"Asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği- Davacıdan aldığı yoksulluk nafakası ile geçinen ve ''İZİN DOLDURUCU'' olarak çalışan, kimi aylarda asgari ücret seviyesinde dahi olmayan geliri ile geçinen kadının zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılamasının beklenemeyeceği -
Davalının yoksulluğunun ortadan kalktığının kabul edilebilmesi için; asgari ücret düzeyinin üzerinde gelirinin bulunması ve gelirinin devam etmesi gerekeceği, nafaka alacaklısı kadının yoksulluğunu ortadan kaldırır şekilde gelir elde edip etmediği ve düzenli gelir getiren bir işinin bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması, sonucunda TMK'nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesine göre, gerektiğinde nafakanın indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Yoksulluk nafakası; ahlaki ve sosyal düşüncelere dayandığından, bilimsel öğretide evlilik birliği içinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu-
Hakimin takdir etmiş olduğu nafaka miktarının anlaşılabilir olmaktan uzak olduğu durumlarda kararın infaz kabiliyetinin bulunmadığı-
Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında, protokolden sonra önemli bir değişiklik olmamış, edimler arasındaki dengenin, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulduğu davacı tarafça ispat edilememiş olup, davacının yoksulluk nafakasının indirilmesi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerektiği, mahkemece; önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu, hakkaniyete uygun oranda artırım kararı verilmesi gerektiği-
Dava ve cevap dilekçelerinde bildirilmiş olan vakıalar davanın sınırını çizdiği, mahkemece ancak, bu vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabileceği- Yerel Mahkemenin açılan bir davayı, açıldığı tarihteki hukuki ve maddi olgulara göre sonuçlandırılması gerektiği ilkesi benimsenerek, karar tarihinden sonra kocanın çalıştığı işten ayrılmasının değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla hükme esas alınamayacağı yönündeki direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu- Koca işten ayrılmamış olsa da tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası çok olup, mahkemece TMK. mad. 4'teki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesinin gerektiği-
Eşin, ekonomik durumunun davalı eşten daha iyi olması; davalı eşi, tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmayacağı - Hakimin, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmesi gerektiği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarıyla kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerekeceği-
Velayetleri anneye bırakılan müşterek çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakalarının çocukların anneye teslim edildiği tarihten itibaren geçerli olduğu yönünde hüküm kurulması gerektiği- Başka erkekle karı-koca gibi birlikte yaşayan ve iaşesi bu kişi tarafından karşılanan kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası tayin edilemeyeceği-