2. HD. 26.02.2019 T. E: 2018/2228, K: 1649-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek ağır kusurlu olup, erkeğin bu kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarını zedeler nitelikte olduğu, kadın lehine kusurun ağırlığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği- Mahkemece kolluk marifetiyle yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağına göre, davacının işten yeni ayrıldığının, abisinin yanında sessiz kaldığının bildirildiği, kadının ise dava dilekçesinde eşinden dolayı işten çıktığını beyan ettiğinin ve mahkemece de kadın çalıştığı için yoksulluk nafakasına hükmedilmediğinin anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında kadının bir işte çalışıp çalışmadığı hususunda dosya kapsamına göre çelişkinin mevcut olduğu, bu bağlamda mahkemece, davacı kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise düzenli bir işi ve kendisini yoksulluktan kurtaracak sürekli bir gelirinin olup olmadığı, işten çıkmış ise işten kendi isteği ile mi ayrılıp ayrılmadığı hususları irdelenmeden eksik incelemeyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez ise de, sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalı erkeğin herhangi bir geliri ve malvarlığının olmadığı anlaşıldığından ve kendi yoksul olan kişi nafaka ile yükümlü tutulamayacağından, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı-karşı davalı kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumunun araştırılarak, "üniversitede kantin işletip işletmediği, sigortalı bir işte çalışıp çalışmadığı, sürekli ve düzenli gelirinin bulunup bulunmadığı, gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağının; çalışmıyor ise kendi rızası ile işten ayrılıp ayrılmadığı, ayrılmışsa bunun bir zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığının" belirlenmesi ve gerçekleşecek sonuca göre yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerektiği-
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı-karşı davalı kadının mahkemece sadakatsizlik olarak kabul edilen eyleminin güven sarsıcı davranış boyutunda olduğunun anlaşıldığı, tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları dikkate alındığında davalı-karşı davacı erkeğin boşanmaya sebebiyet verilen olaylarda kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu- Boşanmaya neden olaylarda davalı- karşı davacı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu anlaşılmış olup, Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi koşullarının kadın yararına oluştuğu- Kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak, boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi ve gerçekleşecek sonucuna göre yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının ağır kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı kadın lehine Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşullarının oluşmadığı-
Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda; davacı-karşı davalı erkeğin evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmediği, eşine ekonomik baskı uyguladığı, ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, davalı-karşı davacı kadının ise çıkan tartışmalar sırasında davacıyı istemediğine dair sözler söylediği, ayağı kırılan davacıya bir süre baktığı ancak daha sonra davalının ailesine davacıyı istemediğini söylediği kusurlarına ek olarak “git ananla yat, kardeşinle yat” şeklinde sözler söylediği, davacının ailesine kötü davrandığı, uzun süreden beri yatakları ayırdığı, dinlenilen tanık beyanlarıyla sabit olduğundan, boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı-karşı davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Davalı-karşı davacı kadın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olup, TMK 175 maddesi koşullarının kadın yararına oluşmadığı-
Somut olayda davacı tarafından 150,00 TL yoksulluk nafakasının 350,00 TL daha artırılarak, aylık 500,00 TL'ye çıkarılması talep edildiği, mahkemece verilen ilk hükümde yoksulluk nafakasının 300,00 TL’ye çıkarıldığı, davalının temyizi üzerine TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alınması ve yüksek oranda nafaka artışı nedeniyle kararın bozulduğu, böylelikle davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, buna karşın mahkemece verilen üçüncü hükümde yoksulluk nafakasının 325,00 TL’ye çıkarıldığı, ayrıca davacının 10/11/2016 tarihli celsede kendisi için 250,00 TL nafaka istediğini belirtmekle talebini daralttığı- Yoksulluk nafakasının artışına ilişkin davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde ile kazanılmış hakka aykırı nafaka artışına karar verilmesinin doğru görülmediği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu bulundukları, davalının herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılmış olup davalı yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdirinin gerektiği-
Erkeğe yüklenen sadakatsizlik eyleminin güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu- Kadına ait kooperatif hisseleri konusunda araştırma yapılarak ve kadının tüm gelirleri ve diğer malvarlıkları da kapsamlı olarak araştırılıp değerlendirilerek boşanma ile yoksulluğa düşüp düşmeyeceği konusunda bir karar verilmesi gerektiği-