Borçlunun istihkak davası açma hakkının bulunmadığı–
Mahkemece, talep olmasa bile, yargılama giderlerine kendiliğinden hükmedileceği–
İİK. 97/VIII. maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasında mahkemece davacı-karşı davalı üçüncü kişi ile borçlu arasındaki satışın danışıklı olup olmadığının araştırılması, satışa konu aracın satış tarihindeki gerçek değerinin bilirkişi vasıtasıyla saptanarak, ivazlar arasında önemli fark olup olmadığının tespit edilmesi, ivazlar arasında önemli fark varsa başkaca yön araştırılmaksızın «satış tasarrufunun iptaline», «istihkak davasının reddine» karar verilmesi, önemli fark yoksa İİK’nun 280. maddesinin koşullarının varlığının araştırılması gerekeceği–
Temyize konu dava değerinin İİK. 363/II’deki parasal sınırı aşması halinde, icra mahkemesinin kararının temyiz edilebileceği–
Ortada geçerli bir haciz bulunmadıkça, istihkak iddiasında bulunulamayacağı–
Mahkemece «takip konusu borcun ödenmesi nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına» şeklinde karar verilmiş olması halinde -«davanın reddi» koşulu gerçekleşmediğinden- davacının tazminatla sorumlu tutulamayacağı–
İİK. 278/III-2 uyarınca ivazlar arasında fahiş fark bulunması halinde satın alan kişinin iyiniyetine bakılmaksızın iptal kararı verilmesi gerekeceği -Edimler arasında bir misline yakın veya daha fazla fark bulunduğu taktirde yapılan satış işleminin -alacak ve eklentileri ile sınırlı olarak- iptaline karar verilmesi gerekeceği–
Alacaklının ihtiyati haciz uygulanmasından sonra süresinde esas takibe geçmediği ve dava da açmadığı anlaşıldığından ihtiyati haciz kendiliğinden düşmüş olacağı ve bu durumda «haciz ön koşulu» yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken, davanın esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-