Kadının, başka bir kişiyle duygusal ilişki içinde olduğu sabit ise ve erkeğin akrabasının, kadına karşı gerçekleştirdiği yaralama eylemine erkeğin sessiz kaldığı görülüyorsa kadının daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği- Erkek, her ne kadar akrabasının kadına karşı gerçekleştirdiği yaralama eylemine sessiz kalmış, bu durumda kadını savunmamışsa da kadının başka kimse ile duygusal ilişki içerisinde olmasının erkeğin haklarına saldırı olduğu-
"Kadının sorumsuz olduğu" vakıasının usulüne uygun bir şekilde ispat edilmememesi halinde bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sesiz kaldığı sabitse boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerektiği- Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği belirginse yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
2. HD. 09.06.2020 T. E: 1516, K: 2770-
2. HD. 03.06.2020 T. E: 799, K: 2656-
Bölge adliye mahkemesinin gerekçeli kararında; kadına ilk derece mahkemesince kusur olarak yüklenen vakıanın kusur olarak yüklenmemesi yine ilk derece mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenmeyen bazı vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenmesi suretiyle; gerekçede davacı kadının istinaf talebinin kusur belirlemesine yönelik olarak kısmen kabulü kanaatine varıldığı halde, kararın hüküm kısmında kadının istinaf başvurusunun kusur yönünden esastan reddine karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturduğu-
Nafaka ödemesine açıklama olarak "haram olsun" şeklinde not yazılması, dava tarihinden sonra olduğundan, bu davranışın, tarafa kusur olarak yüklenemeyeceği- Bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinde erkeğin istinaf talebinin kusur belirlemesine yönelik talebi uyarınca kısmen kusur düzeltilmesi yapıldığı halde, kararın hüküm kısmında erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturduğu-
Davacıya kusur olarak yüklenen eşine hakaret ve evden kovma, tehdit vakıasına ilişkin dinlenen tanıkların beyanları duyumdan aktarım olup; kusur belirlemesine esas alınma olanağı bulunmadığı, bu durumda; tarafların diğer kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı eşin ağır, davacı eşin az kusurlu olduğu ve ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği-
Erkeğin sürekli ve düzenli gelirinin olmamasının, onu yoksulluk nafakası ile sorumlu olmaktan kurtarmayacağı, erkeğin sosyal ve ekonomik durumu yoksulluk nafakasının reddi veya kabulünde değil; yoksulluk nafakasının miktarının belirlenmesinde dikkate alınacağı- Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olup; çalışmasına engel bir durumunun olmadığı, kadının da sürekli ve düzenli geliri olmadığına göre; kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları gerçekleştiğinden, uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasında; davalı erkeğe kusur olarak yüklenen, davacının vatandaşlık ve çalışma izni alabilmesi konusunda davalıya gerekli desteği sağlamama ve buna ilişkin işlemleri tamamlamama kusurlarının ispatlanamadığı, ancak davalıya kusur olarak yüklenen şiddet ve aşağılayıcı tavırlarda bulunduğu vakıalarının sabit olduğu; davacı kadının ise yemek yapmadığı, takma isimle kart bastırıp erkeklere masaj yapmaya gittiği, eve geç saatlerde geldiği, "başın kel, arkadaşlarım boşanırsan daha iyisini bulursun dediler" demek sureti ile hakaret ettiği, ayrıca davacı kadının üçüncü kişilerin yanında eşinin cinsel yönden yetersiz olduğunu söyleyerek eşini küçük düşürdüğü anlaşılmakta olup, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği-
Davacının, dava dilekçesinde adli yardım talebinin olduğu da göz önüne alındığında; davacının talep ettiği aylık 750 TL nafakanın, yoksulluk nafakası talebi niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği, o halde; davacının yoksulluk nafaka talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-