Davacı 3. kişi ile borçlu arasında danışıklı işlem olduğu davalı alacaklı tarafından iddia edildiğinden, öncelikle borçlu ve 3.kişi şirket bünyesinde hacizden itibaren geriye doğru çalışanların tamamının listesini gösterir SGK kayıtlarının getirtilmesi, dava konusu haciz adresinde haciz tarihinden itibaren geriye doğru kimlerin hangi tarihler arasında faaliyet gösterdiğinin ve borçlu şirketin ticaret sicil adresinde halihazırda faaliyet gösterip göstermediğinin kolluk marifetiyle araştırılması, Vergi Dairesi'ndeki kayıtlar üzerinden haciz adresinde, haciz tarihinden itibaren geriye doğru kimlerin faaliyet gösterdiği ve borçlunun haciz yapılan adresten ayrıldıktan sonra başka bir adreste faaliyetine devam edip etmediğinin araştırılması, ayrıca davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü faturaların dip koçanları ile borçlunun tutması zorunlu ticari defterlerinin getirtilerek faturaların borçlunun ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının yapılan ödemeler de dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması için ek bilirkişi raporu alınması, öte yandan davalı alacaklı tarafça, davacı 3.kişi ile borçlu şirket ortakları arasında akrabalık ilişkisi olduğu iddia edildiğine göre davalı 3.kişi ile borçlu şirket ortaklarının nüfus kayıt örnekleri getirtilerek davalı alacaklının iddiasının gerçekliğinin incelenmesi ve toplanacak delillerin sonucuna göre muvazaanın bulunup bulunmadığını tayin etmek sureti ile bir karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketle davacı 3. kişi şirketin aynı iş kolunda faaliyette bulunmaları, borçlu şirketin ticari ikamet adresini değiştirdiği tarih ile 3. kişi şirketin haciz mahallinde şube açma tarihlerinin birbirine çok yakın olması, borçlu şirketin yeni adresinde herhangi bir faaliyetinin bulunmaması, borçlu şirketin haciz mahallinde kullandığı telefonun 3. kişi şirket tarafından devralınması, haciz mahallinde hazır olanın, borçlu şirketin eski yetkilisinin babası, 3. kişi şirketin çalışanlarından ...'ın da kardeşi olması, borçlu şirketin yakın dönemdeki birçok çalışanının aynı kişiler olması karşısında, yapılan satış ve devir işlemlerinin alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olduğu, borçlu şirket ile davalı 3. kişi şirket arasında sıkı bir organik bağ bulunduğu gerekçesi ile davacı alacaklının isihkak iddiasının reddine ilişkin açtığı davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- Davacı alacaklı tarafından, tazminat talebinde bulunulduğundan, buna ilişkin her hangi bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Davacı vekilinin dava dilekçesinde; dava konusu makinaların 11.09.2014 tarihli faturalarla dava dışı şirkete resmi yollarla satıldığını, akabinde 30.09.2014 tarihinde yapılan sözleşme ile de makinaların anılan şirketçe davacıya kiralandığını ifade ettiği, mahcuzların müvekkiline ait olduğuna yönelik bir iddiada bulunmadığı, kaldı ki dosya içerisinde bulunan 22.10.2014 tarihli haciz tutanağına yansıyan bilgilere göre haciz sırasında hazır bulunan kişinin, makinaların davacı şirkete ait olmadığını, kiralık olarak çalıştığını, makinaların dava dışı ait olduğu ifade ederek dava dışı şirket lehine istihkak iddiasında bulunduğu, bu bilgilere göre, davacı tarafın dava konusu mahcuzlar yönünden aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın esastan reddine karar verilmesi doğru değil ise de, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Mahkemece, İİK'nun 97/17. maddesinde, ‘’İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklı, bu Kanunun 11 inci babı hükümlerine dayanarak ve muvakkat veya kati aciz belgesi ibrazına mecbur olmaksızın mütekabilen iptal davası açabilir..’’ düzenlemesi nazara alınarak, karşı dava bakımından borçluya dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanıp yargılama yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu haczin, borçluya ödeme emrinin bizzat tebliğ edildiği adreste yapıldığı, haciz adresinde borçlu adına evraklar bulunduğu, borçlu ile 3. kişi şirketin ortağı arasında kardeşlik gibi yakın akrabalık bağı bulunduğu, bu kapsamda İİK 97/a maddesinde düzenlenen karinenin alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davacı 3. kişinin karinenin aksini kesin ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu mahcuzların, istihkak davası açıldıktan sonra mahcuzların satılması halinde davanın konusuz kalmayıp bedele dönüşeceği, hacizli malın dava dışı bir kişiye satılmasının veya alacaklıya alacağa mahsuben satılmasının sonuca etkili olmadığı, mahcuzların dava dışı bir kişiye veya dosya alacaklısına satılması halinde de davanın bedele dönüşeceği, bu durumda mahkemece, mahcuzların satıldığı beyan edildiğinden davanın bedele dönüştüğü gözönüne alınarak, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Haczin İİK'nun 97. maddesi gereğince yapılmış sayılması gerekirken İİK'nun 99. maddesi gereğince istihkak davası açma yükümlülüğünün alacaklıya verilmesinin usulsüz olduğunu belirterek buna ilişkin icra müdürlüğünün kararının kaldırılmasına, aksi taktirde şikayetin istihkak davası olarak incelenerek istihkak davalarının kabulü ile hacizli mahcuzların borçluya ait olduğunun tespitine karar verilmesine ilişkin terditli olarak açılan istihkak davasında, mahkemece davacının şikayet talebinin reddine karar verildiğine göre, 2. (terditli) talep hakkında da karar verilmesi gerekeceği- İstihkak davalarına genel hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılacağı, başvurma harcı ve takip konusu alacak ile mahcuz malların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden peşin nispi harç alınmak suretiyle, harç tamamlattırılarak duruşma açılması, anlaşmazlığın istihkak davası prosedüründe tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip borçlusunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesinin, işin esasına etki etmeyecekse davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı, ne var ki, yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden, davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı alacaklıya süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması, tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Daha önce istihkak iddiası reddedilen 3. kişiye borçlu olarak yer verilmesinin doğru olmadığı, bu nedenle tutanaktan borçlu olarak isminin çıkartılması kararı yerinde ise de, 3. kişinin şikayeti üzerine haczin kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı 3. kişinin istihkak iddiasına-