Yaşlılık aylığında kademeli geçişi öngören 4447 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra yapılan askerlik borçlanmasının, kademeli geçişte aranan sigortalılık süresinin hesabında dikkate alınıp alınmayacağı noktasında, Geçici 10. maddede öngörülen geçiş dönemi tam yaşlılık aylığı koşullarının belirlenmesinde sigortalının, 1.10.1999 tarihinde mevcut ve geçerli sigortalılık sürelerinin dikkate alınması yasa gereği olup anılan tarihten sonra askerlik borçlanması yoluyla elde edilen sigortalılık süresinin, geçiş dönemi koşullarının belirlenmesinde dikkate alınmasının isabetsiz olacağı-
506 sayılı Yasa’nın 25 ve 109. maddelerinde sürekli işgöremezlik oranına her zaman için itiraz ve yeniden kontrol olanağı öngörülmüş olup, yapılan inceleme sonucunda ortaya çıkan değişikliklerin gelir bağlama kararlarına yansıtılması zorunluluğu öngörülmüş, bu anlamda itirazda bulunan ilgilinin sıfatı yönünden herhangi bir sınırlamaya yer verilmediği gibi, yasa kapsamında güvence altına alınan temel sigortalılık haklarının gerçeğe uygun olarak tespiti ve bununla uyumlu hak sağlanmasının, yasanın ve Sosyal Hukuk Devletinin gereklerinden olduğu-
Yasada yer alan ve ilk defa çalışmaya başlamakla oluşmuş olan statükonun sürekliliğini sağlamayı amaçlayan 120. madde hükmü karşısında, belirtilen nedenlerle, ilk defa çalışmaya başlandıktan sonra verilmiş yaş düzeltme kararlarının maddede belirtilen sigorta kollarında dikkate alınamayacağı-
4247 sayılı Kanunun 1. maddesi, isteğe bağlı sigortaya devam edenlerin, 31 Aralık 1996 tarihine kadar tahakkuk etmiş olan prim borçlarının tamamını ve bunların, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki gecikme zammının %58’ini, kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren on ay içinde eşit taksitler halinde ödemeleri durumunda, bakiye gecikme zammının terkin edileceğine ilişkin olup, 4842 sayılı Kanunun 34 maddesi ile eklenen 506 sayılı Kanunun geçici 85. maddesinin ise, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce isteğe bağlı sigortalı olup, kuruma prim borcu bulunanlara, bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde prim borçlarını gecikme zammı ile birlikte ödemeleri halinde sigortalılıklarına devam edebilme olanağı tanıdığı- Anılan Yasalardan yararlanabilmek için, 506 sayılı Kanunun 85. maddesinde belirlenen amaca uygun şekilde ve yasal olarak geçerli isteğe bağlı sigortalılık nedeniyle oluşmuş prim ve gecikme zammı borcunun bulunması gerekeceği-
506 sayılı Kanun’un 3917 sayılı Kanunla değişik 80/6 maddesi “Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun’un uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde; alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir” hükmü buyurucu ve özel nitelikte bir hüküm olup, HUMK’ a nazaran uygulama önceliğine sahiptir ve 01.12.1993 tarih ve 3917 sayılı Kanunla Kurum alacakları kamu alacağı düzeyine getirildiğinden sözü edilen yetki kuralının kamu düzeniyle ilgili olduğu-
Bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olduğu, kamu düzenini yakından ilgilendirdiği, 506 sayılı Yasanın 6. maddesine göre sigortalı olma hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği dikkate alınmaksızın, temel, vazgeçilmez ve devredilemez bir hak olan sosyal güvenliğe yönelik dava hakkında mahkemenin delilleri resen toplama yetkisi de bulunduğundan, deliller olabildiğince toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 120/2. Maddesine göre; Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulacağından davacının ilk defa 8.8.1977 tarihinde sigortalı çalışmasının başladığı, bu tarihten sonraki bir tarihte ilgili mahkemece davacının yaşının büyütülmesine karar verildiği, oysaki, davacı sigortalının ilk işe girişinden sonra mahkeme tarafından yaşının düzeltilmesinin emeklilik yaşının hesaplanmasında dikkate alınmayacağı-
3201 sayılı Kanunu’nun 1. maddesi gereğince; 18 yaşından önceki döneme ait iptal edilen borçlanma süresinin gün karşılığı olan ABD Dolarının, fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsiline ve kurumun temerrüde düştüğü tarihten itibaren faize hükmedilmesine karar verilmesinin gerekeceği-
2147 sayılı Yasa'da borçlanmanın geçerliliği için yurda kesin dönüş koşulu öngörülmediğine göre davacının Türkiye'de gerçekleşen sigortalılık süresi ile askerlik ve yurtdışı borçlanması dikkate alınarak yaşlılık aylığı koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Hizmet tespiti için işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin verilmediği durumlarda çalışmayı ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. Maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemesinin gerekeceği-