İlk defa tahkikat aşamasında ileri sürülen yoksulluk nafakası isteğinin, talep sonucunun genişletilmesi niteliğinde olduğu-
Boşanma davası içinde feri olarak istenmiş nafaka ve tazminat isteklerinin yabancı para üzerinden hükmedilemeyeceği-
Mahkemece davalı- karşı davacı kadının düzenli ve sürekli olarak çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa aldığı ücretin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı hususları araştırılarak, hasıl olacak sonuca göre yoksulluk nafakası konusunda karar verilmesi gerektiği-
Yoksulluk nafakası talep edenin çalıştığı işyerinden kendi isteği ile mi yoksa başka sebeple mi ayrıldığı hususunun araştırılması gerektiği-
Asgari ücret karşılığında çalışan iki eşin boşanma davasında, tarafların birbirine denk gelirleri olduğu dolayısıyla düzenli ve sürekli geliri bulunan kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği-
Daha fazla kusurlu bulunan tarafın da boşanma davası açma hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için, davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi gerektiği- Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa, bu halin tespiti de, tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamadığından, az kusurlu eşin karşı çıkmasının, "hakkın kötüye kullanılması" niteliğinde olması, eş ve çocuklar için, korunmaya değer bir yararın kalmadığının anlaşılması gerektiği- Konusuz kalan bir dava hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği- Boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olan taraf yararına maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği-
Emeklinin yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekeceği-
Nafakanın kaldırılması bu mümkün değil ise azaltılması davasında, davacının talebi, boşandığı eski eşi olan davalı ile müşterek çocukları lehine hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılması istemine ilişkin olduğu halde, mahkemece davacının talebinden farklı olarak, dosya kapsamına uygun olmayan şekilde, nafaka artırımına ilişkin gerekçe yazılmak sureti ile, taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak karar verilmesi doğru görülmediğinden, bu hususun bozmayı gerektirdiği (HMK. mad. 26,297)-
Nafaka, ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi istemiyle açılan davada, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında, davacı lehine yoksulluk nafakası yönünden yerel mahkeme tarafından takdir edilen miktar fazla olduğundan, uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmesi gerektiği-
Yoksulluk nafakasına ilişkin davada, yargılama sırasında davacının fazla ödediği nafaka miktarının belirlenmesi için bilirkişi raporunun alınmadığı, dosyadaki belgelere göre resen hesaplama yapıldığı; davalının,nafaka alacağı bulunduğunu belirterek takas mahsup talebinde bulunmasına rağmen davalının bu talebinin değerlendirilmediği, davacı tarafın talep edebileceği fazla ödenen nafaka bedelinin, takas mahsup talebi de dikkate alınarak,dava konusunda,HMK. mad. 266'da belirtildiği üzere 'uzman bilirkişi' tarafından denetime elverişli bir şekilde hesaplanması gerektiği-