Haciz sırasında borçlu ile babasının hazır bulunması ve borçlunun babasının istihkak iddiasında bulunması halinde istihkak davası açma yükümlülüğü üçüncü kişiye ait iken icra mahkemesince mevcut kanıtlar karşısında «takibin devamına» karar verilmesi gerekirken bu konuda olumlu/olumsuz bir karar verilmeden, istihkak davası açma yükümlülüğünün alacaklıya yükletilmesinin isabetli olmadığı–
Haczin talimatla uygulandığı durumlarda haciz sırasındaki istihkak iddialarının tutanağa geçirilmesinden başka talimat icra dairesinin yapacağı işlem bulunmadığı, İİK’nun 99. maddesi gereğince alacaklıya dava açmak üzere süre vermek ya da bu konudaki isteği reddetmek yahut 97. maddedeki işlemleri yerine getirmenin asıl takibin yapıldığı icra dairesinin görev ve yetkisine girdiği ve bu konudaki şikayetlerin bu icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesince inceleneceği–
Haciz yapılan yerin borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adres olması nedeniyle, haciz sırasında karşılaşılan üçüncü kişinin ödeme emrinin tebliği tarihinden bir hafta sonraya ait vergi levhası ibraz etmesinin, bu yerdeki malların borçluya ait olmadığını göstermeyeceği–
Borçlu ile üçüncü kişinin birlikte bulunduğu yerdeki taşınırlara haciz konulması üzerine istihkak davasının, taşınırlara ilişkin adına fatura düzenlenmiş olan kişi tarafından açılabileceği–
İstihkak davasının yargılama sırasında «dava konusu haczin kalkmış ya da alacaklı tarafından kaldırılmış olması halinde» mahkemece «konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına» şeklinde karar verilmesi gerekeceği–
Haciz takip dayanağı belgede ve ödeme emri tebliğ olunan işyerinde gerçekleştiğine göre alacaklının kötü niyetinden söz edilemeyeceği–
Davalıya dava dilekçesi ve davetiye tebliğ edilmeden ve duruşma açılmadan istihkak davası hakkında karar verilemeyeceği–
Karar kesinleşinceye kadar -temyiz aşamasında da- istihkak davasından feragat edilebileceği–
İstihkak davasında; açıldığı bildirilen sahte senet düzenlemek suçu ile ilgili ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekeceği–
On günlük temyiz süresinin, kararın «tefhim» -ve eğer karar tefhim edilmemişse- «tebliğ» tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı–