Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının asgari ücretle çalıştığının davalı erkeğin ise şirketinin olup, aylık 8.000 TL gelir elde ettiğinin anlaşıldığı, asgari ücret seviyesindeki gelirin kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağı, yoksulluk nafakası koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmiş olup, erkeğin sosyal ve ekonomik durumu da göz önüne alınarak kadın lehine uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği-
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda kesinleşen kısımlar hakkında yeniden hüküm kurulamayacağı, mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen kararın 5 numaralı bendinde kabul edilen ziynet alacağı bozmanın kapsamı dışında kalıp kesinleştiği halde kadın yararına yeniden ziynet alacağına karar verilmesinin doğru olmadığı-
2. HD. 10.06.2019 T. E: 637, K: 6785-
Dosya arasında bulunan sosyal ve ekonomik durum araştırma raporunda davacı-davalı kadının ev hanımı olup herhangi bir gelirinin bulunmadığının belirtilmesine karşın, velayet düzenlemesi için aldırılan sosyal inceleme raporunda davacı-davalı kadının aylık ........... TL gelirinin olduğunun, muhasebecilik yaptığının, bayramdan sonra bir hastanede çalışmaya başlayacağını belirttiğinin görüldüğü, o halde mahkemece, davacı-davalı kadının düzenli ve sürekli bir işte çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise çalışması neticesinde elde ettiği kazancının kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde olup olmadığı araştırılarak, gerçekleşecek sonuç uyarınca yoksulluk nafakası hakkında karar verilmesi gerekeceği-
İlk derece mahkemesince verilen hüküm her iki tarafça istinaf edildiği ve her iki tarafın istinaf talepleri değerlendirilmek suretiyle sonucu uyarınca olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerektiği halde, “Davalı-davacı erkek ağır, kadının hafif kusurlu kabul edildiği, erkeğin davasının da kabulüne karar verilmesi gerektiği, bu sebeple davalı-davacı erkeğin istinaf talebinin esastan kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi sebebiyle kadının boşanma davası yönünden yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geldiği” gerekçesiyle kadının istinaf taleplerinin incelenmemesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Fiilen yaklaşık 2 yıl devam eden evlilikte cinsel birleşmenin gerçekleşmediğinin anlaşıldığı, .........Devlet Hastanesi'nden alınan raporda kadının cinsel birlikteliğin sağlanılmasına engel psikiyatrik engelinin olmadığı belirtilmiş ise de aynı hastanenin kadın doğum uzmanı tarafından hazırlanan durum bildirir raporunda hastada vajinusmuş tespit edildiğinden hymen muayenesinin net olarak değerlendirilemediğinin belirtildiği, yine yargılama sırasında ilk derece mahkemesinin de gerekçesinde belirtildiği üzere davalı kadının savunmasına ilişkin hastane bilgisi dahi vermemesi dikkate alındığında; kadının tedaviye yanaşmadığının anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının, davalı-karşı davacı erkeğe oranla daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Boşanmaya neden olaylarda davacı-karşı davalı kadın daha fazla kusurlu olup, Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi koşullarının erkek yararına oluştuğu, bu duruma göre davalı-karşı davacı erkek yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği- Ağır kusurlu kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
2. HD. 20.05.2019 T. E: 2586, K: 6266-
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, bu durumda, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşullarının kusurlu olan davacı kadın yararına gerçekleşmediği-
Davacı kadının çalışma kayıtlarının dosya içerisine alınması, çalıştığı yerden de sorularak, sürekli ve düzenli gelirinin bulunup bulunmadığı, elde ettiği gelirin miktarı ve gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağının belirlenmesi ve yine davalı erkeğin de çalıştığı yerden aldığı ücretin sorularak gerçekleşecek sonuca göre davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Toplanan delillere göre, kadının asgari ücret düzeyinde gelirinin olduğunun anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında, Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşullarının davacı kadın yararına oluştuğundan bahsedilemeyeceği-