Medeni Kanunun 1. maddesinin, hakime gereğinde kanun koyucu gibi kural koyabilme yetkisini verdiği–
Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, tarafların artık o akitle bağlı tutulmayacağı, değişen bu koşullar karşısında MK. 2. maddesinden yararlanılarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkanının hasıl olacağı - Sözleşmedeki intibak boşluğunun hak ve nesafet, doğruluk, dürüstlük kuralları ışığında yasa boşluğunda olduğu gibi MK. md. 1’deki yetki kullanılarak doğrudan kendisinin yaratıp takdir ettiği bir kuralla hakim tarafından doldurulması gerekeceği–
Hukuki boşluğun bulunduğu durumlarda, hakimin bizzat yasa koyucu gibi davranarak, olayı çözümlemek üzere Medeni Kanunun 1. maddesi hükmünce olaya uygulanacak kuralı bulmak ve uygulamakla yükümlü olduğu–
Anılan eserler arasında intihal bulunup bulunmadığını doğru bir şekilde saptama olanak ve yetkisine sahip olan davalının, gerçekte intihal bulunmadığı halde, anılan dilekçeleri vererek ve üstelik günlük bir gazetede bu yönde haber yapılmasına şu veya bu şekilde vesile olarak, davalıyı, başkasının eserinden intihal yapan bir akademisyen durumuna düşürdüğünün, böylece kişilik haklarına saldırdığının kabulüyle somut olayda davacı yararına manevi tazminata hükmedilebilmesi için gerekli koşulların oluştuğu-
Vekil ile sözleşme yapan (vekil edenin taşınmazını tapuda satın alan) kişinin, MK. 3 anlamında iyiniyetli olması (vekilin, vekalet görevini kötüye kullandığını bilmemesi veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak bulunmaması) halinde, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olacağı ve vekil edeni de bağlayacağı, ancak üçüncü kişinin vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde hareket etmiş olması halinde, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmayacağı - “Vekalet görevinin kötüye kullanılması” hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, “davalılar arasında el ve işbirliği bulunup bulunmadığı” hususunun araş-tırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği - Vekilin, vekaletnameye dayalı temsil yetkisini kasden vekalet verenin zararına, kendi-sinin ya da işbirliği yaptığı başka bir kişinin yararına kullanması halinde, yapılan işlemin temsil yetkisinin sınırları içinde kalsa dahi, vekalet vereni bağlamayacağı-
Vekaletnameye dayalı temsil yetkisinin (vekalet görevinin) vekil tarafından, vekalet verenin zararına, kendisinin veya işbirliği yaptığı başka birisinin yararına kullanılması halinde, yapılan işlemin (satış, kira vb.) vekil edeni bağlamayacağı çünkü vekilin (ve onunla işbirliği halinde olan üçüncü kişinin) «objektif iyiniyet kuralları»na (MK. 2) aykırı hareket etmiş sayılacağı –Vekalet verene ait çekişmeli taşınmazı değerinden çok düşük bir bedelle satın alan kişinin iyiniyetli sayılamayacağı– Vekaletin kötüye kullanması nedeniyle açılan iptal ve tescil davalarının zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere bağlı olmadığı– Vekaletnameye dayalı temsil yetkisinin (vekalet görevinin) vekil tarafından, vekalet verenin zararına, kendisinin veya işbirliği yaptığı başka birisinin yararına kullanılması halinde, yapılan işlemin (satış, kira vb.) vekil edeni bağlamayacağı çünkü vekilin (ve onunla işbirliği halinde olan üçüncü kişinin) «objektif iyiniyet kuralları»na aykırı hareket etmiş sayılacağı-
Yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için, miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçıların bir araya gelip terekeyi kendi aralarında pay etmelerinin ve her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesinin gerekeceği -Kadastro tutanağının aksi kanıtlanması gereken belge niteliğinde olmadığı, tesbite karşı itiraz edilmekle ya da dava açılmakla tesbit tutanağının kendiliğinden hükümsüz kalacağı, paylaşma ya da pay bağışı olgusunun davalı tarafça kanıtlanması gerekeceği- Taşınmaz malın ölü bir şahsa ait olduğunun ve mirasçılarının tesbit edilemediği durumlarda ölü olduğu yazılmak suretiyle o şahıs adına tescile karar verilebileceği–
Müflisin nizalı alacağına ilişkin "dava takip yetkisini" alacaklılardan birine devreden iflâs idaresinin söz konusu dava sonunda verilen kararı temyiz edemeyeceği–
Davalı, blok kat maliklerinden toplu yapı ortak gider paylarını, yönetim planının kendisine tanıdığı tüm yetkileri kullanmış, gerekli girişimlerde bulunmuş olmasına karşın toplayamadığını ileri sürüp kanıtlayamadığından, davacının, davalıdan ediminin ifasını isteyebileceği yani; davalının pasif husumet ehliyetine sahip olduğu ve davanın itirazın iptali davası olmasının bu sonucu değiştirmeyeceği-
Yürürlükte bulunan yasalarımızda; toplu yapı yönetiminin oluşumuna, görev ve sorumlulukları kapsamındaki blok apartman yönetimleriyle ilişkilerine, görev sorumluluğu içinde davada taraf ehliyetine sa- hip bulunuduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmiş olduğundan, bu konuda yasal boşluğun varlığı kabul edilmeli ve mahkemenin M.K.’nun 1. maddesinden kaynaklanan görevi gereği olarak, benzer kurum ve kuruluşlar için yasalarımızda öngörülen düzenlemelerden örnekleme yoluyla yararlanarak, hak ve adalete, usul ve dava ekonomisine, tüm toplu ya da bağımsız bölüm maliklerini bağlayıcı nitelikteki sözleşme mevcut ise, bu sözleşme hükümlerine uygun toplu yapı içinde sosyal barışı sağlayıcı bir çözüm bulması, bunun sonucuna uygun karar vermesi gerekeceği–