Yanlış ve yersiz olarak alınmış olduğu anlaşılan primlerin faizi ile birlikte geri verileceği, faize taban alınan gecikme zammının da iade edileceği-
Sosyal güvenlik kuruluşlarınca döviz ile değerlendirilecek sürelerin her bir günü için tahakkuk ettirilecek prim, kesenek ve karşılık borcu tutarının bir dolar olduğu, dövizin cinsi ve miktarının bakanlar kurulu kararı ile değiştirilebileceği, bu değişikliğin tahakkuk ettirilmiş borçların tamamını ödememiş olanların bakiye borç sürelerine de uygulanacağı, başka bir anlatımla, bakanlar kurulu kararı yürürlüğe girmeden önce tahakkuk ettirilmiş borçlarının tamamını ödememiş olanların bakiye borç sürelerine, sonradan çıkan bakanlar kurulu kararındaki artış miktarı uygulandığına göre, henüz tahakkuku yapılmamış borç miktarına, dövizin miktarını değiştiren bakanlar kurulu kararının öncelikle uygulanmasının gerekeceği-
Bir kimsenin isteğe bağlı sigortalı sayılması için diğer koşulların yanında müracaat tarihinden önce 506 sayılı Kanununa göre tescil edilmiş olmasının da gerekeceği, davacının 2829 sayılı Yasadan yararlanmak ve Sosyal Sigortalar Kurumundan daha fazla yaşlılık aylığı bağlanmasını sağlamak için ve özellikle 506 sayılı Kanuna tescil edilmediğini bildiği halde, isim ve soyadı benzerliğinden yararlanarak bir başkasının sigorta sicil nosunu kullanarak kurumu yanıltmak suretiyle isteğe bağlı sigortalı olduğu, bu nedenle, davacının iyiniyetli olmayıp, MK.nun 2. maddesinden yararlanmasının mümkün olmayacağı-
Borçlanılan muvazzaf askerlik hizmetinin, kıdem tazminatının hesabında dikkate alınabilmesi için, işçinin Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık veya malüllük aylığına, ya da toptan ödemeye hak kazanmasının ve bu nedenle işten ayrılmasının gerekeceği-İşten ayrılmanın emeklilik nedeni ile olmayıp tensikat nedeni ile olduğuna ilişkin ortada kesin hüküm bulunmasına karşılık, mahkemenin aksi düşünce ile fark kıdem tazminatını hüküm altına almasının isabetsiz olacağı-
Sosyal sigortalar kanununa göre, sigorta müfettiş tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olacağı, somut olayda, sigortalının iş kazası geçirdiği tarihte müfettiş tarafından düzenlenen tutanakta, işveren vekili ve sigortalı tarafından, çalışmanın uzun bir süreden beri devam etmekte olduğu ifade edilerek tutanağın söz konusu kişiler tarafından imzalandığı, söz konusu tutanağın aksinin inandırıcı delillerle ispat edilemediği, bu durum karşısında davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için, sigortalı işe giriş bilgirgesinin varlığı yeterli olmayıp, aynı zamanda o kimsenin 506. Sayılı kanunun 2. maddesinde belirtildiği biçimde, eylemli olarak çalışmasının da şart olacağı-
Yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının ancak "yurda kesin dönüş yapma" koşuluyla borçlanabileceği ve buna bağlı olarak kendilerine aylık tahsis edilebileceği, "Yurda kesin dönüş yapma", yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini, gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm Sosyal Güvenlik Kuruluşları yönünden sona erdirerek, yerleşmek ve sosyal güvenliklerini de burada sağlamak üzere, Anavatana dönüş yaptığını ifade edeceği, yurt dışındaki işçi sıfatıyla, çalışma hayatıyla ilgili tüm bağlarını ve ilişkisini bitirmeden, geçici sürelerle yurda giriş yapmak Yasanın amacına uygun "kesin dönüş" olarak nitelendirilemeyeceği, Almanya'da işsizlik sigortasından yardım görmenin, kişinin Almanya'da oturduğuna ve "yurda kesin dönüş yapmadığına" kuvvetli bir delil ve karine oluşturacağı-
Davacı sigortacının 3201 sayılı yasa uyarınca borçlanmasını yaptığı sırada, Alman Cumhuriyetinden işsizlik yardımı aldığı anlaşıldığından ve bu kişinin yurda kesin dönüş yapmış sayılamayacağından ve borçlanma koşulları gerçekleşmediğinden Sosyal Sigortalar Kurumunun bu borçlanmaya yönelik işlemi iptal etmesinin isabetli olacağı-
Almanya’da işsizlik sigortasından yardım görmenin, kişinin Almanya’da oturduğuna ve yurda kesin dönüş yapmadığına kuvvetli bir delil ve karine oluşturacağı, ancak bu karinenin aksi belirerek somut olayın özellikleri de gözönünde tutularak aynı güçte delillerle kanıtlanabileceği, dava konusu olayda; davalı-karşı davacı sigortalının 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlanmasını yaptığı sırada, Alman Cumhuriyetinden işsizlik yardımı aldığı, dosyadaki belgelerden açıkça ortaya çıktığına ve bu durumda bulunan kişinin yurda kesin dönüş yapmış sayılamayacağına ve aksine, başkaca bu karineyi çürütücü kanıtlar getirilememesine göre; sözü edilen Yasanın 3. maddesi uyarınca borçlanma koşulları gerçekleşmediğinden, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Yurt dışında geçen çalışma sürelerinin borçlanılabilmesi için yurda kesin dönüş yapmanın esas koşul olduğu, davada çözümlenmesi gereken meselenin, yurt dışında sağlık sigortasından faydalanan kişinin yurda kesin dönüş yapmış sayılıp sayılmayacağı meselesi olduğu, yurt dışında çalışan Türklerin yurt dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarıyla olan bağlantılarını incelemek gerekeceği, işsizlik sigortası ve geçici işgörmezlik yardımı alınması halinde işçinin yurt dışında ikamet ettiğinin kabul edilmesinin kaçınılmaz olacağı, diğer ifadeyle bu durumun kişinin yurt dışında oturduğuna kuvvetli karine teşkil edeceği, bu karinenin aksinin aynı güçte delillerle ispatlanabileceği, malulen emeklilik durumunda ise, iş akdi feshedileceği için başka koşul aranmaksızın kesin dönüş şartının gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği, somut olayda davacı malulen emekli olup, emeklilik kapsamında sağlık sigortasından faydalanmasının kesin dönüş yapmadığı anlamına gelmeyeceği-