Davacının, alacağını dayandırdığı belgelere, tasarrufların yapıldığı ve davanın ikame edildiği tarihe ve diğer verilere göre mahkemece verilen 'ihtiyati tedbir talebinin reddine' dair kararın, yasal ve yargısal koşullara uygun olmadığı- Şöyle ki, davalı adına kayıtlı taşınmazın muvazaalı olarak davalılar arasında satış gösterilmek suretiyle devredildiğinin ileri sürülmesi, davalıların akraba olması, aralarındaki devir işlemlerinin de alacağa esas icra dosyasında borçluya çıkartılan ödeme emrinin tebliğinden hemen sonra yapılmış olması dikkate alındığında yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğinin görüldüğü- Davacı alacaklı ihtiyati tedbir talep etse de sırf HMK 389'uncu maddesi gerekçe gösterilerek talep reddedilmemeli, davacının amacı alacağını garantiye almak olduğundan somut olayda ihtiyati tedbir kararı verilebileceği- Buradaki tedbirin ihtiyati haciz niteliğinde olduğu-
Ön sözleşme, sonraki tarihli protokoller ve yapılan ödemeler bir arada değerlendirildiğinde yapılması planlanan proje ilk sözleşmede öngörülen süre içerisinde başlanıp tamamlanamadığı gibi alınan idari kararların projenin başlaması-bitirilmesi ve kapsamını etkileyecek nitelikte olduğu konusunda sunulan belgelere göre, sözleşme koşullarının değiştiği iddiasındaki yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmiş olduğu, sözleşmede kararlaştıran ve hisse devri için öngörülen hasılat paylaşımı ibarelerinin, sözleşme niteliğine göre yargılama aşamasında iddia ve savunmalarla değerlendirileceği kanaatiyle, karar tarihi itibariyle verilen ihtiyadi tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
İcra takip dosyasından sonra menfi tespit davası açılmış ise de, henüz karara bağlanmamış olsa da ceza soruşturması bulunduğu,ayrıca en önemlisi davacının senedin tanzim tarihinde 97 yaşında olup ve Alzheimer tedavisi gördüğü buna ilişkin tedavi evraklarının dosyayı sunulduğu,böylece sahtecilik iddiasının soyut bir iddia olmadığı anlaşıldığı, hal böyle olunca, HMK mad. 209 ve HMK mad. 389 uyarınca takibin tedbiren durdurulmasına karar verilebileceği-
Davacı taraf, davalının konkordato ilan edeceği veya iflas isteyeceği konusunda söylentilerin olduğunu, davada alacağın güvence altına alınmaması halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde imkansız hale gelebileceğini, halen delillerin toplanması ve bilirkişi raporu alınması aşamasına gelinmediğini, acil olarak geçici koruma tedbirine ihtiyaç bulunduğunu belirterek, tapu kayıtları üzerine müflis Limited Şirketi lehine süresiz olarak geçici kanuni ipotek hakkının tesciline karar verilmesini talep etmiş olup davacı tarafın geçici tescil talebinin niteliği itibariyle geçici hukuki korumalardan ihtiyati tedbir niteliğinde olduğu ve davada henüz delillerin yeterince toplanmadığı, yaklaşık ispatın temin edilemediği anlaşıldığından ve mahkemece her zaman toplanan delillerin değerlendirilip HMK'nın 389 ve devamı maddelerindeki şartlar göz önüne alınarak geçici şerh talebi hususunda bir karar verilebileceğinden talebin bu aşamada reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
"Malvarlığının terki suretiyle konkordato talebine ilişkin davada görevlendirilen konkordato komiserinin görevden alınmasına" dair talebin reddine ilişkin icra mahkemesinin ara kararı, ihtiyati tedbir kararı niteliğinde olmadığından, bu ara karar aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacağı-
İflasın ertelenmesinden en fazla bir yıl öncesine ilişkin ve erteleme süresinde doğan işçi alacaklarının 209. madde kapsamında kabul edilmesi gerektiği- Takibe konu işçilik alacağının tahakkuk tarihi alacak davasındaki karar tarihi olduğundan ve iflasın ertelenmesi davası devam ederken verilen tedbir kararının tarihine göre, alacağın tahakkuk tarihinin tedbir karar tarihinden önceki bir yıllık süreden önce olduğu anlaşıldığından, alacaklının istisnadan yararlanma hakkına sahip bulunmadığı-
Tehiri icra teminatı olarak yatırılan borcun ne şekilde işleme tabi tutulacağının İİK.'nn 36. maddesinde düzenlenmiş olduğu- Karşı alacaklar için açılan davada, ilamlı icraya konu alacağın deposu için verilen teminat mektubu üzerine ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir konulması ilamın icrasına ilişkin kanuni düzenlemeye aykırı olacağı-
Senedin sahteliği iddiası ile açılan menfi tespit davasında keşidecinin İstanbul ve İzmir'de bulunan taşınmazları ile ilgili kayyumluk(koruma) kararı verilmesi nedeniyle bu taşınmazların 3. kişilere devrinin engellenmesine yönelik tedbir istemine ilişkin uyuşmazlıkta, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili gaibliği nedeniyle taşınmazları ile ilgili olarak kayyumluk kararı alınan keşidecinin İzmir Çiğilideki taşınmazlarına ilk derece mahkemesinin istinafa konu tedbir kararından sonra ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu ve mahkemece istinaf sebebi teşkil eden konularda tedbir kararı aldıklarını istinaf talebinin konusuz kaldığını beyan etmiştir, İlk derece mahkemesinin kararını istinaf eden ihtiyati tedbir talep eden davacının beyanı nazara alındığında istinaf talebi konusuz kalmış olduğu-
İmza inkarında yaklaşık ispata itibar edilerek ihtiyati tedbir kararı verildiğine göre, imzanın borçlu-davacıya ait çıkabileceği gözardı edilmemelidir, bu nedenle, menfi tespit davasının dava alacaklı lehine sonuçlandığı takdirde, tedbir nedeniyle alacağını geç almış alacaklı lehine yüzde yirmi tazminata hükmedileceği ve tazminatın öncelikle gösterilen teminattan karşılanacağı gözetilerek yüzde yirmi teminat alınması gerektiği-
Davacı taraf davalı üretimlerinin kendisine ait patent kapsamındaki ürünler olduğunu ileri sürdüğüne ve davalı tarafından dava konusu ürünler üretildiğine göre davalı tarafa husumet düştüğü, bu durumda mahkemece, davalı üretimlerinin davacı taraf adına tescilli patent hakkını ihlal edip etmediği konusunda bilirkişi raporu alınarak ve 551 sayılı KHK'nın önceki tarihli patentlerin etkisi başlıklı 78'inci maddesi hükmü de nazara alınarak bir karar verilmesi gerekeceği-