Borçlunun mal beyanı, yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarının açıklanmamış olması nedeniyle İİY.nın 74. maddesinde öngörülen koşulları içermediğinden geçerli bir mal beyanı olarak kabul edilemeyeceğinden, atılı gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun da oluşmadığı-
Borçlu-sanığın "tüzel kişi" olması halinde, davanın İİK. 345 uyarınca, sanık olarak tüzel kişiyi temsile yetkili gerçek kişi ya da kişilerin gösterilerek, bu kişilere karşı (bu kişilerin ad ve soyadları belirtilerek) açılması gerekeceği böyle yapılmayıp "tüzel kişi yetkilileri" ya da "tüzel kişilik" hakkında şikayette bulunamayacağı, aksi taktirde mahkemece "davanın reddine" şeklinde karar verilmesi gerekeceği–
Vekilin beyanından "asil" sorumlu tutulamayacağından, haciz ihbarnamesine vekili aracılığıyla itiraz etmiş olan üçüncü kişi hakkında, isnad edilen "gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" suçundan 'beraat kararı' verilirken, bundan bağımsız olarak İİK. 89/IV'e göre tazminat talebi hakkında da olumlu/olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği–
İİK. 89/IV ve İİK. 338 uyarınca mahkemece sanıklar hakkında "beraat kararı" verilmiş olsa dahi, "şikayetçinin tazminat talebi" hakkında da olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği–
Hükmün esasını oluşturan "kısa karar"da hükmedilmediği halde "gerekçeli karar"da yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceği–
"Kısa karar"ı içeren duruşma tutanağının dosya içinde bulunmamasının, verilen hükmün bozulmasını gerektireceği–
İİK. 338'de öngörülmüş "gerçeğe aykırı beyanda bulunma" suçundan dolayı verilen mahkumiyet kararında "dava ve cezanın İİK'nun 354. maddesinde yazılı sebeplerle düşeceği"nin bilidrilmesi gerekeceği–
Yasal süresi içinde mal beyanında bulunmayan (yasal süresinden sonra mal beyanında bulunan) borçlunun 338'inci maddeye göre cezalandırılamayacağı–