506 sayılı Yasanın 3/11 (B)bendine göre özel kanunda nitelikleri belirtilen çırakların, çıraklık devresi sayılan süre içerisinde malullük, yaşlılık, ölüm sigortaları hükümlerine tabi olamayacakları ve bu hükmün sonucu belirtilen sürelerin sözü edilen Yasanın 108.maddesinde de gösterilen sigortalılık süresi ve başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği-
Esnaf ve küçük sanatkar tanımı dışında kalan 5590 sayılı Yasaya göre kurulan ticaret ve sanayi odalarına kayıtlı tüccar ve sanayiciler, aynı şekilde faaliyetlerini esnaf odalarına değil kanunla kurulu ilgili meslek odaları, birlikleri kayıtlarına göre sürdürebilen mimar, mühendis, eczacı, tabip gibi meslek mensupları kanunla kurulu bu meslek kuruluşları kayıtları ile Bağ-Kur kapsamına alınacaklardır; hal böyle olunca, yasal dayanağı olmadan oluşturulan esnaf odası kaydı Yasa'nın anladığı anlamda kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı niteliğinde bulunmadığından bu kayda geçerlilik tanınarak davacının zorunlu Bağ-kurlu kabul edilemeyeceği-
Davacının çekişmeli dönemde düzenli prim ödemesi ve kaydı söz konusu olmadığından isteğe bağlı sigortalılık Yönetmeliğinin 5/c maddesinden yararlanması da olanaksız olduğu gibi 1479 sayılı Yasa'nın 79.maddesine 3396 sayılı Yasa'nın 16.maddesi ile eklenen fıkraya göre sonradan ödenen primleri isteğe bağlı sigorta süresi olarak değerlendirilmesinin de mümkün olmayacağı-
Hukuki boşluğun bulunduğu durumlarda, hakimin bizzat yasa koyucu gibi davranarak, olayı çözümlemek üzere Medeni Kanunun 1. maddesi hükmünce olaya uygulanacak kuralı bulmak ve uygulamakla yükümlü olduğu–
Davacı zorunlu sigortalılığı sona erdikten sonra yeniden yazılı talepte bulunmadığından ve primleri 21.09.1998, 29.04.1999 tarihlerinde ödediğinden prim ödemeleri düzenli olmadığı için isteğe bağlı sigortalı olma iradesini gösterdiği kabul edilemeyeceği ve iyiniyet kurallarından yararlanamayacağı-
Sigortalı hizmetin tespiti davası ile işçilik haklarından kaynaklanan tazminat ve alacak davalarının birbirleriyle bağlantılı olduğu, birlikte açılıp, sonuçlandırılmalarının olanaklı olduğu, anılan davaların salt temyiz inceleme mercilerinin ayrı olduğu ve ispat şekillerinin farklı olduğu gerekçesiyle ayrılmaları gerektiği hususunun bozma nedeni yapılamayacağı-
Kurumun, yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat olarak çalışmasını sürdüren davacının sosyal yardım zammı dahil, almakta olduğu yaşlılık aylığından 01.10.1999 tarihinden itibaren %15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Davacının tespitini istediği dönemle çakışan ve Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi olarak geçen zorunlu sigortalılığı olup mahkemece sigortalı çalışmalar dışlanarak ve primi ödenen süre kadar isteğe bağlı sigortalığın geçerli olduğuna karar verilmesinin gerekeceği-
3201 sayılı yasa sisteminde yeniden yurtdışı çalışma söz konusu olduğunda, yaşlılık sigortasından bağlanan aylıklar ödenmemekte ve sosyal güvenlik askıya alınmaktadır, bu durumun sonucu olarak, yaşlılık aylığı bağlanması sırasında, yurda kesin dönüş koşulunun gerçekleşmediği anlaşılırsa yapılacak işlem; veya uygulanacak yaptırım yaşlılık aylığının bağlanmaması ve kesin dönüş tarihine kadar işlemlerin hukuken askıya alınması, istek olursa yatırılan borçlanma bedelinin iadesidir; yaşlılık aylığı bağlanmış olması halinde ise bağlanan aylığın kesilmesi ve kesin dönüşe kadar ödenen aylıkların geri alınması olduğu-
Sanatkarlık durumu başlangıçta kanatlanmayan davacının, 4056 sayılı Yasanın açık hükmüne göre borçlanma tutarını ödeme tarihinde yatırması gerektiğinden ve bu hususunda, 29.05.2002 tarih ve 2002/21-445 Esas, 452 Karar sayılı Hukuk Genel Kurulu kararı ile de sabit olduğundan davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-