İstihkak iddiasını daha önce ileri sürme olanağı bulamayan 3. kişinin, haczi öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde, hacizli mal hakkında, görevli ve yetkili Mahkemede istihkak davası açabileceği-
Mahkemece takibin talikine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, 3. kişi tarafından, İİK'nin 97. maddesi kapsamında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı halde; hüküm fıkrasında 3. kişinin istihkak iddiasının kabulüne ve mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, takibin talikine karar verilmesine rağmen, anılan emredici düzenlemeye aykırı olarak, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı 3. kişiden teminat alınmasına karar verilmemesinin doğru görülmediği-
İcra müdürlüğünce, bankaya gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi üzerine bankaca hesap üzerinde rehin hakkının ileri sürülmesi, haciz ihbarnamesine itiraz mahiyetinde olup, bu itirazın İİK. 89. maddede düzenlendiği şekilde çözümlenmesi gerekirken, istihkak davası olarak görülüp yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin ve istinaf talebinin esastan reddedilmesinin doğru olmadığı-
Davacı tarafından sunulan, isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı ve ayırt edici niteliği bulunmayan faturaların, yasal karinenin aksini ispata yeterli bulunmadığı gibi istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmeyecekleri- Davacı 3. kişi vekili, borcun, şirketin yüzde 40 oranında ortağı konumunda bulunan kişinin şahsi borcundan doğduğunu, şirket ortaklarının şahsi borçlarından dolayı şirket mallarının haczedilemeyeceğini iddia etmişse de, borç miktarı da nazara alındığında, borcun şirket ortağının şahsi borcu olduğuna dair iddiasını da ispatlayamadığı, o halde, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın reddi gerekeceği-
Dava konusu olayda mahcuzlar borçlunun elinde haczedildiğinden ÎİK 96-97. maddeleri uyarınca mahkemece ispat yükü üzerinde olan davacı 3. kişinin dayandığı delillerin toplanması, bu nedenle delil olarak dayandığı defterler üzerinde talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken, HMK 218/1. maddesinin gereği yerine getirilmeksizin eksik incelemeyle hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Hükme dayanak yapılan hukukçu ve makine mühendisi bilirkişi tarafından tanzim olunan raporlarda mahcuzların değer tespitlerinin yapılmakla yetinildiği,dava konusu mahcuzların bedelinin hak edişler kapsamında ödenip ödenmediğine ilişkin bir inceleme yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece borçlu şirket ile yüklenici şirket arasında imzalandığı beyan edilen taşeronluk sözleşmesinin celbinden sonra, mahallinde keşif yapılmak suretiyle, dosyanın 2 mali müşavir ve 1 inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilerek, borçlu şirket ile yüklenici şirketin ticari defterleri de incelenmek sureti ile; taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin niteliği ve haciz tarihi de dikkate alınarak, dosyada bulunan hak ediş raporları, faturalar, yapılan iş ve işin ne kadarının tamamlandığı, ödenen para miktarları gibi hususlar değerlendirilerek, dava konusu menkullerin mülkiyetinin davacı 3. kişi İdareye geçip geçmediği noktasında uzman bilirkişi raporu düzenlettirilmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin, dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nin 128/1. maddesi yollaması ile uygulanması gereken İİK’nin 97. maddesi gereğince; istihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilirse, icra memurunun dosyayı hemen icra mahkemesine vereceği, icra mahkemesinin, dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek mürafaa ile yapacağı inceleme neticesinde varacağı kanaate göre takibin devamına veya talikine karar vereceği, somut olayda, mahkemece takibin talikine veya devamına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, 3. kişi tarafından, İİK'nin 97. maddesi kapsamında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı halde; hüküm fıkrasında 3. kişinin istihkak iddiasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
3. kişi şirket yetkilisi ile borçlu arasındaki akrabalık bağı da nazara alındığında borçlunun haciz mahallinde hazır bulunmasının, tek başına, mülkiyet karinesinin borçlu lehine işletilmesi için yeterli olmadığı, somut olayda mülkiyet karinesi davacı 3. kişi lehine olup, davanın İİK m. 97 gereğince 3. kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
İflas davasının sonucunda verilecek iflas kararı kesinleştiğinde, borçlu hakkındaki icra takipleri düşeceği için dava konusu haciz de ortadan kalkacağından, verilen iflas kararının aşaması belirlenerek gelmiş olduğu durum dikkate alınmak suretiyle istihkak davası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Mülkiyetin tespitine ilişkin olmaları nedeniyle istihkak davasının kabulüne dair ilamların kesinleşmeden infaz edilemeyeceği-