4447 sayılı Yasanın 8.maddesi ile 506 sayılı Yasanın 63.maddesine eklenen “bu kanuna göre, yaşlılık aylığı almakta iken serbest Avukat ve Noter olarak çalışmalarını sürdürenlerin, sosyal yardım zammı dahil almakta oldukları aylıklarından %15 oranında sosyal güvenlik destekleme primi kesilir.” hükmü yeni bir düzenleme olup, anılan düzenleme ile, 506 Sayılı Yasaya tabi olarak yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat ve noter olarak çalışmalarını sürdürenlerin 4447 sayılı Yasanın 63/a maddesi gereğince 01.10.1999 tarihinden itibaren %15 oranında sosyal güvenlik destekleme primi ödenmesi gerektiği, yasal kuralın; Yasanın yürürlüğünden önce veya sonra mesleklerini yürüten avukat ve noterler açısından bir ayırım yapmadığı-
Davacının çekişmeli dönemde düzenli prim ödemesi ve kaydı söz konusu olmadığından isteğe bağlı sigortalılık Yönetmeliğinin 5/c maddesinden yararlanması da olanaksız olduğu gibi 1479 sayılı Yasa'nın 79.maddesine 3396 sayılı Yasa'nın 16.maddesi ile eklenen fıkraya göre sonradan ödenen primleri isteğe bağlı sigorta süresi olarak değerlendirilmesinin de mümkün olmayacağı-
Esnaf ve küçük sanatkar tanımı dışında kalan 5590 sayılı Yasaya göre kurulan ticaret ve sanayi odalarına kayıtlı tüccar ve sanayiciler, aynı şekilde faaliyetlerini esnaf odalarına değil kanunla kurulu ilgili meslek odaları, birlikleri kayıtlarına göre sürdürebilen mimar, mühendis, eczacı, tabip gibi meslek mensupları kanunla kurulu bu meslek kuruluşları kayıtları ile Bağ-Kur kapsamına alınacaklardır; hal böyle olunca, yasal dayanağı olmadan oluşturulan esnaf odası kaydı Yasa'nın anladığı anlamda kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı niteliğinde bulunmadığından bu kayda geçerlilik tanınarak davacının zorunlu Bağ-kurlu kabul edilemeyeceği-
Hukuki boşluğun bulunduğu durumlarda, hakimin bizzat yasa koyucu gibi davranarak, olayı çözümlemek üzere Medeni Kanunun 1. maddesi hükmünce olaya uygulanacak kuralı bulmak ve uygulamakla yükümlü olduğu–
Sigortalı hizmetin tespiti davası ile işçilik haklarından kaynaklanan tazminat ve alacak davalarının birbirleriyle bağlantılı olduğu, birlikte açılıp, sonuçlandırılmalarının olanaklı olduğu, anılan davaların salt temyiz inceleme mercilerinin ayrı olduğu ve ispat şekillerinin farklı olduğu gerekçesiyle ayrılmaları gerektiği hususunun bozma nedeni yapılamayacağı-
Davacı zorunlu sigortalılığı sona erdikten sonra yeniden yazılı talepte bulunmadığından ve primleri 21.09.1998, 29.04.1999 tarihlerinde ödediğinden prim ödemeleri düzenli olmadığı için isteğe bağlı sigortalı olma iradesini gösterdiği kabul edilemeyeceği ve iyiniyet kurallarından yararlanamayacağı-
Kurumun, yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat olarak çalışmasını sürdüren davacının sosyal yardım zammı dahil, almakta olduğu yaşlılık aylığından 01.10.1999 tarihinden itibaren %15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
3201 sayılı yasa sisteminde yeniden yurtdışı çalışma söz konusu olduğunda, yaşlılık sigortasından bağlanan aylıklar ödenmemekte ve sosyal güvenlik askıya alınmaktadır, bu durumun sonucu olarak, yaşlılık aylığı bağlanması sırasında, yurda kesin dönüş koşulunun gerçekleşmediği anlaşılırsa yapılacak işlem; veya uygulanacak yaptırım yaşlılık aylığının bağlanmaması ve kesin dönüş tarihine kadar işlemlerin hukuken askıya alınması, istek olursa yatırılan borçlanma bedelinin iadesidir; yaşlılık aylığı bağlanmış olması halinde ise bağlanan aylığın kesilmesi ve kesin dönüşe kadar ödenen aylıkların geri alınması olduğu-
Davacının tespitini istediği dönemle çakışan ve Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi olarak geçen zorunlu sigortalılığı olup mahkemece sigortalı çalışmalar dışlanarak ve primi ödenen süre kadar isteğe bağlı sigortalığın geçerli olduğuna karar verilmesinin gerekeceği-
Sanatkarlık durumu başlangıçta kanatlanmayan davacının, 4056 sayılı Yasanın açık hükmüne göre borçlanma tutarını ödeme tarihinde yatırması gerektiğinden ve bu hususunda, 29.05.2002 tarih ve 2002/21-445 Esas, 452 Karar sayılı Hukuk Genel Kurulu kararı ile de sabit olduğundan davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-