidir, bu nedenle, menfi tespit davasının dava alacaklı lehine sonuçlandığı takdirde, tedbir nedeniyle alacağını geç almış alacaklı lehine yüzde yirmi tazminata hükmedileceği ve tazminatın öncelikle gösterilen teminattan karşılanacağı gözetilerek yüzde yirmi teminat alınması gerektiği-
Davacı taraf davalı üretimlerinin kendisine ait patent kapsamındaki ürünler olduğunu ileri sürdüğüne ve davalı tarafından dava konusu ürünler üretildiğine göre davalı tarafa husumet düştüğü, bu durumda mahkemece, davalı üretimlerinin davacı taraf adına tescilli patent hakkını ihlal edip etmediği konusunda bilirkişi raporu alınarak ve 551 sayılı KHK'nın önceki tarihli patentlerin etkisi başlıklı 78'inci maddesi hükmü de nazara alınarak bir karar verilmesi gerekeceği-
Temyize ilişkin diğer bölümlerin ise özellikle boşanma hükmünün temyiz edilmeyip kesinleşmesi ile birlikte ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalkmış olduğu- İlk hükümde kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası davacı-karşı davalı kadın tarafından temyiz edilmemiş, bu miktar yönünden davalı-karşı davacı erkek yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğundan, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda usuli kazanılmış hakka aykırı şekilde davalı-karşı davacı erkek aleyhine, tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
İhtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki koruma olduğu-
Asıl borçlunun genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcu için ipotek tesis edildiğinden (diğer bir deyimle rehinle temin edildiğinden), alacaklı banka tarafından asıl borçlu için ihtiyati haciz talep edilemeyeceği-
İhtiyati tedbir kararının kabul edilebilmesi bakımından HMK'nun 390/3. maddesi hükmünde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaatin değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı-
Davacının yapıldığı söylenen inşaat faaliyetlerinden dolayı davadan önce yaptırdığı bir tespit bulunmadığı gibi, düzenlenen geçici veya kesin hak ediş de bulunmamakta olup, davacının davalı belediyeden dava tarihi itibariyle alacağının olup olmadığının yargılamaya muhtaç olduğu ve delillerin, ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat ölçüsünü sağlayacak nitelikte olmadığı, talebe konu alacağın varlığı ve vadesinin gelip gelmediğinin yaklaşık ispat ölçüsünde dahi henüz belli olmadığı- Davacı avukatının, ihtiyati tedbir talebinin dosya kapsamına göre ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirilerek davacının ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat koşulunu yerine getiremediği anlaşıldığından, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine dair karar vermek gerekeceği-