Kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminatlara ilişkin ilamların, icra takibine konu edilmesi halinde, el atma tarihi 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında ise; takibe konu ilamın tarihi 5999 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesinin yürürlüğe girdiği 30.06.2010 tarihinden önce olması durumunda İdare'nin mal, hak ve alacaklarının haczedilebileceği, ilam tarihi 30.06.2010 tarihinden sonra ise İdare'nin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğinin kabulü gerekeceği, 04.11.1983'den sonraki el koymalarda ise; herhangi bir haciz yasağının olmadığı-
Takip dayanağı ilamda “5.212,93 Euro’nun 13/08/1996 tarihinden itibaren Devlet bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verildiği, alacaklının takip talebinde, asıl alacağı ve asıl alacağa işlemiş faizi Türk Lirası'na çevirerek istediği, bu haliyle, seçimlik hakkını vade tarihindeki kur üzerinden TL yönünde kullandığı anlaşıldığından, vade tarihi itibariyle yabancı paranın Türk parası karşılığı istendiğinden vadeden itibaren yasal faizin talep edilebileceği, alacaklının bundan sonra artık 3095 sayılı Yasa'nın 4/a maddesinde öngörülen yabancı para için belirli faiz oranını takip sonrası için isteyemeyeceği, mahkemece borçlunun takip sonrası için işleyecek faiz türüne ilişkin şikayetini bu ilke ve kurallar doğrultusunda değerlendirilmesi gerekeceği-
İlamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, gerek icra dairesi ve gerekse icra mahkemesinin ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı-
İcra mahkemesinin, ilamın hüküm fıkrasının aynen uygulanmasını denetlemekle görevli olup, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile değiştiremeyeceği, ilavelerde bulunamayacağı-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu içeriğinden, bakiye dosya borcunun muhtıra ile ödenmesi istenen miktardan daha fazla olduğu anlaşıldığından, mahkemece, şikayetin reddi ile yetinilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde şikayetin kabulüne karar verilmesinin ve aynı zamanda dosya borcunun yeniden belirlenmesinin isabetsiz olduğu-
Merkez Bankası tarafından bildirilen faiz oranları fiilen uygulanan değil, uygulanması muhtemel olan en yüksek mevduat faiz oranlarını göstermekte olduğundan buna göre hesap yapılması yerinde olmayıp mahkemece, bilirkişi raporunda borçlunun bildirdiği bankalarca mevduata fiilen uygulanan azami faiz oranlarına göre de hesaplama yapılmasına karşın, bu hesaba göre sonuca gidilmesi gerekirken Merkez Bankası verilerine göre yapılan hesaplama dikkate alınarak hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Şikayetçi borçlunun ilama aykırılık ve eda hükmü içermeyen ilam hakkında ilamlı takip yapılamayacağına dair iddialarının da bulunduğu, ancak mahkemece, bu iki hususta inceleme yapılmadığı görüldüğünden, mahkemece, borçlunun mükerrer takip şikayeti dışındaki sair şikayetleri konusunda da inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak ilama konu davada, davacı "davalı şirketin yazılımını yıllardır kullandıklarını, ancak artık ihtiyaçlarını karşılamadığı için yeniden sözleşme yapmadıklarını, davalının geçmiş verileri kullanmaya izin vermediğini belirterek müdahalenin önlenmesini," talep etmiş olup, "olumsuz müdahalenin önlenmesine" karar veren ilamın şahsın hukukuyla ilgili olduğu ve tarafların hukuki durumlarında, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratacak nitelikte olmadığı anlaşıldığından icrası için kesinleşmesi şartı bulunmadığı-
Her ne kadar taşınmazın mülkiyeti çekişmeli değil ise de, kal'e (yıkıma) ilişkin davalar sonunda verilen kararların kesinleşmeden icrası ve daha sonra hükmün bozulması halinde telafisi imkansız zararların meydana geleceği göz önüne alınarak, bu konuda verilen kararların kesinleşmeden icra edilemeyeceğinin kabul edilmesi gerekeceği-
Borçluların kusur oranlarına göre birbirlerine rücu edebilmesi, borçlular arasındaki iç ilişki olup, icra takibine dayanak ilamda müştereken ve müteselsilen tahsile karar verildiğinden, şikayet konusu icra emrinin şikayet tarihi itibariyle ilama uygun olduğunun kabulü gerekeceği-
