Yoksulluk nafakası istemine ilişkin açılan davada,davalı koca tarafından S.beyli 1.Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 2012/2 Esas-2012/1347 sayılı kararı ile davacı kadın kusurlu kabul edilerek boşanmalarına karar verildiği ve bu karar kesinleştiği- TMK. mad. 175 de dikkate alındığında, yoksulluk nafakası talep eden eş yoksul ise, boşanmaya neden olan olaylarda kusursuz, daha az kusurlu veya eşit kusurlu ise uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmolunacağı-
Davalının 03.12.2014 tarihli ön inceleme tutanak tarihinden önce 10.11.2014 tarihli cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiğine göre, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6.maddesi gereğince vekalet ücretinin ½ oranında indirilerek karar verilmesi gerektiği- 
Yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerektiği-
Taraflar arasındaki boşanma davasında davacı ve müşterek çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedildiği gözönüne alınarak, tahsilde tekerrür kaydı ile nafakaya hükmedilmesi gerektiği- 
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakası davasında, hükmedilen yoksulluk nafakasının başlangıç tarihi olarak dava tarihi değil boşanma davasının kesinleştiği tarih belirlendiği- YİBK'na göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olduğu ve davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade edeceği, yoksulluk nafakasına dava tarihinden itibaren hükmetmek gerekirken; yoksulluk nafakasının boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren tahsiline yönelik hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığı ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği- 
Kendisi yoksul olan kişinin yoksulluk nafakasıyla yükümlü tutulamayacağı- Epilepsi hastası olup, yüzde doksan oranında çalışma kaybı bulunduğu ve çalışmadığı tutanağa bağlanmış olan davacı erkeğin SGK kayıt örneklerinde ise çalışma kayıtlarının bulunduğu ve bir kısım tanık beyanlarında ise çalışmakta iken işten ayrıldığının beyan edildiği anlaşıldığından, erkeğin çalışma durumu ve işten ayrılmış ise işten ayrılış nedeni de araştırılarak, sonucuna göre kadın lehine yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekeceği-
Sosyal Güvenlik Kurumundan, kadının açık kimliği belirtilerek halen çalışıp çalışmadığının, cevaba göre çalıştığı işyerinin tespitiyle aylık gelirinin araştırılması, iş yerinden ayrılmış ise ayrılma nedeni ve boşanma sonucu yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin tespiti ile yoksulluk nafakası hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Davalı-karşı davacı kadının emekli olduğu sürekli ve düzenli gelirinin bulunduğu, kendisine ait taşınmazları olup kira gelirinin bulunduğu anlaşıldığından, davalı-karşı davacı kadının yoksulluğa düştüğü kabul edilemeyeceğinden, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği -
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 184. maddesinde "'boşanmada yargılama usulü" ayrıca düzenlenmiş; anılan maddenin ilk fıkrasında ‘"boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na tabidir” hükmüne yer verilerek, maddede sayılan istisnalar dışında, boşanma davalarının genel yargılama usulüne tabi olduğu - Cevap dilekçesinde davalı kadın, davacı erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği vakıasına dayanmadığı, ikinci cevap dilekçesi de vermediği halde, mahkemece bu şekildeki tanık beyanı esas alınarak davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerekeceği -
Davacı kadın 150 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ettiğinden, mahkemece talep aşılarak 175 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiği-