Davacının çalıştığı, asgari yaşam gereksinimlerini karşılamaya yeterli, sürekli ve düzenli gelirinin bulunduğu erkeğin ise düzenli gelirinin olmadığı toplanan delillerden anlaşıldığından, davacı kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin kabul edilemeyeceği-
 "Erkek yararına takdir ve tayin edilen yoksulluk nafakası"nın çok olduğunu belirten bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde bu konuda herhangi bir hüküm kurulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı-
Davacı kadının dava ve cevaba cevap dilekçelerinde tedbir nafakası talebinde bulunduğu, açıkça yoksulluk nafakası yönünden bir beyanda bulunmadığı, 09.09.2015 tarihli esasa ilişkin beyan dilekçesiyle yoksulluk nafakası ile talep edilen nafakaların yıllık üfe oranında artırılmasını talep ettiği, davalı tarafın ise bu taleplere açık muvafakatinin olmadığı, işbu taleplerin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu-
Mahkemece; küçük için nafaka takdir edilirken, babanın sosyal ve ekonomik durumu ile küçüğün yaşı ve ihtiyaçlarının gözetilmesi; nafaka yükümlüsü davalının ödeme gücü ve geliri ile orantılı ve hakkaniyete uygun olacak şekilde bir nafakaya karar verilmesi gerekeceği, davalı babanın tespit edilen gelir durumu gözetildiğinde, hükmedilen aylık nafaka miktarının çok olup, TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olmadığı-
Davacı kadının emekli olduğu, düzenli ve sürekli gelirinin bulunduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği toplanan delillerden anlaşıldığından, Türk Medeni Kanunu'nun 175. madde koşullarının oluşmadığı-
Evli olduğunu bildiği kişiyle ilişkiye giren davalının, dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katılması karşısında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumluysa da, dava tarihinden sonraki bir tarihte davacı ve eşi arasındaki boşanma davasında verilen karar ile eşinin davacıya dava konusu haksız eylem nedeniyle manevi tazminat ödediği anlaşıldığından, borcun müteselsil borçlulardan dava dışı eş tarafından ödenmesi nedeniyle TBK. mad. 166 gereğince davalının sorumluluğunun ortadan kalktığı ve bu durumda manevi tazminat davasının da konusunun kalmadığı-
Sadakatsiz olan davacının kendisine evden kovan davalıdan "daha fazla" kusurlu kabul edilmesi gerektiği-  Az kusurlu olan davalının, davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığından TMK. mad. 166/2 uayrınca boşanmaya hükmedilmesi gerektiği-  Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği (HMK mad. 141/1)- Davalı kadın cevap dilekçesinde maddi ve manevi tazminatlar ile yoksulluk nafakası yönünden bir beyanda bulunmamış, ön inceleme duruşmasından sonra maddi ile manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş, davacı tarafın ise bu taleplere yönelik açık muvafakati olmadığından, bu taleplerin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu-Usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında "karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerektiği-
Davalı kadının önceki aşamalarda yoksulluk nafakası talep etmediği, talebi tahkikat aşamasında yaptığı bilinerek; davacı erkek talep sonucunun genişletilmesine açık muvafakat bildirmediğinden ve davalı tarafından yapılan bir ıslah işlemi de bulunmadığından talep hakkında "karar verilmesine yer olmadığı" kararının verilmesi gerektiği-