Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın eş yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının çok olduğu-
Davacı kadın eş lehine takdir edilen yoksulluk nafakasının ve çocuk için takdir edilen iştirak nafakasının boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlatılması gerekirken, hüküm tarihinden itibaren başlatılmasının doğru olmadığı- Boşanma kararıyla birlikte hüküm altına alınan boşanmanın fer’isi niteliğindeki manevi tazminatın, ancak boşanma hükmünün kesinleşmesiyle muaccel hale geleceği-
Boşanma davalarında vekalet ücreti davanın kabul veya reddedilmesi durumuna göre takdir edileceği- Tarafların kusur durumunun vekalet ücretinin tayininde bir önemi olmadığı gibi, boşanmanın fer'i (eki) niteliğindeki yoksulluk ve iştirak nafakaları ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen veya tamamen kabul ya da reddi halinde de bunlar için ayrıca vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kalan davacı erkek eşin boşanmaya sebep olan olaylarda az da olsa kusurlu bulunduğu- Davalı kadın eşin dilekçesindeki "çok mağdur durumdayım, nafaka talep ediyorum" şeklindeki ifadelerinin yoksulluk nafakası istemini de kapsadığı-
Velayetin değiştirilmesi yanında yoksulluk nafakasının kaldırılmasının da talep edildiği, davacının nafakanın kaldırılması yönündeki talebi için ayrıca harç alınmadan karar verilemeyeceği, kaldırılması talep edilen nafakanın yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nisbi harç alınmadan, davaya devam edilmesinin yanlış olduğu-
Davacının “yeni işe başladığını, sekreter olarak çalıştığını ve asgari ücret aldığını” ifade ettiği, davalının ise, şoför olarak çalıştığı ve Eylül 2013 tarihi itibarıyla aylık 829 lira gelirinin bulunduğu, başkaca malvarlığı ve gelirinin bulunmadığı bu tespitlere göre, tarafların gelirleri ve mali güçleri birbirine yakın olduğu için bir taraf lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği-
Boşanma halinde tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini isteyen eşin açıkça yoksulluk nafakası talebi olduğu halde, bu istek hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, nafaka talebinin saklı tutulduğu gerekçesi ile bu hususta bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Boşanma sebebiyle yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, nafaka talep eden tarafın ağır kusurlu olmamasının şart olduğu-
Davalının, tartışmaları sırasında birkaç kere eşinin yüzünü tırmaladığı, ağza alınmayacak sözlerle küfür ve hakaret ettiği, henüz bir aylık çocuğunu bırakıp uzun süreli olarak gittiği, güven sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunduğu ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, davacının ise eşine bir defa basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde fiziksel şiddet uyguladığı gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının ağır kusurlu olup, davalı yararına yoksulluk nafakası takdir edilemeyeceği-
Kadın eşin evlenmeden önceki erkek arkadaşlarından söz ederek güven sarsıcı davranışlarda bulunması ile erkek eşin kadın eşi istemediğini sevmediğini söyleyerek baba evine bırakmasının eşit oranda kusurlu davranış olarak kabul edilmesi gerektiği- Eşin boşanma talebi yanında, davalı erkek eş de kaldığını ileri sürdüğü şahsi eşyaları ile çeyiz eşyalarının iadesini, mümkün olmadığı takdirde dava tarihi itibariyle belirlenecek bedelinin davalıdan tahsilini de talep etmesinin boşanma davasının eki niteliğinde bulunmadığı fakat aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde talep ettiği eşyaların nelerden ibaret olduğu sorulup nispi harç eksiğinin tamamlanması gerektiği-