Mahkemece "kim tarafından ve kime takılırsa takılsın düğünde takılan tüm ziynetlerin davacı kadına ait olduğu" kabul edilmiş ise de, davalı koca tarafından kendisine takılan ziynetlerin kendine ait olduğu yönünde savunma mevcut olup, menkul bir şeyin zilyedi onun maliki kabul edileceğinden ve MK. mad. 1 gereğince hakim kanunda hüküm bulunmayan hallerde örf ve adet gereğince karar verme yetkisine sahip olduğundan ve taraflar zilyetlik karinesinin aksini her türlü delil ile kanıtlayabileceğinden, mahkemece, tarafların oturduğu ya da geldikleri çevre itibariyle düğünde damada takılan ziynetlerin de geline ait olup olmadığı hususundaki örf ve adetler tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Emekli Sandığı Kanununa tabi olarak geçen fiili hizmet zammının (gerçekte fiili bir hizmet süresi olmadığı halde) 5434 s. Kanun'un 33. maddesi uyarınca fiili hizmet süresinden sayılması ve yine aynı Kanunun 35 ve devamı maddelerinde düzenlenen itibari hizmet kavramına dahil olmaması ile primi ödenen süre olması sebebiyle 2829 s. Kanun’a göre hizmet birleştirilmesinde dikkate alınacağı-
Davalı SGK’nun harçtan muaf olduğu gözetildiğinde, dava açılırken davacı tarafından yatırılan maktu harç, her halükarda Harçlar Kanunun 28. maddesi uyarınca dava sonunda alınması gereken karar ve ilam harcının tamamını karşılamakla, ikmali gereken harç bulunmadığı gibi; sonuçta hükmedilecek bakiye karar ve ilam harcının da bulunmadığı-
Hatalı yargı yoluna gidilmesi sonucu görevsizlik kararı ile sonuçlanan davanın ne şekilde ve hangi sürede adli yargıda ikame edileceği konusunda HUMK'da bir düzenleme bulunmadığından ve Yasanın düzenleme öngörmediği bir uyuşmazlığın çözümsüz bırakılması düşünülemeyeceğinden, hâkimin Medeni Kanun 'un 1. maddesine göre kanun koyucu gibi hareket ederek boşluğu dolduracağı-
Bonolarda üç yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonraki bir yıl içinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak lehtarın keşideciye başvuru hakkının olacağı-
Bir Kanun Hükmünde Kararnamenin TBMM tarafından kabul edilmemesi veya Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi halinde, o yasanın veya Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlükten kaldırıldığı veya değiştirdiği yasa hükümleri uygulanabilir hale gelmezse ya da kendiliğinden yürürlüğe girmezse, hukuki bir boşluk meydana geleceği, bu durumda hakimin bizzat yasa koyucu gibi davranarak olayı çözümlemek üzere MK. 1 hükmünce olaya uygulanacak kuralı bulmak ve uygulamakla yükümlü olduğu–
Hukuki boşluğun bulunduğu durumlarda; hakimin bizzat yasa koyucu gibi davranarak, olayı çözümlemek üzere Medeni Kanun’un 1. maddesi hükmünce olaya uygulanacak kuralı bulmak ve uygulamakla yükümlü olduğu–
Hakimin, hukuk yaratma alanına girebilmesi için, çözümü gereken olaya uygulanabilir yasa hükmü veya örf ve adet kuralının bulunmamasının yeterli olacağı, hakimin yasal boşluğu doldururken takip edeceği yolun; Medeni Kanunun 1. maddesinde açıklandığı üzere, yasa koyucu gibi hareket etmekten ibaret olacağı, bu aşamada hakimin, yasa koyucunun yapacağı gibi, tarafların karşılıklı menfaatlerini tespit ederek, bunları adalet süzgecinden geçirip; hayat ihtiyaçlarını karşılayan ve aynı zamanda mevcut hukuk düzeni ve hukuki güvenlikle bağdaşan bir kural bulması gerekeceği-
Medeni Kanunun 1. maddesinin, hakime gereğinde kanun koyucu gibi kural koyabilme yetkisini verdiği–
Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, tarafların artık o akitle bağlı tutulmayacağı, değişen bu koşullar karşısında MK. 2. maddesinden yararlanılarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkanının hasıl olacağı - Sözleşmedeki intibak boşluğunun hak ve nesafet, doğruluk, dürüstlük kuralları ışığında yasa boşluğunda olduğu gibi MK. md. 1’deki yetki kullanılarak doğrudan kendisinin yaratıp takdir ettiği bir kuralla hakim tarafından doldurulması gerekeceği–