Yerel mahkemenin kararı ile borçlunun TMK.nun 407. maddesi gereğince vesayet altına alındığı, vesayet kararından sonra kısıtlı doğrudan taraf gösterilerek icra takibine başlandığı görüldüğünden, vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve kısıtlı adına itiraz ve şikayet haklarını vasi kullanacağından, doğrudan kısıtlı borçlu hakkında takip yapılamayacağı hususunun kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece de re'sen gözetilmesi gerekeceği, o halde, mahkemece, takibin iptali gerekirken, icra emrinin borçlu vasisine tebliğ edilmediği gerekçesi ile icra emrinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesinin isabetsiz olduğu-
Eser niteliğindeki görsellerin izinsiz kullanımından kaynaklanan telif hakkı tazminatı alacağına ilişkin ilamın takibe konulabilmesi için kesinleşmesinin gerekmediği-
6352 sayılı Yasa'nın 58. maddesi ile değişik 2577 sayılı Yasa'nın 28'inci maddesinin (2.) fıkrası çerçevesinde, borçlu idareye takip tarihinden önce usulüne uygun yapılmış bir başvuru bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, konusunda uzman bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılarak, takipte nafaka alacağı dışında alacak kalemlerinin bulunduğu hususu da dikkate alınarak, karar tarihi itibarı ile ödenmemiş alacak olup olmadığının tespiti konusunda denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor tanzimi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun takipte ilama aykırı olarak fazla alacak talep edildiği yönündeki iddiasının ilama aykırılık şikayeti olup kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği-
Mahkemece alınan raporların, şikayete konu 02.02.2015 tarihli dosya hesabı tarihine göre ve takip dayanağı ilam hakkında verilen Yargıtayın bozma ve düzelterek onama ilamlarına uygun olarak yapılmadığı anlaşılmakla, hüküm kurmaya elverişli olmadığı, kaldı ki; raporlarda bildirilen toplam alacak tutarları, şikayete konu muhtırada istenenden daha düşük olmasına rağmen mahkemece neden raporlara itibar edilmediği açıklanmadan sonuca gidilmesi de doğru bulunmadığından; mahkemece konusunda uzman yeni bir bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılarak, şikayete konu hesap tarihi itibarı ile takip dayanağı ilamın Yargıtay incelemelerinden geçerek kesinleşmiş son hali nazara alınarak, istenebilecek bakiye borç miktarının tespiti konusunda denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Uzlaşma tutanağının şikayete konu takibe ilişkin olduğunun anlaşılması nedeniyle, mahkemece, anılan uzlaşma tutanağının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takibin dayanağı olan ilamda, bazı alacak kalemlerinin en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsiline hükmedilmiş olup, buna göre tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihi itibariyle fiilen uygulanan en yüksek mevduat faizi oranları sorulup tesbit edildikten sonra, bilirkişi aracılığı ile alacak kalemlerinin net miktarları belirlenip, buna göre işlemiş faiz miktarlarının hesaplanması gerekeceği, o halde mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, Merkez Bankası'nın bildirdiği faiz oranlarına göre hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece takip ile kesinleşen faiz oranı esas alınarak bakiye borç hesabının yapıldığı tarihe kadar olan işlemiş faizin ve diğer alacak kalemlerinin de şikayet konusu içinde kalması nedeniyle değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak yerel mahkemenin ilamında tüm alacaklara brüt miktarlar üzerinden hükmedildiği ve yine bu brüt miktarlar üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmış olup, mahkemece, alacaklının bu yöndeki şikayeti incelenerek oluşacak sonuca göre icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği- İlamda faiz ve faizin başlangıcı konusunda bir hüküm bulunmaması halinde karar tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceği-