Haciz sırasında malların hastane demirbaş listesinde kayıtlı olmadığı  (mahcuzların şikayetçi Bakanlığın mülkiyetinde bulunmadığı) belirtilmiş; şikayet dilekçesinde ise önce "haczedilen malların bir kısmının hastaneye ait olduğu ve kamu mallarının haczedilemeyeceği" sonrasında, "bunların hastalara yemek hizmeti verilmesini sağlayan ve hastanenin kamu hizmetinin devamı için tahsis edilmiş mallar olduğu" belirtilmiş olup gerek malların mülkiyetinin şikayetçi Bakanlığa ait olmaması gerekse mahcuzların üçüncü kişiye ait olup hastaların beslenme ihtiyacı için kullanıldığının ileri sürülmesi karşısında şikayetin bu haliyle "istihkak iddiası" niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği-
Davacı vekili "dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü faturaların dip koçanları ile davacı 3. kişinin ve borçlunun tutması zorunlu ticari defterlerinin getirtilerek makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılmak sureti ile haczedilen mahcuzların davacının dayandığı faturalarda belirtilen menkul mallardan olup olmadığı, bu faturaların davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulune uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının yapılan ödemeler, vergi ve banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, bundan ayrı davalı alacaklı tarafından dosyaya ibraz edilen faturaların hacze konu mallarla ilgili olup olmadığının tespit edilmesi, haciz sırasında üzerinde borçlu firmanın ünvanı kolilerde mal bulunup bulunmadığı, var ise söz konusu faturalarla bağlantısı olup olmadığının belirlenmesi, öte yandan davacı 3.kişi dava dilekçesinde “2010 yılı içerisinde Çerkezköy'de bulunan ve daha önceden borçlu adına kayıtlı olan işyeri niteliğindeki 4 parça taşınmazı satın aldığını’’ açıkladığına göre, satın alınan taşınmazlar ile haciz mahallinin irtibatı olup olmadığının araştırılması; taraflar arasındaki organik bağın araştırılması, Vergi Dairesi’ndeki kayıtlar üzerinden haciz adresinde, haciz tarihinden itibaren geriye doğru kimlerin faaliyet gösterdiğinin araştırılması ve bu doğrultuda istihkak davasında karar verilmesi gerektiği-
Talimat icra dairesince, asıl icra dairesinin talimatı doğrultusunda gidilen borçlu adresinde alacaklının istihkak iddiasına itirazda bulunduğu görüldüğünden, talimat icra müdürlüğünce, haciz işleminin yapılarak, İİK'nun 97. ve 99. maddeleri uyarınca istihkak prosedürünü işletilmesi gerekirken alacaklının haciz ve muhafaza talebinin reddinin doğru olmadığı-
Haczin yapıldığı yer 3. kişiye ait şantiye sahası olup, her ne kadar borçlu burada daha önce faaliyette bulunsa da, davacı 3. kişi şirket ile aralarındaki alt yüklenici sözleşmesinin 21/11/2013 tarihinde Kastamonu 2. Noterliği'nin 09089 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fesh edildiği, ilgili ihtarnamede davacı 3. kişi tarafından alındığı ifade edilen demirlerin başka alacaklılar tarafından haczedildiğinin de bildirildiği anlaşıldığından öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümleri kapsamında malzeme ve hakedişlere ilişkin düzenlemeler, varsa şantiyeye ilişkin düzenlenen iş yeri teslim tutanakları, hakediş raporları dikkate alınarak, banka ödeme kayıtları, mahcuzlara ilişkin faturalar, şirketlerin ticari defterleri de incelenmek suretiyle (açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması göz önünde bulundurularak) mahcuz demirlerin davacı 3. kişi tarafından alınıp alınmadığı veya borçlu tarafından alınmış ise demirlere ilişkin bir ödeme yapılıp yapılmadığı, şantiyede kalan malların tasfiye ve paylaşımının davacı şirket kayıtlarında kayıtlı olup olmadığının tespit edilmesi ile istihkak iddiası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkin davada, mahkemece kısa kararla gerekçeli karar arasında aykırılık bulunması halinde, hükmün bozulması gerektiği-
Mahcuzlara ilişkin faturalar, kira sözleşmeleri ve ekleri incelenerek gerekirse mahallinde keşif yapılmak suretiyle, mahcuzların sunulan kira sözleşmesi eki ve faturalarla karşılaştırılması, faturaların davacı 3. kişi defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda uzman bilirkişi raporu alınması, tanıkların dinlenmesi ve bundan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin olup davanın esasına yönelik karar verildiğine göre; karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden kabul ret oranına göre hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
3. kişinin, İİK’nun 96. vd. maddelerini dayalı istihkak iddiasına ilişkin davada, mülkiyeti muhafaza kayıtlı satış sözleşmesi hükümlerine göre, satış bedelinin 89.200 TL olarak belirlendiği, peşinat verilmesine ilişkin hüküm bulunmadığı ve sözleşme bedelinin 15.02.2013 tanzim, 30.01.2016 vadeli bir adet bonoya bağlandığı görülmekle; halihazırda satış bedelinin ödenip ödenmediğinin, satıcı-3. kişi şirkete ait defter kayıtları da dahil olmak üzere etraflıca araştırılması ve ayrıca takip borçlusu aleyhine başkaca icra takip dosyalarının bulunup bulunmadığı da belirlenerek varsa bu dosyalar da ilgili yerlerden getirtilmek suretiyle, borçlunun alacaklılarından mal kaçırma kastı ile hareket edip etmediğinin tespit edilmesi gerektiği-
Haciz uygulandığı tarihte; taşınmaz borçlu adına tapuda kayıtlı bulunduğundan, şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği- İstihkak iddiasına ilişkin koşulların menkul mallar için uygulanabileceği-
Davacı 3. kişi ile davalı borçlu şirket arasında noterde imzalanan takip borçlusunun “K...” markasını kullanma hakkı verilmiş olup davacı şirketin adresinin Gebze-Kocaeli olduğu, bu adresin haciz adresine tekabül ettiği, davalı borçlu şirketin ise Bağcılar -İstanbul'da mukim olduğu, ayrıca her iki şirketin ortakları arasında Güney Kore tabiyetli gerçek ve tüzel kişiler olduğu görülse de bu kişilerin birbirlerinden tamamen farklı oldukları, Güney Kore tabiyetinde bulunma dışında ortak bir özelliklerinin bulunmadığından davacı ile borçlu arasında iç içe geçmiş aile şirketi izlenimi verecek biçimde bir birliktelikten veya organik bağın varlığından söz edilemeyeceğinden davacı 3. kişinin istihkak davasının kabulü gerektiği-