4.10.2000 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescil edildiği halde kayıt ve tescil tarihinden itibaren 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanlar ile beş yıl ve daha fazla süre ile prim ödemeyenlerin bu sürelere ilişkin prim borçları, sigortalının bulunduğu gelir basamağının 31.7.2001 tarihinden geçerli olan prim tutarları üzerinden hesap ve tahsil edilir hükmünü içermekte olduğundan somut olayda, davacının 15.1.1986-7.6.1995 tarihleri arasında aralıklarla beş yıldan az prim borcu olsa dahi beş yıldan fazla süre ile hiç prim ödemediğinden, mahkemenin 4692 sayılı Yasanın hükümlerini gözardı edemeyeceği-
Sigortalı, 4692 sayılı Yasanın geçici 1.madde 3.fıkrasında sözü edilen sürelerden fazla sürede olayda 12 yıl gibi uzun bir süre prim borçlarını ödememiş olduğundan 4692 sayılı güncelleştirme Yasasına göre prim borçlarının ödenmesinin gerekeceği-
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 84.maddesinden yersiz olarak alınan primlerin alındıkları tarihten itibaren 10 yıl geçmemiş ise faizi ile birlikte işverene geri verileceği” hükmü karşısında, borcun kayıtsız şartsız ödenmiş olmasının 506 sayılı Kanunun 84.maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmediği-
Vergi kaydının olmadığı 31.12.1982 ila 13.3.1985 döneminde yasal olarak Bağ-Kur sigortalısı statüsü oluşmadığından bu döneme ilişkin talebin reddi ile, 14.3.1985 –24.12.1987 dönemine ilişkin ise davalı Kurumca TESK 22.10.2001 tarih ve 23 sayılı inceleme tutanağına göre oda kayıtlarındaki tahrifatlar sebebiyle üye kayıt defterine itibar edilemeyeceği ileri sürülmüş olmakla davacının anılan döneme ilişkin oda kaydının geçerli olup olmadığı, bu döneme ilişkin esnaf sicil kaydının olup olmadığı saptanarak sonucuna göre hüküm kurulmasının gerekeceği-
Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerine göre zorunlu ve isteğe bağlı sigortalılığın çakışması halinde zorunlu sigortalılığa geçerlilik tanındığı-
İsteğe bağlı sigorta primlerinin ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar Kuruma ödenmesinin gerekeceği-
Davacı kurum, davalı sigortacıya masrafların ödenmesi için usulüne uygun şekilde 2.2.2000 günlü yazı ile 8.2.2000 gününde başvurmuş, sigortacı sekiz iş günü geçmesine rağmen borcu ödemediğinden sigortacı sekiz iş günü sonu olan 19.2.2000 tarihinde temerrüde düşmüş olduğundan mahkemece bu tarihten icra takibine kadar hesap edilen faiz miktarında sorumlu tutulmuş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu-
Bağ-Kur’un anılan yazısı ile davacıyı yanlış yönlendirerek tahsil ettiği primleri yıllarca nemalandırması, primi ödenen dönemin sosyal güvenlik açısından değerlendirildiği konusunda davacıya ümit ve güven verilerek davacının önce ek geçici 13 madde sonra ek geçici 16.madde ile tanınan geçmiş hizmetleri borçlanma hakkından yararlanmasının engellenmesi, davacının kötü niyetli olduğunun da iddia ve isbat edilmemiş bulunması karşısında;29.5.1978-20.4.1982 dönemindeki sigortalılığın sonradan iptali, Medeni Kanunun 2.maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kurallarına da aykırılık teşkil ettiği-
Davacının yaşlılık aylığı ve ödenmeyen yaşlılık aylık talebine dayalı alacak talepleri çıraklıkta geçen süre haricindeki 1.10.1976 tarihinden sonraki çalışmalar nazara alınarak hesaplanmasının gerekeceği-
4447 sayılı Yasanın 8.maddesi ile 506 sayılı Yasanın 63.maddesine eklenen “bu kanuna göre, yaşlılık aylığı almakta iken serbest Avukat ve Noter olarak çalışmalarını sürdürenlerin, sosyal yardım zammı dahil almakta oldukları aylıklarından %15 oranında sosyal güvenlik destekleme primi kesilir.” hükmü yeni bir düzenleme olup, anılan düzenleme ile, 506 Sayılı Yasaya tabi olarak yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat ve noter olarak çalışmalarını sürdürenlerin 4447 sayılı Yasanın 63/a maddesi gereğince 01.10.1999 tarihinden itibaren %15 oranında sosyal güvenlik destekleme primi ödenmesi gerektiği, yasal kuralın; Yasanın yürürlüğünden önce veya sonra mesleklerini yürüten avukat ve noterler açısından bir ayırım yapmadığı-