Üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davalarında davalının kural olarak takip alacaklısı olduğu, bu nedenle istihkak davası açılırken takip alacaklısının davalı olarak gösterilmesi gerekeceği, istihkak iddiasına konu mal birden fazla alacaklı tarafından haczettirilmiş ve bu alacaklılar istihkak iddiasına itiraz etmiş ise, istihkak davasında tüm alacaklıların davalı olarak gösterilmesi gerekeceği-
Şikayetçilerin, haczin İİK’nun 96-97 maddesi göre değil, İİK’nun 99. maddesine göre yapılmış sayılmasına karar verilmesini talep ettikleri, mahkemece verilen kararıyla "yapılan haczin İİK’nun 99. maddesi göre yapıldığının tespiti" şeklinde karar verildiği görülmekle, alacaklıya istihkak davası açması için 7 günlük süre verileceği ve bu süre içinde dava açmazsa alacaklının şikayetçi 3 . kişilerin istihkak iddialarını kabul etmiş sayılacağı- Bu durumda yapılan haciz işlemi İİK’nun 99. maddesi uyarınca yapılmış sayılmakla mahkemece haciz işleminin iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, haciz işleminin iptalinin usulsüz olduğu-
İİK. mad. 99 uyarınca, 7 günlük dava açma süresinin işlemeye başlaması için, alacaklı tarafından kendisine süre verildiğinin öğrenilmesinin yeterli olmadığı, dava açılmaması halinde doğacak hukuki sonuçlar bakımından gerekli ihtaratın yapılmış olmasının da zorunlu olduğu-
Karar düzeltme aşamasında verilen kararda dava konusu çekicinin 25.06.2007 günü haczedildiği, alacaklı vekilinin 20.11.2007 günü (davanın açılmasından sonra) hacizden vazgeçtiği, anılan araç ile ilgili dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aracın değeri üzerinden nispi vekalet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerektiği noktasına işaret edilmek suretiyle 31.03.2014 tarihli bozma gerekçesine anılan hususun ilave edilmesine karar verildiği, mahkemece, bozma ilamına uyulmakla birlikte dava konusu çekici ile ilgili olarak bozma ilamında belirtilen hususlar dikkate alınmadan, karar yerinde tartışılmadan hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Temyize konu şikayet haczin İİK'nun 97. maddesi uyarınca yapılmasını öngören memur işleminin iptali ile haczin aynı Kanun'un 99. maddesi uyarınca yapılması gerektiği talebine ilişkin olup aynı mahkemede görülen başka bir davanın ise istihkak iddiası nedeniyle takibin taliki veya devamına ilişkin olduğu, icra mahkemesince takibin devamına karar verilmesi, hacze ilişkin memur işleminin iptali için şikayet yoluna gidilmesine engel olmadığı gibi, ilgilinin bu şikayeti yapmasında hukuki yararının bulunmadığından da bahsedilemeyeceği-
İİK'nun 99. maddesine göre yapılarak alacaklıya dava açmak üzere süre verildiği, alacaklı vekili tarafından 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açıldığı, ancak alacaklı vekilinin şikayet başvurusu nedeniyle, şikayete konu hacizlerin İİK'nun 97. maddesi uyarınca yapılmış sayılmasına karar verildiği ve anılan kararın kesinleştiği, bu şekilde, İİK'nun 99/1. maddesi gereğince icra mahkemesine istihkak davası açması için alacaklıya süre verilmesi işleminin iptali ile alacaklının dava açma yükümlülüğü ortadan kalktığından, davanın konusuz kaldığı, bu durumda mahkemece, dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu 06.03.2014 tarihli haciz ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmamış ise de, borçlu ile 3. kişi arasında damat-kayınpeder gibi yakın akrabalık bağı bulunduğu, her ne kadar takip dayanağı çeklerin keşide tarihleri 05.12.2013 ve 20.12.2013 olarak gösterilmiş ise de;çekin uygulamada ileri tarihli keşide edilebildiği, bu kabul karşısında Vergi Dairesi yazı cevabı değerlendirildiğinde, davalı 3. kişinin haciz adresi de dahil olmak üzere borçlunun üç şube adresinde 26.10.2013 tarihinde borçlu ile aynı iş kolunda faaliyet göstermeye başladığı, her üç şube adresinde de borçlu ile 3. kişinin mali müşavirlerinin aynı kişi olduğu, 3. kişi tarafından işletildiği iddia edilen haciz adresinde borçlunun işletme adı ve tabelası değiştirilmediği gibi, öncesinde borçlu yanında çalışan iki işçinin 3. kişi yanında çalışmaya devam ettiği, bu kapsamda İİK 97/a maddesinde düzenlenen karinenin alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davalı 3.kişinin, karinenin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla, bu koşullarda, istihkak iddiasının, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü gerekeceği-
Davacı/3. kişi tarafından istihkak iddiasında bulunulduğu, mahkemenin gerekçesinde de belirttiği şekilde, davacı ve borçlunun faaliyet adreslerinin farklı olduğu, haciz mahallinde borçlunun hazır olmadığı, haciz mahallinde de borçluya ait herhangi bir evrak bulunmadığı göz önüne alındığında, haczin 3. kişi elinde yapıldığının kabulü gerektiği ve mülkiyet karinesinin davacı/3. kişi lehine olduğu, ispat yükünün davalı/alacaklıya ait olduğu, davacı ile borçlunun aynı alanda faaliyet göstermesinin taraflar arasındaki organik bağı ispata yeterli görülmediği, davacının borçluya ait makineleri satın aldığı, üzerinde haciz bulunduğunun söylenmesi üzerine, davacının söz konusu dosya üzerindeki borç bedelini yatırmış olduğu, yapılan bu işlemin taraflar arasındaki işlemin muvazaalı yapılmadığının göstergesi olduğu, dava konusu satışın hacze konu malın ikinci el olması da göz önüne alındığında, gerçek değerinin çok altında bir bedelle alındığının kabulünün mümkün olmadığı, ispat yükü kendisine ait olan davalı/alacaklının malların borçluya ait olduğunu usulünce ispatlayamadığı, kaldı ki davalı/alacaklının yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu ispatlayamamış olması nedeniyle, ilk derece mahkemesinin istihkak ve tasarrufun iptaline ilişkin kararlarında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Davacı 3. kişi tarafından sunulan, isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı ve ayırt edici niteliği bulunmayan faturalar, elektrik ve doğal gaz faturalarının yasal karinenin aksini ispata yeterli bulunmadığı gibi istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmeyecekleri-
8. HD. 12.02.2018 T. E: 2016/9057, K: 1993-