Kadının eşine hakaret ettiği, buna karşılık davalı-karşı davacı erkeğin de eşine şiddet uyguladığı, eşini tehdit ettiği, bağımsız bir konut temin etmediği anlaşıldığından, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği; davacı karşı-davalı kadının da kusuru gerçekleştiğine göre, boşanmaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin daha ağır kusurlu olup, TMK. mad. 174/1-2 koşulları oluştuğundan, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise, diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilip değiştirilemeyeceğinden (HMK. md. 141/1), tahkikat duruşmasında tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamının talebi ile iddianın genişletilmesinin mümkün olmadığı-
Davacı kadının yargılama devam ederken bijuteri ve kozmetik üzerine işyeri açtığı anlaşıldığından, davacı kadının açtığı bu iş yerinden ne kadar gelir elde ettiğinin araştırılarak bu gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmadığının tespiti ile sonucu uyarınca karar vermek gerekeceği -
Dava, özel sebebe (TMK. m. 162) dayandığından, kanunda yer alan özel boşanma sebeplerinden biriyle açılmış bir boşanma davasında, bu özel sebebin yanında davacının da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta bir kusuru ispatlanmış olsa bile, bu dava konusu yapılmamış ise artık bu husus, özel sebebe dayalı boşanma kararı verilmesinde ve sonuçlarında dikkate alınamayacağı, somut olayda davalının eyleminin Türk Medeni Kanununun 162. maddesinde yer alan boşanma sebebini oluşturduğunda duraksama olmadığı, özel boşanma sebebi ispatlandığından, bu bakımdan, artık davalının dayanılan boşanma sebebini çürütmek amacıyla değil de, “davacının da kusurlu olduğunu" ispat etmeye yönelik gösterdiği deliller ve davacının kusuru dikkate alınmayacağı, diğer bir ifade ile özel boşanma sebebine dayalı boşanma davalarında evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davalarında olduğu gibi davacının kusurlu davranışlarının dikkate alınması suretiyle kusur kıyaslaması yapılamayacağı, o halde, somut olayda özel boşanma sebebiyle boşanmaya karar verildiğine göre davalı kadının tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Mahkemece, bu husus nazara alınmadan, davacı erkeğe kusur izafe edilmesi ve bunun sonucu olarak davalı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri ile davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilemeyeceği -
Ağır kusurlu eş lehine yoksulluk nafakası takdir edilemeyeceği-
Boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının, tam kusurlu olduğu anlaşıldığına göre, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı-karşı davalı erkek yararına Türk Medeni Kanununun 174. maddesinin (2.) fıkrası gereğince uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu isteğin reddinin doğru bulunmadığı-
Mahkemece davacı-davalı kadına yüklenen ve tanık beyanında geçen güven sarsıcı davranışın, davanın açılmasından sonraki tarihte gerçekleştiği beyan edildiğine göre kusur belirlemesinde hükme esas alınamayacağı- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı-
Toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının emekli olup, kendisine ait evde oturduğu, iki dairesi ve kira gelirinin bulunduğu, boşanma nedeni ile yoksulluğa düşmeyeceğinin anlaşıldığı bu nedenle Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi şartlarının oluşmadığı- Davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru bulunmadığı-
Mahkemece, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek davalı kadın yararına yoksulluk nafakası verilmiş ise de, tüm dosya kapsamına göre, tarafların evlenmeden önce davacının annesiyle geçici olarak birlikte oturma hususunda anlaştıkları, davacının annesinin yurt dışına gitmek için vize alamaması üzerine birlikte yaşamaya devam ettikleri, davalı kadının sık sık evi terk ederek babasının evine gittiği, eşini sevmediğini, istemediğini, eşiyle ailesinin zoruyla evlendiğini söylediği ve kayın validesine bıçak çektiği anlaşıldığından, gerçekleşen bu kusur durumuna göre davalı kadın, davacı erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu, ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği -
Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabi olduğu, davadan sonra oluşan olaylar boşanma kararında esas alınamayacağı, ancak yeni bir davanın konusu olabileceği, davalının sadakatsizliği dava tarihinden sonra olup bu davada nazara alınamayacağı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda müşterek evi terk edip birlikte yaşamaktan kaçınan davacı kadının tam kusurlu olduğu - Tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası verilemeyeceği (TMK m. 175) nazara alınmadan, davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği -
Toplanan delillerden, tarafların gelirlerinin birbirine denk olduğunun ve davacı-karşı davalı erkeğin başkaca bir gelirinin bulunmadığının tespit edilmesi durumunda davalı-karşı davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdirinin doğru olmadığı-